Hava çok soğuk, kirli ve karanlık.
Yalancı güneşe aldananlar hafta sonu sokağa döküldü.
Öyle ki Cumhuriyet Caddesi’nde dükkanları kalabalıktan göremedim.
‘Bu kadar insan nereden geldi?’ diye söylenmeden de duramadım.
Uzun süredir Heykel civarına gitmediğimi, gitmeyişimin sebebini de bu vesileyle fark ettim.
Aynı anda aynı kıyafeti çekiştirerek satın almaya çalışanlar, tatlı alabilmek için sırada bekleyenler, umarım mutlu bir gün geçirmişlerdir.
Akşamüstü bastıran ayazla birlikte gezmeye doyamayanlar kendilerini kapalı mekanlara; AVM’lere, kafelere, sinema salonlarına attı.
Bazılarının taktığı pandemi yadigârı maskeler ise dikkat çekiciydi.
Demek ki benim gibi hastalık ihtimalinden tedirgin olanlar hâlâ var.
Soğuktan sığınılan mekanlarda, dip dibe oturanlar salgından ne denli korunabiliyor?
“Benim bağışıklığım kuvvetli, bana bir şey olmaz” diyenlerin karşı cephesinde bitmek bilmeyen gizemli öksürük bulunuyor!
Toplu taşımada, konferansta, toplantıda ya da markette…
Gelen hapşırık ve öksürük seslerine kulak kabarttınız mı hiç?
Bu kişilerin bahaneleri de hazır:
“Hasta değilim, sadece kuru bir öksürük.”
Farenjit, alerji, astım gibi teşhislerle doktorlar, bu konudan mustarip olanlara çeşitli ilaçlar vererek, gönderiyor.
Hep birlikte astım olmamız ne kadar mantıklı?
Son günlerde her 10 kişiden 8’i öksürüyor.
Ve bronşitle, zatürre tanısı hızla artıyor.
Evet, ülkede adı belli değil ama bir salgın var.
Hastaneler, devlet ya da özel hepsi dolu.
Belki sonucunda ölünmüyor ama aylarca sürünülüyor.
Kutu kutu ilaç içmekten ve sonuç alamamaktan bıktık.
Peki, uzmanlar ne diyor?
Doktorlar aynı anda üç viral enfeksiyon teşhisi konan hastalar olduğunu vurguluyor.
Şu anda Türkiye’de İnfluenza A salgınının olduğunu belirtiyorlar.
Bu grip hastalığına sebep olan virüs.
Kavram olarak büyük bir kesimin kafası karışık çünkü bildiğimiz grip böyle olmuyordu.
Bundan sonraki normalimiz bu mu?
İnfluenza virüsünün toplumda domuz gribi (H1N1) salgını ile farkındalık yarattığını belirten uzman görüşü şöyle:
“Grip terimini nezle ve diğer hafif viral solunum enfeksiyonlarından farklı olarak sadece influenzanın sebep olduğu klinik tablo için kullanıyoruz. İnsanlar en çok ateş, yaygın ve şiddetli kas ve eklem ağrıları, öksürük, baş ağrısı ve boğaz ağrısı gibi semptomlarla hastaneye geliyor. Özellikle hastalığın ilk günlerinde yüksek ateş dirençli oluyor. Şiddetli kas ağrıları ve halsizlik tipik özellikler arasında. Salgın dönemlerinde yüksek ateşin diğer sebepleri arasında bademcik enfeksiyonu, Covid-19, zatürre de bulunabiliyor. Her hastanın ayrıntılı incelenmesi şart.”
Ayrıca şu uyarı çok önemli:
“Viral enfeksiyonlar bazen vücudumuzda solunum yolları dışında bazı diğer hayati organları da etkileyebildiği için göğüs ağrısı (kalp ve kalp zarı enfeksiyonunun bir bulgusu olabilir), bilinç bulanıklığı olan tüm hastaların acilen bir hekim tarafından değerlendirilmesi gerekir!”
‘Her hastanın ayrıntılı incelenmesi şart’ cümlesine takılı kaldım.
Bu nedenle bir parantez açmak istiyorum:
Acil servislere başvuranlar iyi bilirler; doktorun tek tek bir hastaya zaman ayırması mümkün değil.
Sırası gelen nelerden şikayetçi olduğunu sayıyor ve kişi konuşamayacak kadar boğaz ağrısı çekiyorsa doktor sadece boğazına bakabiliyor.
İltihap varsa iğne yazmayı uygun görüyor.
Zaten artık reçeteleri ezberledik, bir eczacı kadar prospektüslere hakimiz.
Olur da uzman hekimden randevu bulunabilirse; kan tahlili, ciğer filmi vb. isteniyor ve sonucunda tanı konulup tedavi ediliyor.
***
Bu hallere düşmemek için kendimizi olabildiğince koruyalım, kabul.
Ama maskeyi hasta olan da takmak zorunda.
Daha hapşırırken, öksürürken ağzını kapatma nezaketini gösteremeyenlerden bunu nasıl isteyeceğiz?
En büyük salgın düşüncesizlik, bilinçsizlik, vurdumduymazlık bence…