Hava Durumu

Uzaklara Açılmak

Yazının Giriş Tarihi: 19.07.2022 11:17
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.07.2022 11:17

Uzun bir tatilden çıktık.

Hava çok sıcak ve uzmanlardan ısının daha da artacağı bilgisi geliyor.

Serinlemek için deniz kıyılarına ulaşamayanlar, uyarılara rağmen kendilerini buldukları tüm su birikintilerine bırakıyorlar. Nehir, göl, gölet hatta belediyelerin süs havuzları!

Yüzme bilmeyenlere sürekli anons yapılıyor; açılmayın diye!

Normalde alışkın olunmayan sahillerde yüzme deneyimi yaşamak isteyenler;  akıntıyı, rüzgârı, dalgayı hesaplayamıyor. Zor durumda kalanların sayısı artış gösteriyor.

Erdek’te denizde belli bir derinliğin aşılmaması için özellikle çift duba ile sınır konmuş.

Burayı geçerek yüzme yarışı yapanları kumsaldan izledim.

“Uzaklara açılma isteğinin kaynağı nedir?” merak ettim.

Yüzme bilenler boğulmaz diye bilimsel bir tespit yok. Aksine boğulma vakalarında iyi yüzenlerin sayısı daha yüksek. Aşırı güven kazaların yaşanmasına davetiye çıkarıyor.

Ülkemizde görülen suda boğulma sonucu ölüm olayları TUİK “Türkiye İstatistik Kurumu” verilerine göre her yıl yaklaşık 700 civarında. Bu yüzden suda boğulma önemli afet risk profilleri arasında!

İnternette son bir haftada yaşanan bu vakaları arattım. Gördüğüm tablo çok üzücü. “Tatil için gitti sonu felaket oldu” başlıklarıyla dolu haberler. Genç, yaşlı hiç fark etmeksizin kayıplar var. Ege ve Karadeniz kıyıları,  Akdeniz sahillerinin yanı sıra Urfa, Siirt gibi Güneydoğu Anadolu Bölgesi şehirleri de ön plana çıkıyor. Uyarılara rağmen baraj göletlerine dalmak, ölüme atlamak gibi.

Marmara’da da durum farklı değil. Bursa denize kıyısı olan bir il ve tüm sahiller dolu. Bu sefer kendim bir boğulma vakasına şahit oldum. Şişme deniz yatağına güvenerek suda ilerleyen iki yetişkin bir süre sonra denize düştüler. “Boğuluyoruz” diye bağırmaya başladılar. Önce sanıyorum ki ben gibi diğer insanlar da oyun sandı bunu. Sonra iş ciddiye binince denizde olanlar yanlarına ulaştı. Kıyıya sağ sağlim çıktılar, ambulans geldi ve onları götürdü. Yüzmeyi bilmedikleri, şişme yatağa güvendikleri konuşuldu.

Hemen “Cankurtaran yok muydu?” sesleri de yükseldi.

İllaki cankurtaran olmak zorunda.  Ancak kafamıza buyruk istediğimiz her şeyi yapıp, sonra da neden cankurtaran yok demek sizce normal mi?

Belli bir sınır konmuş, güvenlik önlemleri alınmış sonrası kimin sorumluluğu?

 

Bu olayın üzerine akşam bir habere denk geldim; “boğulma vakalarında artış” diye. Birilerini kurtarmaya çalışırken kalp krizi geçirip hayatını kaybedenler dahi var. Tabii ki kime, nerede, ne zaman, ne olacak bilemeyiz.

Ancak kurallara riayet etmek bizi eksik, güçsüz yapmaz!

Ayrıca çocuklarda kolluk dışındaki, can simidi ve deniz yatağı gibi aksesuarlar, güvenilir değil diye uzmanların açıklamaları bulunuyor.  Bu araçlar hareket kontrolünü kısıtlıyor ve üzerlerinden düşme tehlikesi bulunuyor. Üstelik bence sadece çocuklar değil, yetişkinler için de risk geçerli.

Bir de yüzerken, küçük çapta da olsa, rahatsızlık hissettiğiniz an sudan çıkmanız önemli. Özellikle yüzme bilmeyenler, derin ve bulanık sulara kesinlikle girmemeleri gerekiyor.

Boğulmak bir anlık. Çırpınırım, yüzmeyi denerim, biri beni kurtarır diye düşünmeyin. Bir tespite göre kişiler en fazla 60 saniye süren mücadele sonunda kendilerini tamamen bırakıyorlar ve suyun içine batıyorlar. Bu süre çocuklarda 20 saniyeye kadar düşüyor.  

O halde yaz daha devam ederken, tatilde üzücü şeyler yaşamamak için;

Kurallara uyalım!

İçimizden gelen ”uzaklara açılma” fikrine engel olalım…

 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.