Hava Durumu

İşçisin sen, işçi kal

Yazının Giriş Tarihi: 19.12.2022 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2022 22:44

Seçim süreci, henüz tarih ilan edilmedi ama başladı.

Önümüzde kritik iki karar var biri EYT, diğeri asgari ücret!

Herkes emeklilikte yaşa takılanlar için çözüm formüllerini takip ediyor ve maaş zammının oranını tahmin etmeye çalışıyor. Değişik fiyatlar üzerinden iddialaşıyor.

Televizyon kanalları da bu sayede sürekli tartışma programları düzenliyor, seyirciyi çekiyor, gündem oluşturuyor.

Bu süreçte en çok sendikaların sözü geçiyor o yüzden tarafların istekleri kıyasıya yarışıyor!

Dikkat çeken, kitlesini coşturan, TÜİK verilerine tepki koyan konuşmalardan biri bu hafta sonu Bursa’da gerçekleşti. Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, Bursa 1 Nolu Şube 4. Olağan Genel Kurulu’na katıldı.

Toplantıda işçiler, üyeler, şehrin marka olan fabrikalarının insan kaynakları departman yöneticileri, diğer sendika temsilcileri de vardı.

Örgütlü işçi; özgüveni yüksek, sesi gür ve haklı bir gururla başkanlarını destekledi. Konuşmasını yapmak üzere kürsüye ilk çıkan görevini devredecek Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Ali Noyan’dı. Geleceğe yönelik umutları canlandırmak için buradayız diyen Noyan, “Her ayrılık hüzün verici olsa da ihtiyaç olan her yerde olacağım” diyerek sözü Genel Başkan’a devretti. Açıklamalar sık sık alkış ve tezahüratlarla bölündü.

O ortamda olup şunu düşünmeyen yoktur sanırım; bu heyecan, bu örgütlü hareket etme kabiliyetine sahip işçi sınıfı neden siyasi olarak temsil edilemiyor?

Neden işçileri temsil ettiğini iddia eden partilere bu coşku yansımıyor?

Ve toplantıda atılan sloganlardan biri olan “İşçi birleşse dünya yerinden oynar” gerçekleşemiyor?

Enflasyon verileriyle gündemden düşmeyen TÜİK’e göre, sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörlerinde toplam ücretli çalışan sayısı yaklaşık 16 milyon! Hepsinin bir çatı altında birleştiğini düşünün, bugün seçim sonucu nasıl olurdu?

Ancak sendikalaşmayı başarmış olan kitle; 2 milyon 280 bin olarak tespit edilmiş durumda ve sendikalaşma oranı yüzde 14,26. Maalesef bu oran çok düşük. Belki bilinçlendirmenin olmaması, belki işverenin işten çıkarma korkusu. Sürecin önünde değişik engeller mevcut. Başaranlar ise dikkat ederseniz çoğunlukla kurumsal firmaların işçileri. Örgütlenmeseler bile haklarını fazlasıyla alabilen, diğer birçok işçiye göre özlük hakları iyi durumda olanlar. Yani aslında sendikalaşma, sektörlerde; işveren-işçi ve fabrika içi kurumsal algının, iklimin birlikte yürüdüğü bir süreç. Haliyle toplu iş sözleşmelerinde çok avantajlılar.

Bunun önemine de açıklamasında vurgu yapan Pevrul Kavlak;Pandemi, ekonomik durgunluk yüzünden kaynaklanan üretim krizleri herkesten önce örgütsüz işçileri vurdu. Ücretlerini alamadılar, işten çıkarıldılar. Maalesef her işçinin sendikası yok” dedi.

Emeğin karşılığını almak ciddi bir mücadele gerektiriyor ne yazık ki. Bunun için birlik olmak, hak savunmak, güçlü bir temsilci seçip müzakere masasına öyle oturmak şart. Yine de ülke ekonomisi, salgın, enflasyon, siyasi kırılganlık derken piyasa çığırından çıkmış durumda.

Nitekim Kavlak, Geçirdiğimiz seneye dönüp bakınca yaşadığım hayal kırıklığını size anlatmakta zorlanıyorum. Bir an önce bu kâbustan uyanmak istiyorum. Her insanın beklentisi olan basit şeyler istiyorum. Han hamam, yat kat değil kazanımlarımızın pul olmadığı, yatırımlarımızın cılız alev gibi sönmediği bir düzen istiyorum. Yaşadıklarımıza şiddetli itirazım var ifadelerini kullandı. Her cümlede daha da çok alkışın duyulduğu salona, “Türk sanayisinin dünya çapında ün salmış, en çok işçinin yaşadığı şehir olan emekçi şehri Bursa’dan sesleniyorum. Gece gündüz demeden ölümüne çalışan üreten işçidir. Bu kentin emekçileri zamanı gelince kaybolan umutlarının peşine düşecektir” dedi.

Ve ekledi: “Masaya, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarıyla pazarlık masasına oturmam!”

***

Doğru bulduğum tespitlerden biri ise; krizlerin işçi sınıfını vurduğuydu.

Verilerle yıl yıl, toplam gelirin topluma nasıl dağıldığını da anlattı Kavlak. Satış hasılatı içinde işçilik payı hızla düşerken, milli gelirin bölüşümünde 2019 sonrasında sermaye payı ve toplam işgücü ödemeleri arasındaki makas insanı isyan ettirecek boyutta açılmış durumda. Emekçiler yüzde 32.2 pay alabilmişler. Sorun kriz değil, adil gelir dağılımının olmaması diyen Kavlak, asgari ücret belirlenirken tartışılması gereken bir diğer konunun asgari ücretle çalışan insan sayısı olduğunu da dikkat çekti. Avrupa’da yüzde 4 seviyesindeki oran, Türkiye’de yüzde 50’lerde. “Eskiden esnafın yanında çırak olanlar bu ücreti alırken, artık üniversiteden mezun pırıl pırıl gençlere, mühendislere veriliyor” diyerek tepkisini gösteren Kavlak, vergilere de değindi.

Sonuç olarak problemler tespit edilmiş durumda ki, zaten çoğunluğun işçi olsun olmasın farkında olduğu başlıklar.

Evet, asgari ücret için heyecan dorukta ama sorun çözüm kısmında, örgütlenemeyen işçi tarafında.

Gelir dağılımı yüzünden sanayi devriminden bu yana: “ İşçisin sen, işçi kal” kaderi değişemedi!

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.