Hava Durumu

Krize karşı; kışkırtılmış alışveriş!

Yazının Giriş Tarihi: 04.06.2024 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.06.2024 13:22

İndirim çılgınlığının böylesi görülmedi.

Hafta sonu boyunca, cuma günü yaşanılanların analizini yapmaya çalıştık.

Sosyal medyada gündem; güvenlik kameralarına ve vatandaş gazeteciliğine yakalanan anlardı.

Hangi konudan bahsettiğimi bence çoktan anladınız.

Bir kozmetik firması 15. yılına özel yüzde 75 indirim uyguladı ve olanlar oldu.

81 ilde her şubede ve internetteki satış sitesinde uygulanacak kampanyayı; ben perşembe gecesi gördüm!

Ve bu denli etki yaratabileceğini hiç tahmin etmedim.

Malum ekonomik kriz var, alım gücü düşük, ürünler indirimli halleriyle bile eskiye nazaran yüksek fiyatlı vb…

Ne kadar da yanılmışım.

Canını dişine katan binlerce insan sabahın ilk saatlerinden itibaren kuyruktaydı.

‘Neden bu şekilde uğraşıyorlar, siteden alışveriş yapsalar’ diye söylenirken, online mağaza sisteminin yoğunluk nedeniyle çöktüğünü öğrendim.

Firma tarihinde hiç bu kadar satış yaptı mı? merak ediyorum.

Kazançlarını ilerleyen günlerde paylaşırlarsa memnun oluruz.

Tabii merak konusu olan başka başlıklar da var:

Devlet, rahatsız edici görüntüler sonrası firmaya bir ceza kesecek mi?

Bundan sonraki süreçte kişi başı ürün alımı sınırlandırılacak mı?

-Bence kesinlikle pandemide gördüğümüz stokçuluğa karşı getirilen ürün adet sınırı bu tip indirimlerde de uygulanmalı.

Hatırlarsanız; bir ara marketlerde ayçiçek yağı için kıtlık söylemiyle ‘değerli müşterimiz sıvı yağ alımı 1 adet ile sınırlıdır’ ibaresi bulunuyordu.-

Resmen toplumsal patlama yaşanıyor; bu da kendisini kışkırtılmış alışveriş ile ortaya koyuyor.

İnsanlar ihtiyaçtan değil; bastırılmış alım gücüne karşı isyan halinde alabildikleri ürünlere saldırıyorlar.

Bunu net bir şekilde görmüş olduk.

Öyle ki indirimin ardından ürünlerini çekip paylaşanlar ‘bunu neden aldım, ben de bilmiyorum’ ifadeleri kullanıyor, takipçilerine sesleniyor.

Kendi cilt tipine uygun olmayan kremleri, makyaj malzemelerini kutu kutu almanın nasıl bir mantığı olabilir?

‘Siccin 7 film fragmanı gibi’ diye başlık atılıp, tiye alınan kavga görüntülerinde kadınlar birbirlerine saldırıyor, saç saça baş başa kavga ediyorlar.

Bazıları ise, çekim yapılmasın uyarısında bulunan mağaza çalışanlarını darp ediyor.

Peki, değer mi?

Raflar boşaldığı halde, bir umutla saatlerce sırada bekleyenlerin psikolojisini mi sorgulamalı, yoksa ülkenin geldiği durumu mu?

Üstelik 7 bin, 10 bin, 20 bin liralık fişlerini paylaşanlar da en az bizim kadar şaşkınlar.

Onlar ‘bu parayı neden bunlara verdik diye sorguluyor’ bizler de ‘hani kriz vardı?’ diye mırıldanıyoruz.

***

Geçenlerde buna cevaben Eski Hazine Müsteşarı, Akademisyen ve Yazar Dr. Mahfi Eğilmez bir yazı kaleme aldı.

Alıntıyı biraz uzun tutacağım.

Çünkü hislerimize tercüman olmuş Dr. Eğilmez.

‘Ne krizi’ başlıklı yazısında Eğilmez, kafeleri, lokantaları, AVM’leri dolduran kitlenin özelliklerini şöyle açıklıyor:

“Kriz deseniz bazıları hemen dikleniyor: ‘Ne krizi?’ Size hemen lokantaları, kafeleri, trafikten tıkanmış yolları gösteriyorlar ve “kriz olsa buralar dolu olur mu?” diye soruyorlar. Sonra iki adım ötede, geçinememekten yakınıyorlar. Türk toplumu, her konuda olduğu gibi kriz konusunda da birkaç parçaya bölünmüş durumda” diyor ve ekliyor:

“Gerçekten enflasyonda dünyanın en yüksek oranlarından birisine sahip olduğumuz ve gelir dağılımının da giderek bozulmakta olduğu gerçeğine bakarsak bu durumu kriz olarak tanımlamak mümkün! Bazıları ortada kriz falan olmadığını, enflasyonun yüksek olması dışında bir ekonomik sorun bulunmadığını ve bu durumun kriz olarak nitelendirilemeyeceğini iddia ediyor.

Gerçekten restoranlara, kafelere, yollara baktığımızda her yerde para harcayan insanlarla karşılaşıyoruz ve o zaman kendimize şu soruyu soruyoruz: ‘Kriz varsa bu harcamaları bu kadar bol keseden yapanlar kimler?’

Çünkü bunlar öyle üç beş kişi falan değil, beyaz yakalıların da aralarında bulunduğu çok sayıda insan.

Bazıları da her iki duruma bakarak toplumun bir bölümünün krizde olduğunu, daha küçük bir bölümünün ise öteki grup için kriz olarak nitelenebilecek bu durumdan etkilenmediğini öne sürüyor. Hangi gözlem ve teşhis doğru? Bence üçüncü gruptakilerin gözlemi doğru görünüyor…”

Devamında çeşitli verilere dayalı analizin sonucuyla karşılaşıyoruz:

En yüksek gelir elde eden 17,1 milyon kişi açısından ortada kriz yok!

Sonraki yüzde 20’lik nüfusun durumu karışık ama genel olarak onların da daha üst gelirli olanları krizden çok fazla etkilenmiyor.

Yani yaklaşık 25 milyon kişi krizden geri kalan 60 milyon kişi kadar etkilenmiyor.

O restoranlarda, kafelerde, yollarda arabalarda gördüğümüz kişiler onlar. Ötekilerin de bir bölümü bu durumu geçici olarak görüp borçlanarak onlar gibi yaşamaya çalışıyor. Ama geri kalanlar tam anlamıyla bitmiş durumda…

***

Bir kurul oluşturulsa ve ekonomi tartışılırken sürece sosyolog ve psikologlar da dahil edilse.

Farkındaysanız; hiç iyi değiliz!

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.