Hava Durumu

Kızamıkta bariz artış!

Yazının Giriş Tarihi: 20.06.2023 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.06.2023 16:54

İlkokul ders kitaplarından hatırladığım bir resim var zihnimde.

Bulaşıcı hastalıklar için bir çark.

Tek tek neler olduğu, nasıl bulaştığı, korunma yöntemlerinin yazılı olduğu ve ortasında çocukların aşı kuyruğunda kolları hazır bekledikleri bir görüntü.

Suçiçeği, kızamık, kızamıkçık, kabakulak…

Eğer sınıfta biri bu hastalıklardan birine yakalandıysa, büyük heyecan yaşanırdı.

Kendisi de hastalansın diye çaba harcayanlar olur, oyuna dönüşürdü.

İlerleyen yaşlarda kızamık, suçiçeği olmak riskli diye aile içinde de kendisine bulaştırıp kurtulmak isteyenler olurdu.

Sonra zamanla kayboldu, tarihe karıştı.

En azından ben öyle biliyordum!

Hatta isimleri geçince “O ne?” diyen ara bir kuşak oluştu.

Bu gerçekten aşıların başarısıydı.

Eskiye bakınca güven içinde büyüdüğümüzü hissediyorum şimdi.

Her gün artık son dakika haberlerinde yeni bir kriz duyurma derdinde herkes.

Adı değişiyor ama etkisi aynı oluyor, stres, kaygı, infial…

Belki sosyal medyanın etkisiyle pire deveye dönüşüyor sanki peş peşe kitleler halinde ölüyor gibi sıkıntı yaşıyoruz.

Mesela, ‘Kızamık can alıyor!’

Bu başlığı görüp gün içinde çevresindeki insanların hapşırık, öksürük ve halsizliğine anlam yüklemeyen var mı?

Bir de haber metinleri şöyle devam ediyorsa:

“Türkiye’de kızamık vakalarında ciddi bir artış var. Yılbaşından bu yana 343 kişide kızamık görüldü. Uzmanlara göre bu artışın iki sebebi var. İlki düzensiz gelen göçmenler, ikincisi ise aşı oranlarının düşmesi…”

O halde unuttuğumuz hastalıklara da yeniden merhaba!

***

Son durum nedir, bir bakalım.

Vakalar ve uzmanların iddiaları üzerine Twitter’dan açıklama yapan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca,  “Kaygı uyandıran ‘kızamığa bağlı ölüm’ iddiaları asılsızdır” dedi.

Ve aşıya da değindi:

“Kovid-19 pandemisi döneminde maalesef artış gösteren aşı reddi kampanyalarına rağmen, sağlık çalışanlarımızın çabaları sonucunda çocuklarımızın KKK-I aşı kapsayıcılığının ülke genelinde yüzde 95'in üzerinde tutulması sağlanmıştır. Aşılarının, aşı reddi nedeniyle yapılamadığı İzlem/Aşı Durumu Bilgilendirme Onam Formu ile bildirilen çocuk sayısının gittikçe azalması sevindiricidir. Türkiye'de bulunan yabancılar içinse ayrı aşı kapsayıcılığı hesaplanmaktadır. Bu oran KKK aşısı için yüzde 87 ile 92 arasında seyretmektedir."

***

Kızamık için şu anda gündemi meşgul eden iki il var, İstanbul ve Gaziantep.

Bursa’da böyle bir risk ve buna bağlı yaşanan sorunlar olup olmadığını Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Levent Tufan Kumaş’a sordum.

Bilgilerin dolaylı olduğunu belirten Başkan Kumaş, daha önce pandemi döneminde de aynı sorunu yaşadıklarını vurguladı.

Kamu, toplum bilgilendirilmezse panik havası oluşuyor, her şeyden önce insanlar durumun ne olduğunu bilmek istiyorlar diyen Başkan, “Otoritenin yapması gereken doğruyu saptamak ve sağlık kuruluşlarını, dernekleri, meslek odalarını bilgilendirmektir. Sağlık Bakanlığı’ndan kızamık için veri alabiliyor olmamız gerekir. Elimizde net bir veri yok ancak bariz bir artış görüyoruz. Salgın demek doğru olmaz ancak artış olduğu kesin” ifadelerini kullandı.

Bu birinci sorun, ikincisi ise aşı!

‘Kızamıkla neden karşı karşıya kaldık?’, buna odaklanılması gerektiğine değinen Dr. Kumaş:

“Kızamık aşı ile önlenebilen bir hastalık. Toplumun yüzde 95’i aşılanabilirse oluşan vakaların lafı edilmez. Aşı kapsayıcılığında bir sorun var. Pandemi döneminde aşı karşıtlığı patlak verdi. Bu biraz cehalet, biraz da prim yapmaya çalışan kişiler nedeniyle oldu. İnsanlar korkuyor, çocuklarını aşılatmak istemiyorlar. Sağlık otoritesi tarafından yeterli takip yapılamadı ve aşı karşıtlığı tabanda karşılık bulunca bu hale gelindi.”

Benim hatırladığım ünlü bir ismin “Kızamık aşısının içinde alüminyum var” iddiasıyla bir akım başlamış ve tanıdığım kişilerden de çocuğuna aşı yaptırmayanlar olmuştu.

Uzun süre televizyonda sabah programlarında çok tartışılmıştı.

Peki, aşılar gerçekten masum mu?

Bu soru bir sağlıkçıya yöneltildiğinde genellikle gergin bir ortam oluyor ancak Başkan Dr. Levent Tufan Kumaş mantığa uygun bir açıklama yaptı:

“Bu bakış açısına göre hiçbir ilacı da içmemek gerekir. Her ilacın yan etkisi var. Her işlem insana zarar verebilir. Ameliyatlarda hekimler insanları kesiyorlar. O zaman der misiniz, ”Beni iyileştir ama kesmeden yap’. Doğru düşünce şöyle olmalı: İşlem yapılmazsa daha fazla zarar görür müyüm? Hangisi daha faydalı? Bariz riski olsa zaten yapılmaz. İnsan her şeyden kuşku duyabilir, doğaldır. Ama her konuda bilgi sahibi olamayız doğru kaynağa ulaşmamız gerekir. Sorgulama doğru yapılmalı!”

Ayrıca yerli aşı üretimine de değinen Dr. Kumaş, aşının stratejik tedavi ajanlarından biri olduğunun altını çizdi! Eksikliğinde toplum sağlığı açısından büyük risk oluşuyor. Eğer bunu dışardan alırken sevk zinciri bozulacak olursa toplum risk altında kalıyor.

Dönem dönem bu konuya değiniyoruz tabii ki.

Türkiye’nin bunu yapabilecek deneyimi, bilgi birikimi ve teknolojisi olduğunu vurguluyor Başkan.

Buna sanırım hepimiz inanıyoruz.

Merak ettiğim diğer nokta ise neden sadece kızamık ön plana çıkıyor, suçiçeği, kabakulak ya da başka bir hastalığı konuşmuyoruz?

Sebebi kızamığın çok bulaşıcı olması.

Örneğin tüberküloz aşısı yapılmazsa belki etkisi 10 yıl içinde oluşuyor ama kızamık anında görünür hale geliyor.

Son olarak mültecilerin durumu tetiklediği iddialarına açıklık getirmek adına bunu konuştuk Başkan’la.

Dr. Kumaş: “Sanki hastalığı mülteciler getirdi gibi yanlış bir algı var. Analizler yapıldı, buna göre kızamık mikrobunun dışarıdan gelmediği tespit edildi. Yabancılar ülkemize gelirken kendi ülkelerinden hastalık taşıyabilirler. Asıl mesele bu kişilerin bize hastalık getirip getirmediği değil. Bu şekilde yurda gelenlerin sağlık kontrolünden geçip geçmediği. Mültecilerin yaşadığı bölgelerde sağlıklarını nasıl kontrol edeceğiz? Sorun burada başlıyor!”

***

Dert çok ama çözümler basit gibi duruyor.

Güven duygusuna sahip olduğumuz günlere dönebilseydik keşke…

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.