Büyük şehirlerde yaşamanın zorlukları var.
Bunu dönem dönem dile getiriyoruz.
Trafik, hava kirliliği, kalabalık, pahalılık…
Eğitim ve sağlık hizmetlerine ulaşmada zorluk…
Daha pek çok başlık açabiliriz birlikte.
Bugün ele alacağım konu ise; güvenlik!
Toplum yaşamında yasal düzenin aksamadan yürütülmesi, kişilerin korkusuzca yaşayabilmeleri, güven içinde yaşam sürmeleri demek.
Bunu sağlamakla yükümlü olan da devlet.
Devlet polisiyle, askeriyle, kamu yönetimleriyle bu görevini yerine getirmek için çalışıyor.
Bir dönem haberlerin ağırlığı kapkaç vakalarıydı. Yani yankesicilik.
Yolda yürürken, koşarak yanınızdan geçen kişi telefonunuzu alıp hızlıca uzaklaşıyordu. Fark ettirmeden kişinin veya kurbanın cebinden para veya diğer değerli eşyaların çalınmasını içeren bir hırsızlık biçimi bu.
Tabii ki tamamen yok olmuş değil ancak mücadeleler sonucu oldukça azaldı.
Hatta akademik çalışmalara konu olan kapkaç için şu ifadeler kullanılmış:
“Türkiye'de kapkaç, giderek gasp ve teröre dönüşmeye başlamış, artan kapkaç terörü ve korkusu nedeniyle, birçok kent de aileler çocuklarını tek başına sokağa göndermekten, kişiler ise, tek başına sokaklarda yürümekten korkar hale gelmişlerdir. Toplumda huzur ve sükunun kaybolmaya başladığı yönünde bir endişe doğmuştur. Toplumda adli olayların sayısında da büyük bir artış görülmektedir. Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre; 2004 yılında Türkiye genelinde 5101 kapkaç, 11689 yankesicilik olayı yaşanmış ve kapkaç suçlarının yaklaşık yüzde 50'si, yankesicilik suçlarının yüzde 51.2'si İstanbul'da işlenmiş bulunmaktadır.”
Kasım ayı sonunda Bursa’da böyle bir olay gerçekleşti.
“Bursa'da 3 kadın tarafından, halk otobüsüne binen yolcunun cep telefonunun yankesicilik yöntemiyle çalınmasını güvenlik kamerası kaydetti.
Yıldırım’da Mimar Sinan Mahallesi Emniyet Caddesi'nde bir otobüs durağında bekleyen şüpheliler, otobüse bindiği sırada vatandaşın telefonunu çaldılar.
Fiziki takipteki sivil kadın polis, durumu fark ederek otobüse binip yankesiciliğe uğrayan kişiyi uyararak inmesini sağladı. 3 kişi Asayiş Şube Müdürlüğü'ne götürülerek gözaltına alındı.”
Bu haberi görünce ben, ‘eskiye mi dönüyoruz?’ dedim.
Ama artık teknolojinin yardımı var.
Şehrin dört bir yanı kameralarla izleniyor.
Sivil polisler görev başında ve ciddi şekilde denetim var.
Buna kimlik kontrolü de dahil!
***
Geçen hafta basın toplantısından çıktıktan sonra Kent Meydanı’nda polisler benden ve yanımda bulunan diğer basın mensuplarından kimlik istedi.
Açıkçası şaşırdık!
Kendi ülkemizde, yıllardır yaşadığımız şehirde neden biz denetime tabi tutuluyorduk?
Bölge bildiğiniz gibi, Çarşamba’ya bağlanıyor ve mültecilerin yoğun yaşadığı bir yer.
İster istemez bir tedirginlik yaşanıyor ve kaçak göçmenlerin önünü kesebilmek için denetimler artırılıyor.
Kimlik kontrolüne göre eğer kaçak olarak gelen biri varsa şehre, anında sınır dışı ediliyor.
Hatırlarsanız; AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan, “Vatandaşın şehir için rahatsızlık duyduğu ikince madde, mülteci meselesi” demişti.
“Bursa’da 184 bin Suriyeli vardı şu anda 172 bine düştü” diyen Başkan Gürkan, son dönemde denetimlerin sıklaştığına vurgu yapmıştı.
“Şu anda Bursa Suriyeli mültecilere kapalı olan illerden biri” diyerek söze devam eden Başkan Davut Gürkan: “Ufak bir olaya karışanlar bile hemen deporte ediliyor. Önce göçmen kampına sonra kendi ülkelerine gönderiliyorlar. Vatandaşımız en ufak bir sorunda emniyete hemen başvursun. Topluma uyum sağlayamayanlar için önlemler alınıyor. Bursa belki çok göç alıyordu ama denetimlerle, gelenlerin sayısı azaldı, bundan emin olabilirsiniz. Ayrıca sadece Suriyeliler üzerinden olayın kurgulanmaması gerekiyor. Şehrimizde toplam 240 bin yabancı uyruklu var. Bunların arasında Avrupa’dan gelenler de bulunuyor. 4 binden fazla yabancı ortaklı kuruluş bulunuyor. Bu da göçe neden oluyor!”
Denetimlerin diğer adresi de duyumlarımıza göre Merinos Metro İstasyonu!
Kesinlikle devam etmeli.
Belki bizden kimlik istendi diye ilk başta tuhaf karşıladık ama hepimizin güvenliği için olması gereken bu!