Büyük şehirlerde yaşarken insanların birbirine uyum sağlaması, toplumun ritmine ayak uydurması gerekiyor.
Bizler bunu yaparken, yerel yönetimlerden de hayatı biraz olsun kolaylaştıracak adımlar bekliyoruz.
Malum Bursa’da çok kalabalık.
Kalabalıktan korkup, mecburiyet olmadığı sürece Heykel’e çıkmamaya, çarşıya gitmemeye ant içmiş bir kesim var.
Trafik çilesi ayrı, toplu taşımadaki yığılma ayrı dert.
Özellikle iş ve okul giriş-çıkış saatlerine denk gelirsek otobüs ve metroda izdiham nedeniyle zor anlar yaşıyoruz.
Bazen ‘yürüyerek gitsem daha kolay’ diye aklımdan geçmiyor değil.
Tabii sadece yolcular değil, milim milim ilerleyen trafikte otobüs şoförleri de muhakkak şikayetçidir.
Ancak tanık olduğum kadarıyla vatandaşın sorunu daha çok!
Birkaç örnek vermek istiyorum.
En çok dikkatimi çeken ve beni de tedirgin eden; inmek için düğmeye basıp, yanlış durak olduğunu anlayıp, otobüsten inmemek.
O anda istediğiniz kadar özür dileyin, yanlışlık olduğunu ifade edin işe yaramıyor. Bazı şoförler mırıldanarak geçiştirse de bazıları çok can sıkıyor, söyleniyor.
İnsanlık halidir, hata yapılır. Bu kadar çileden çıkmanın sebebi nedir?
Ve hangi hakla vatandaş azarlanabiliyor?
Toplu taşımada hayatta kalmak Ders 1:
Ben bu durumda kalınca yanlış bile olsa inmeyi ve kalan mesafeyi yürümeyi tercih ediyorum.
İkinci vaka ise; ani fren yapılıyor olması.
Bunun için geçen gün bir yolcu uyarı yaptı.
Bebek arabasıyla ayakta durmaya çalışırken, ani fren sonucu dengesi bozuldu ve haklı olarak ‘biraz yavaş olur musunuz?’ dedi.
Aldığı yanıt ‘bebek arabasını kemerle bağlasana’ oldu.
Evet, otobüslerde bebek arabaları, engelliler ve yaşlılar için çeşitli bölümler mevcut.
Ancak adım atacak yer olmayınca araçta, bunlara da ulaşılamıyor.
Eskiden aracın geçeceği güzergahı sorunca azar işitiyorduk, en azından bu dertten kurtulduk.
‘BursaKart Mobil’ uygulamasını telefona indirerek cevaba ulaşabiliyoruz.
Ama yanlış durakta iniş hamlesinde bulununca, şoförün gönlünü nasıl alacağız bunu henüz çözemedik.
***
Gelelim engellilerin durumuna!
Toplum ile kaynaşabilmek adına kolaylaştırıcı hamleler en çok onlar için önemli.
Büyük ayrıcalıklar beklediklerini düşünmüyorum. Yalnızca yürüyüş istikametinde kaldırımların uygun olmasını, toplu taşıma araçlarına iniş ve binişlerinde gerekliyse rampa bulunmasını ve aşılamayacak merdivenler yerine asansör kullanabilmeyi umuyorlar.
Zaten çoğu sağlanıyor ama aksaklıklar zorluyor.
Bununla da en çok Uludağ Üniversitesi durağı Tıp Fakültesi çıkışında karşılaşıyorum.
Hatta bir defasında bacaklarında engel bulunan bir hasta akülü aracı ile benden yardım istedi, “Beş kişiye güvenliğe haber vermesini rica ettim, on beş dakikadır burada bekliyorum” dedi.
En kötüsü de insanların duyarsızlığı.
Merdivenler aşılamayacak kadar çok, yürüyen merdiven ve asansör bozuktu.
Aynı anda her ikisinin de çalışmayışı tesadüftür diye düşündüm.
Güvenliğe haber verdim, dört kişi birden engelli vatandaşı aşağı indirmek için gayret sarf ettiler.
Zorlanıldı ama tabii ki başarıldı.
Ancak bu duruma düştüğü için insanlar mahcubiyet yaşıyorlar.
Üzerinde durmadığım bu olayın geçen gün tekrar ettiğini fark ettim.
Yürüyen merdivenlerde ‘geçici olarak servis dışıdır’ uyarı tabelası bulunuyordu.
Ve asansör kabininin de kapısı kapanmıyor, arıza veriyordu.
Tekrar sıklığını bilmiyorum!
Ama son dönemde eskisine oranla daha çok gözüme çarpıyor.
Hafta sonu dolaşmaya çıkınca etrafınıza bir bakın.
Bebek arabaları, engelli araçları, yaşlılar ne durumdalar?
Yürüyen merdivenler, asansörler bakımları düzenli yapılınca, sıkıntılar en aza indirgenebilir.
Her şey olabilir.
Elektrikler kesilebilir, sistemler çökebilir.
Varlığına alıştığımız internet de gidebilir.
Önemli olan; çevreye, insanlara duyarlı olmayı unutmamak!