Haziran yıktı, temmuz öldürecek!

Artık başka şeyler konuşmak istiyoruz.

Tatilde gidilecek yerleri, gelecek planlarını, mutlu günleri düşünmek ve paylaşmak ne güzel olurdu.

Ama derde, kedere saplandık kaldık.

Sorumlusu kimdir, kimlerdir?

Küreselleşmeye dem vurarak işin içinden sıyrılmak mümkün müdür?

Pandemi biteli epeyce oldu, diyorlar ki:

‘Tam kapanma’ günlerinin sonucudur bu.

Ukrayna-Rusya Savaşı başladı, diyorlar ki:

Etkisi yıllarca hepimizi perişan edecek…

Saymaya kalksam ne çok haklı sebep gösteririm yaşadığımız ekonomik krize.

Ama nedenleriyle değil, çözümleriyle ilgileniyoruz, öyle değil mi?

Türkiye, hepimizin.

Gerektiğinde uğruna can da veririz, tarihte olduğu gibi.

Fakat sürekli mağduriyet beyanı dinlediğimiz için iç ve dış tehditlere karşı duyarsızlaşmaya başladık.

Ne 3. Dünya Savaşı ihtimali sakinleştirebilir bizi ne de başka bir şey!

Elektriğe 1 Temmuz itibariyle gelecek olan yüzde 38’lik zam hepimize hayırlı olsun.

Görülen o ki; haziran işini yarım bıraktı sadece yıktı, öldürmek de temmuza kaldı…

***

Asgari ücret için yeni bir düzenleme yapılmayacak.

Boşuna umut etmeyi bırakalım.

Muhalefetin tüm baskılarına rağmen TBMM'deki grup toplantısı sonrasında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın kapıları kapatan açıklaması şu şekilde:

“Asgari ücrette herhangi bir artış olamayacak. Geçen aralık ayında da biz bunu ifade ettik. Göstergeler de çok olumlu geliyor. İnşallah aralık ayında asgari ücreti belirlemek üzere bir araya geleceğiz.”

Bir zamanlar en düşük nitelikteki çalışana verilen ücret, yaygın ücret uygulamasına dönüştüğü için herkes bu kadar ısrarcı aslında.

Daha çok çalışan, niteliğini artıran daha çok kazanır devri kapandı.

Şimdi milyonlarca insan kader mahkûmu!

Bir diğer derdimiz:

Emeklinin hâli ne olacak?

Onların durumu henüz netleşmedi.

Bakan Işıkhan emekliye verilmesi planlanan refah payının gündemlerinde yer almadığını, sadece toplu sözleşme gereği artışlar yapılacağını söyledi.

Işıkhan, ‘Refah payı ile ilgili şu an bir çalışmamız yok’ ifadesini emekliler de boş umutlara kapılmasın diye vurguladı.

Tek bildiğimiz memur maaşlarındaki iyileştirme -ki bu konuyu daha önce ‘Memur Cumhuriyeti’ yazımda ele almıştım. Geldiğimiz noktada memurların da, özel sektör çalışanları kadar zorda olduğu kesin.-

Peki, enflasyonla mücadele kapsamında dar gelirlinin boğazı sıkılırken, zamlar ne âlemde dersiniz?

Haftanın son günü, temmuza az kala şu haber son dakika olarak gündeme düştü:

“Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), mesken dâhil elektrik tarifelerine yüzde 38'e varan oranda zam yaptı.”

Buna göre; enerji üretim maliyetlerinde yaşanan artış nedeniyle nihai elektrik perakende satış fiyatlarında mesken abone grubu için yüzde 38, tarımsal faaliyetler abone grubu için yüzde 30, kamu ve özel hizmetler sektörü abone grubunun düşük kademesi için yüzde 38 ve yüksek kademesi için yüzde 20 oranında artış yapılmış oldu.

Pek çok sosyal medya kullanıcısı dahası da gelecek diye paylaşımlar da bulunurken, Finans Yazarı ve Ekonomist Harry Dent, 2025 yılında ‘tarihin en büyük ekonomik çöküşünün’ yaşanacağı ve etkilerinin, ‘Büyük Buhran’dan daha büyük olacağını söyledi.

Bu çağda görmediğimiz hiçbir şey kalmamalı diye sözleşme imzalamış olmalıyız.

Ekonomi tarihinin yaşadığı olayları hızlandırılmış şekilde bir de biz deneyimlemeliyiz.

***

Bu arada görüşmeler boyunca asgari ücretli ve emekliler için söylemlerini tekrarlayan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, ‘Erken Seçim’ istediğini açıkladı.

Toplumun da erken seçim istediğini vurgulayan Özel:

“1,5 yıl sonra erken seçimi olası görüyorum. Ben Özgür Özel olarak erken seçim istiyorum. Halk isterse erken seçim olur, talep artıyor. Kimse muhalefetten yumuşama beklemesin. Muhalefet görevini yapacak” diye konuştu.

İhtimal hep var ama süreç, krizin kendisinden daha yıpratıcı olabilir.

Tek istediğimiz alım gücümüzün geri verilmesi!