Bitmek bilmeyen bir yaz sona erdi diye sevindik.
Eskiden günlerce süren aşırı sıcaklar kendisini tatlı bir serinliğe bırakır, yağmur geçişleri olurdu.
Onu da göremez olduk.
Tam anlamıyla kavurulduk.
Şimdi kış zamanı ama yine yağış yok!
Kasım ayına başladık.
Meteoroloji tahminlerine göre hareket etmeye çalışıyor evden ona göre giyinip çıkıyoruz.
Yine de bünyemize yaranamıyoruz.
Çünkü sabah ve akşam soğuk, öğlenleri ise sanki ilkbahar günü gibi.
Terleye, üşüye hastalığa davetiye…
Tabii bizim şahsi fikirlerimizden daha öte bir sorunla karşı karşıyayız:
Kuraklık!
Asla önemsenmeyen, burası Türkiye asla böyle şeyler yaşanmaz diyenler hâlâ derin bir uykudalar.
Ne zamanki musluktan su akmayacak, manavların tezgâhları boş kalacak o zaman aydınlanılacak!
‘Bu saatten sonra ne yapabiliriz?’ dediğinizi duyar gibiyim.
Cevabı basit ama uygulaması zor olan:
Tasarruf!
***
Haber sitelerinde yer alan bir ifadeyi paylaşmak istiyorum:
“Çoğu kişi umursamıyor ama büyük bir sorunla karşı karşıyayız; yüksek basınç ve şiddetli kuraklık. Başta mega kent İstanbul olmak üzere birçok şehir yine yeni haftayı hiç yağış almadan bitirecek. Yer altı suları berbat durumda, barajlar eridi. Acil bir aksiyon alınmalı!”
İklim değişikliği elbette yalnızca ülkemizin değil dünyanın da derdi.
Bunun için yenilenebilir enerji, sürdürülebilir doğa gibi kavramlar türetiliyor ancak ne kadar etkisi olacak bir fikrim yok.
Son meteorolojik veriler sıcaklık artış eğrisindeki durumu açıkça gözler önüne seriyor.
Yaz döneminde ortalamanın 24 derece olduğu Marmara Denizi'nde sıcaklık değerleri 26-27 derece olarak ölçümlenirken, ortalamanın 25 derece olduğu Karadeniz'de ise ortalama değer 27 dereceye ulaştı.
92 günlük yaz mevsiminde 60 gün boyunca sıcaklık rekoru kırılırken, 2024 en sıcak yaz olarak kayıtlara geçti.
Sanıyorum bundan sonra her yaz benzer haberler yapılıyor olacak!
Ekim ayından itibaren ‘La Nina’ etkisi görülecek diyen uzmanlar yanılacak mı?
La Nina etkisi; normalden daha düşük sıcaklıklar getirirken, kasım aralık gibi daha yağışlı günler görülmesine neden oluyor.
Ancak henüz bununla karşılaşmadık.
Hava gittikçe daha çok soğuyor ama yağış yok!
Buna karşın ekstrem hava olayları bekleniyor.
Haliç Üniversitesi Öğretim Üyesi Ahmet Köse, Pasifik Okyanusu üzerinde oluşan La Nina koşullarının Ekim-Mart 2025 döneminde, yüzde 65 olasılıkla aktif olacağını belirtti ve şunları söyledi:
“Pasifik'teki soğuma denizlerimizdeki sıcak havanın üzerine geldiğinde ani karışımla birlikte havayı birden soğutacak ve kararsız hava koşullarına neden olacak. Artık küçük yağışlar bile şehirlerde sel ve taşkınlara neden olabiliyor. Ne yazık ki artık mevsimlerin adı da değişti. Şahsen, bunlara sel bahar mevsimleri diyorum. Bu hava koşulları nedeniyle sonbaharda ülkemizin birçok noktasında sel ve taşkınlar yaşanabilir."
***
Bursa’nın hâli de pek iç açıcı değil.
Şehrin içme suyu ihtiyacının karşılandığı Doğancı ve Nilüfer baraj havzalarına yeterli yağmur ve kar yağışının olmaması nedeniyle doluluk oranı yüzde 20’ler seviyesine kadar düştü.
Geçtiğimiz kış aylarında yeterli yağmur ve kar yağmadığını hatırlatan, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın olumsuz etkilerini Bursa’nın da yaşadığına dikkat çeken Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey konuyla ilgili açıklama yaptı ve tasarrufa dikkat çekti:
“Doğancı ve Nilüfer Barajlarımızdaki su seviyelerinin kritik düzeylere yaklaştığını görüyoruz. Her geçen gün yaşam alanlarımızı ve geleceğimizi tehdit eden bu zor koşullara karşı sizlerin desteği çok önemli.
Bursa’mızın su sorunu yaşamaması için BUSKİ olarak geleceğimizi güvence altında tutacak projelere imza atıyoruz. Ancak, suyumuza sahip çıkma sorumluluğu hepimizin. Siz duyarlı hemşehrilerimi, bu süreçte su tasarrufuna özen göstermeye, suyumuzu kullanırken daha dikkatli olmaya davet ediyorum. Unutmayalım ki su hayattır. Yaşamımızı devam ettirebilmemiz için yegâne parçamız olan suyumuza sahip çıkmalıyız. Suyumuzu ve geleceğimizi birlikte koruyalım!
***
Hane tasarrufu ile çözülebilecek gibi değil.
Ancak tedbirde fayda var.
Suyunuz akarken, kıymetini bilin!