Nasıl ‘Black Friday’ indirimlerinden memnun kaldınız mı?
Bursa’da bir AVM’de çekilen videolar yayınlanınca bu kadar çok insanın muhakkak bir bildiği vardır dedim, sırf merak ettiğim için ben de gittim.
Herhalde bedavaya yakın olmalı ki özellikle kadınlar birbirini ezercesine AVM’ye giriş yapıyor ve hedeflerine koşuyor.
Tüm haberlerde, sosyal medya mecralarında defalarca adı zikredilen markalar muhakkak ihya olmuşlardır.
Bir firma için bundan daha iyi reklam düşünemiyorum.
O mağaza, bu mağaza derken:
‘Eee, nerede bu indirimler?’ dedik arkadaşlarımla.
Çeşitli çıkarımlarda bulunduk elbette.
Bunların belki hepsine değil ama çoğuna katılırsınız bence.
Çünkü toplumun iyi bir örneklemi olduğumuza inanıyorum.
Az ya da çok bir gelire sahip olan, yok edilmiş orta direğin fakirliğe evrilen neferleriyiz hepimiz.
Buna göre:
Bazıları günler öncesinden almak istediklerini online olarak sepete eklemiş ve indirime az bir süre kala stok dışı olmaları şokunu yaşamışlardı.
Son umutla mağazalara koşarak kalanları kapışmayı denediler.
Çok beğenilen ürünler indirime girmedi.
Genellikle satışı düşük olanlara talep oluşturulma çabası gözden kaçmadı, işe de yaradı.
Eşlerini çaresizce dışarda bekleyenler; ‘bizim nelere ihtiyacımız varmış da haberimiz yokmuş’ dedi.
Ve kabul ediyorum; mutfak aleti ya da beyaz eşya almak, kıyafet almaktan daha mantıklıydı.
Bir kabanın 20 binden 11 bine düşmüş olmasını mı tercih edersiniz; televizyon almayı mı?
Tabii burada ihtiyaç dışı harcamadan bahsediyoruz.
Sonuçta adı indirim.
Bizde durum böyleyken, yurt dışında da benzer şeyler yaşanmış olsa gerek.
Instagram’da takipçileri için etiketleri inceleyen biri işin perde arkasını gösteriyor; eski fiyatla yeni fiyat arasında fark olmadığını sadece yanına ‘indirim’ yazılarak, bunu vurgulayan ikonlar konularak insanların kandırıldığını belirtiyor.
Kurgu değil, iftira değil.
Zaten izleyenlerin şaşırdığını hiç sanmıyorum.
‘Yüzde 50 indirim’ ile ‘yüzde 50’ye varan indirim’; iki sözcük öbeği arasında sandığımızdan daha büyük fark mevcut, dikkat!
Yalnızca sürü psikolojisiyle sürekli bilinçaltımıza yerleştirilen, ‘Bundan sonrası daha da kötü olacak, ekonomi düzelmeyecek, ihtiyaçlarımızı alamayacağız, paramız olsa dahi ürünler olmayacak vb…’ söylemler nedeniyle alışverişe koşuyoruz!
Öyle bir hâl aldı ki neredeyse bu alanda uzmanlaşma bile söz konusu.
Ne, nereden alınır; psikolojimiz nasıl etkilenir gibi açıklamalar yapanlar mevcut.
Uzmanların bazı tavsiyeleri de şöyleydi:
Alışveriş paniğine girmeyin ve satın almak için acele etmeyin.
Kampanyaları kendiniz araştırıp, karşılaştırmaya çalışın.
Alışık olmadığınız internet sitelerinden alışveriş yaparken iki kere düşünün.
Kullanıcı yorumlarına bakıyorsanız, bunların sahte olmadığına dikkat edin.
Başkalarına mutlaka sorun…
Bu seneyi kaçırdık ama seneye kulağımıza küpe olsun bu tavsiyeler.
*****************************************************************
O BİR MAKARNA!
Normal şartlarda öğrenci yemeği olarak bilinen ‘makarna’ porsiyon fiyatıyla dudak uçuklatıyor.
Ulaşılamaz bir meblağdan bahsetmiyorum; sadece ‘o bir makarna, neden bu ücreti ödeyelim?’ diye sorguluyorum.
Bir restoran zincirinde, tabağı 200 lirayı görmüş durumda.
Bununla etkili mücadele şeklini biliyorum:
Yememek!
Ama son dönemde hepimiz birer hesap uzmanına döndüğümüz için maliyet analizi yapmaktan kendimizi alamıyoruz.
Gıda enflasyonunu bahane eden firmalar, bizim kriz dediğimizi fırsata çeviriyor ve ortaya bu tablolar çıkıyor.
Denetimler varsa da bir işe yaramıyor.
Çünkü satıcılar nasılsa ödediğimiz cezadan daha fazlasını, fahiş fiyat uygulamasıyla tüketiciden kazanıyoruz mantığındalar.
Hollanda’da yaşayan Türk çiftin paylaştığı analiz düşündürüyor.
İnsan özenmiyor değil:
Anlaştıkları yemek şirketi günlük 3 öğün olmak üzere 5’er çeşit yiyecek paketlerini eve getiriyor. Böylece tüm gün çalıştıktan sonra akşam ne pişireceğiz derdiyle uğramıyorlar.
Ve bunu aylık 200 euroya -Yaklaşık 7 bin 300 lira- sağlıyorlar.
Peki, biz de durum ne?
Günde yalnızca bir öğününü dışarda yiyen biri en az 200 lira harcıyor olsa -makarnayı baz alıyorum- ayda 6 bin lira yapıyor!
Zaten Merkez Bankası, öncü göstergelerin kasım ayında da enflasyon üzerinde gıda etkisinin öne çıkacağını bildirdi.
TCMB'nin politika faizini sabit tuttuğu toplantı tutanaklarında, özellikle taze meyve ve sebze fiyatlarının etkisine dikkat çekildi!
Bazıları ‘beğenmiyorsanız başka ülkeye gidin’ diyecek ama bu enflasyonu düşürmeyecek!