Türkiye’de ‘siyaset’ denilince akan sular duruyor.
Belki de hiçbir konuda bu denli hevesli, coşkulu ve ilgili olamıyoruz.
Herkesin bir ideolojisi var ve buna en yakın bulunan siyasi partiye yüksek oranda bağlılık mevcut.
Bu zaman zaman futbol takımı tutar gibi fanatikleşmeye ve ötekileştirmeye dönüyor bazen de bilinçli olanların sağduyusu ile yerini sükûnete bırakıyor.
Ülkenin geçmişine bakınca ağır tabloyla karşılaşıyor; sağ-sol çatışmalarıyla kendini kaybetmiş nesille tanışıyoruz.
Haliyle bu sarmaldan çıkıp gelenler; kurtuluşu, ilerlemeyi her daim siyasette söz hakkının olması gerekliliğinde buluyor.
Ama insanlar bıktı!
Tek gerçek geçim derdi, gelecek kaygısı.
Olur da sokak röportajlarına denk gelirseniz muhakkak bu bıkmışlık ile tanışırsınız; partisi, lideri hiç fark etmiyor; seçmen tercih ettiğinden bile nefret ediyor.
Çünkü güven ve bir şeylerin düzelebileceğine dair inanç kalmadı.
Böyle bir atmosferde yeni bir parti kurulduğu zaman şunu düşünüyoruz:
‘Siyasi kirlilikten başka ne işe yarayacaklar?
Kitleleri nasıl sürükleyecekler, vatandaşa nasıl ulaşabilecekler?’
***
Biz yine bu düşüncelerdeyken tam 1 sene önce Anahtar Parti’nin kurulduğu haberini aldık.
Olur mu olmaz mı diye tartışılırken diğer partilerden geçişler olduğu duyumunu alır olduk.
Kendi yapılarını oluşturmaları, halka ve basına ulaşmaları Bursa nazarında hızlı ve başarılı oldu.
Hatta öyle ki Anahtar Parti Bursa İl Başkanı Fikret Aslan her fırsatta yakalanan bu yükselişin devam edeceğini ve Bursa’nın tercihinde ilk üçe gireceklerini vurguluyor!
Siyasete olan inancını yitirmiş toplumu yeniden bu yola kanalize edebilmek ciddi emek istiyor.
Bir yıldır harcadıkları çabanın sonucunu ise biz Bursa basını olarak cumartesi günü Ankara’da düzenlenen Anahtar Parti kuruluş yıl dönümü kutlamasında gördük.
Ayrıntılara geçmeden önce şunun altını çizmeliyim ki ne yolculuk esnasında ne de program akışında en ufak bir aksamayla, sorunla karşılaşmadık.
Yılların partilerinin bu tip organizasyonlarda hata yapmamalarını bekliyoruz ama her defasında özellikle basına ayrılan yer konusunda kaosla karşılaşıyoruz.
Biz ayrıcalık değil; doğru bilgiye ulaşabilmemiz için özen bekliyoruz.
Bunu dahi sağlayamayanlar ülke yönetiminde söz sahibiyken dehşete düşmemek imkânsız.
Anahtar Parti’de ise organizasyon kabiliyeti yüksek.
Zaten daha önceki programlardan tecrübe ettiğimiz diğer bir unsur da Genel Başkan Yavuz Ağıralioğlu’nun dakikliği.
Bekletilmemek; verilen saat aralıklarına uyuluyor olması mucize gibi.
Gelelim ayrıntılara…
***
Ankara’nın çevre illerinden daha kalabalık olmak üzere her ilden yöneticiler, üyeler salona akın etmişti.
‘Umut var.
Biz seninle bir olduk.
Bir sen kaldın’ yazılı pankartlarla salonu dolduran binlerce partili her anonsa her açıklamaya coşkuyla eşlik etti.
Sanki genel seçim yakında bu da bir seçim öncesi buluşmaydı!
Başkan Ağıralioğlu yine prompter olmadan ve buna rağmen hiç temposunu düşürmeden, duraksamadan ve boğmadan uzun bir konuşma gerçekleştirdi.
Ülke sorunlarına; emekliye, çiftçiye, esnafa, memura, öğrenciye değindi, siyasi çekişmeleri eleştirerek her seferinde kendilerine yöneltilen soruyu iletti:
“Sizi kim kurdurdu?”
Kinayeli cevabı ise salondakileri daha da coşturdu:
“İtiraf ediyorum bizim partiyi AK Parti kurdurttu!”
Ve şöyle ekledi:
“MHP ve AK Parti kurdurdu bizim partimizi. Hedeflerini tutturamadıkları için, söz verip başaramadıkları için, milletine vaat ettikleri zenginliği yaşatamadıkları için partiyi kurmak zorunda kaldık. Anahtar Parti, devletimiz, milletimiz, vatanımız, bayrağımız, paramızın itibarı için kuruldu.
Üretenin hakkını alamadığı bu dünyada üretenin hakkı için, alın teri için kuruldu.
Memleketi terk etmek zorunda kalan çocuklarımız için kuruldu.
Bu parti, bin yıldır varlığını, bu topraklardaki iradesini adaletle taçlandırdığı her zeminde kudret bulmuş bir milletin adaletten yana ihmal edilmişliğine kuruldu. Seçip de oy verdiklerinin kendisini unutmuşluğuna kuruldu.”
***
Türkiye'nin iyi yönetilmediğini, siyasetin gayriciddi bir yere doğru savrulduğunu ileri süren Ağıralioğlu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni de eleştirdi, yüzde 50+1 şartının değişmesi gerektiğinin altını çizdi.
Ağıralioğlu, Anahtar Parti’nin siyasi ideolojisini merak edip, sloganlardan milliyetçi görüşe yatkın oldukları izlenimi edinenlere de çağrı niteliğinde;
"Partimiz, sadece bize oy verenlerin değil, sağcısı, solcusu, Alevi'si, Sünni'si, dindarı, muhafazakarı, moderni, gelenekçisi neyi varsa, koca bir memleketin ay yıldızlı al bayrağı altında 'ben de varım' diyebilen herkesin partisidir” ifadelerini kullandı.
Tabii halk nezdinde ne kadar inandırıcıdır ne kadar etkilidir onu ancak önümüze sandık sonuçlarını görünce öğreneceğiz.
Sorunları tespitte herkes uzman olmuşken Anahtar Parti’nin çözüm konusundaki çalışmalarını da görmemiz gerek.
***
Benim en dikkat ettiğim nokta gençler, biliyorsunuz.
İl yönetimlerinde gençlerin de yer aldığını ve heyecanlarını gözlemledik.
Ancak yeterli değil.
Bu konuda Bursa İl Başkanı Fikret Aslan’a sitemlerimi ilettim ve kısa da olsa açıklama alabildim:
“Gençlerimiz adalet ve liyakat konusunda küskünler ama memleket için sorumluluk almalılar. Gençler siyasete dahil olmalı. 35 yaşından önce bu yola giren yok. Apolitik davranmalarının altında yatan sebepleri kabul ediyorum ama enerjilerini başka ülkeler için kullanmamalı, kendi ülkelerine sahip çıkmalılar!”
Bu çağrıya ve Anahtar Parti hareketine sahadan ne kadar yanıt gelecek?
Merakla bekliyor, takip ediyor olacağız…