‘Oksimoron çağındayız!’

Akıllı hissediyor, evrenin sırrına vâkıf olmuş gibi davranıyoruz.

Elimizdeki telefonla, saatle, arabayla, tablet ya da bilgisayarla oturduğumuz yerden dünyayı yönetebilecek kıvamdayız belki.

Bulamayacağımız, erişemeyeceğimiz bilgi yok.

Zaten cevapsız kalıyorsa sorular evrende henüz bulunamadığı için.

Hâlbuki bu his bireysel değil.

Beynimizle, kapasitemizle, çalışma azmimizle, zekamızla ilgisi yok.

Kendini üstün sanma hastalığı cehaleti tetikliyor.

İçi boş konuşmalar, tartışmalar ve yanlış kullanılan kavramlarla dört bir yanımız kuşatılmış durumda.

Olaylar hakkında daha az fikrimiz var.

‘Aman bana ne’ mottosu mutluluğu, huzuru getiriyor.

Yaşadığımız dönem aynı anda kendi çelişkilerini de yaratıyor.

Bir şeyler istiyoruz ama ne?

Mesela hep daha çok teknoloji istiyor, bunun için çalışıyor ama robotlar insanlığı yok edecek diye de korkuyoruz.

Herkes birbirine benzedi; tarzlar, yüzler, kıyafetler…

Ama bundan şikâyet ederken aynı yerlerden alışveriş yapabilmek için kuyrukta bekliyoruz.

Ve tüm bunlar için harika bir kavram var: Oksimoron!

Uyumsuzlukların bir arada kullanılmasını tanımlansa da ‘korkunç güzel gibi. Bir şey hem korkunç hem güzel nasıl olabilir?’ denilmek istenen “aptallığın en uç noktası”.

Yeniçağı anlatmak için bu kavramı bizlerle tanıştıran ise ‘T-İnsan ve Yarının İşini Yarına Bırakma’ kitaplarının yazarı Fütürist Ufuk Tarhan.

Ve Bursa’ya konuk olarak geldiği programda önemli gelişmeler aktardı ve yaşadığımız çağın Oksimoron olduğunu tekrar vurguladı.

***

Bursa Organize Sanayi Bölgesi Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği, 6. Çevreye Duyarlı Sanayi Tesisi Yarışması Ödül Töreni düzenledi.

Program BOSİAD Başkanı Rasim Çağan’ın, "Artık firmalarımızın karbon ayak izi sorgulamalarına kadar çok ileri gittiklerini görmekteyiz. Yakın gelecekte ihracat yapabilmek için üretimimizi doğaya saygılı ve uyumlu yapmak zorundayız" şeklindeki dikkat çekici ifadesiyle başladı.

BOSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Özgür Şahin’in de yaptığı konuşmanın ardından sıra Fütürist Ufuk Tarhan’daydı.

‘Geleceğin Sanayisi Çevreci ve 5.0’ sunumuna Başkan Çağan’ın zorunluluk ifadesine vurgusuyla başladı:

“Bir iş insanının ilk kez yeşil mutabakat için zorundayız dediğini duyuyorum. Bunu duymak benim çok hoşuma gitti. Yumuşak ifadeler artık işe yaramıyor. Gelecek nasıl gelecek? Kendimizi nasıl dönüştürürüz? Gelecek statik bir durum değildir. Biz de dönüşüyoruz bu yolda. İş nedir? Dert ettiğimiz şeydir. Bireysel, kurumsal ya da ülke olarak dert ettiğimizle ilgili çalışırız. Ve yarının işini yarına bırakmamalıyız!”

Gelecek aslında bir sır değil. Her şey hazır. Başımıza ne geleceğini de biliyoruz. Tek derdimiz, bunu nasıl başaracağız?

Son dönemde katıldığım bu tarz sunumlarda hep aynı şeyle karşılaşıyorum ve yazılarımda da ifade ediyorum. Gördüğüm şeyler beni artık şaşırtmıyor. Gelecek öngörülerinde yer alan her şeyi artık kanıksadık. Uçan arabalar, yapay zekanın vücut bulmuş hali, sanal evrende yaşama telaşı, gözlüklerle başka bir dünyaya açılma vb.

Ben artık bunları görmek, duymak, öğrenmek değil yaşamak istiyorum!

Tam da bu konuya değinen Tarhan, “Düşününce, bu çok ilginç ilk kez duyuyorum diyebileceğimiz az şey kaldı. Yarını biliyoruz artık. Yarının gereklerini yapalım. Geleceği hayal ediyoruz tasarlıyoruz. 8 milyar insan yer küreye sığışmaya çalışıyoruz. Pandemi hepimizin paradigmalarını 5 yıl sonraya attı. Hepimiz bir anda zoomer olduk. Tatbikat sahası gibi kullanıldı pandemi. ChatCPT ile yapay zekaya alışıyoruz. Yapay zekâ hep vardı ama şimdi neye benzeyebildiğini deneyimlemeye başladık. Teknolojiden uzak olan herkes bir şekilde adapte olmaya başladı. Kullanın, öğretin, geliştirin. Henüz çok zamanımız var. Bakın bu sefer dönüşüm her şeyin üzerinde olacak, daha öncekilere benzemeyecek” dedi.

‘Değişim dönemine denk gelesin’ diye de duyduğu bir bedduayı paylaştı. Kime ait ise gönülden söylemiş olacak ki başımıza geldi!

Bu arada ciddi bir uyarısı da var Fütürist Ufuk Tarhan’ın, yapay zekâ tekno-magazin konusu değil, hayati bir konudur!

***

Kapitalizm ile boğuşurken sistemin tıkandığının hepimiz farkındayız. Bunun sürdürülebilir olması için Metaverse evreni kuruldu. Üretim ve tüketim için harcanan enerji, su, emek artık dünyaya zarar veriyor.

Bunların minimize edilebilmesinin yolunu yaşamı sanala taşımakta bulan sistem kurucuları bize Metaverse yarattı. Bu şekilde fiziksel üretim azalacak. Dijital ikizler üretilecek.

Ancak tüm bu bildiğimiz şeylere internet alt yapısının yetersiz olması nedeniyle erişemiyoruz. Bir eşik var. Buradan atlamanın yolunu bulduğumuz an başka bir dünyada yaşıyor olacağız. Bu kaçınılmaz olacak.

Peki, bizi neler bekliyor?

Kuantum bilgisayar, Çin’in Ay’a insanlı uçuşu, kanser aşısı, yaşlanmanın durdurulması, görme engellilere özel göz, uçan otonom araçlar, acil müdahale dronları, dikey çiftlikler, yapay et, havadan ve sudan protein üretimi, akıllı ofisler, 3D organ basımı, Web 3.0, kripto varlıklar ve 5G.

Endüstri 5.0 çağına adım adım ilerlemeyeceğiz bir anda atlayacağız.

Ufuk Tarhan durumu şöyle özetliyor:

“Batının kurduğu sömürgen kapitalizm tutmadı.

Çok tüket, çok kirlet. Yok olmaya doğru bir gidiş!

Olmadı diyoruz ama yerine ne koyacağız onu bulamıyoruz.

Tekstil sürdürülebilirlik adına en suçlu sektörlerden biri, kullandığı kimyasal, su, enerji ile. Ama yeni düzende tüketen ve üreten hırsı olmayacak. Yeni dünyayı 10 sene içinde göreceğiz. Sosyal vatandaş olmanın yolu açılacak. Plandemi bunun hazırlığını yaptı. Ekipleri hazırlamanın, kafaları toplamanın, inovasyon yapmanın, düşünmenin tam zamanı.”

***

Bu arada belirteyim ChatCPT henüz küçük bir çocuk.

Büyüdüğü zaman ‘insansı’ denilen vücut bulmuş haliyle yapay zekâ yaşamda aramızda olacak.

Tüm bunları birleştirip düşününce boğuluyor gibi hissedebilirsiniz.

Korkuya kapılmak normal.

Ufuk Tarhan bunun için şu tavsiyede bulunuyor;

“Çok da şey etmeyin yani... Biraz da rahat bırakıp, salmak lâzım. Kimse sanmasın ki sadece kendisi bunalıyor.”

Ne yaşayacaksak beraber yaşayacağız.