Hava Durumu

Yeni nesil problemlerden "Ördek Sendromu"

Yazının Giriş Tarihi: 21.07.2022 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.07.2022 06:00

Sosyal medya paylaşımlarının ya da televizyondaki programların yavaş yavaş sizi mutsuzlaştırdığını hissettiniz mi hiç?

Çevrenizden; arkadaş veya akrabalarınızdan “ne kadar mutlusun, ne güzel hayatın var” diyerek imrenen bir ses tonuyla konuşanlara tanık oldunuz mu? Buna çoğunlukla sitem de denilebilir. Çünkü mutluluğunuzdan rahatsız olan da bir kesim var!

Bu yeni çağın laneti!

Kendimiz dışında herkesin muhteşem hayatları olduğunu zannedip, günden güne kötü hissetme hali. Birileri sürekli geziyor, şahane işlerde çalışıp, inanılmaz paralar kazanıyor ve günün sonunda gittiği bir kafeden selfie paylaşıyor.

Bu profilde emeğe dair hiçbir ibare yok!

Kim istemez ki?

O yüzden belki de özellikle Z kuşağı ‘influencer’ olmak istiyor.

Bunun psikolojik bir rahatsızlığa dönüştüğünden habersiz bir şekilde yaşamaya devam ediyoruz.  Gerçek kişilikler, yaşantılar rafa kaldırıldı. Ulaşılması gereken bir hedef var ve bizden gittikçe uzaklaşıyor. Kusursuzu dikte ediyor.

Sanmayın ki ben farklıyım!

Sürekli sorgulamaktayım; tatilleri hiç bitmeyen insanları.

Yakınını kaybettiği zaman üzüntüden ayakta duramadığı halde story atanı da gördüm, hastayken kendisine takılan serumun fotoğrafını paylaşanını da. Başkalarının cenazelerine katılıp; ‘başarılı bir organizasyondu’ yazarak beğeni alanları da. İnsanların acılarına karşı empati geliştirmenin bu noktada hata olduğunu fark ediyorum hızla.

İş öyle bir hale geldi ki bazı arkadaşlarım, arayıp bana ulaşamadıkları zaman ‘Instagram’a hikâye koyabilmişsin ama benim telefonlarımı açmadın’ bile diyebiliyor artık.

Nasılsın diyen yok!

Ne oluyoruz?

Nedir derdiniz?

Tüm bunlar yüzünden benim için, birbirini linç etmenin yeni merkezi; sosyal medya!

İş için gittiğiniz yerleri paylaşınca dahi bir yerlerden muhakkak bir ses yükseliyor.

Tuhaf olan mutluluğunuzdan, başarılarınızdan rahatsız oluyorlar üstüne bunu görmüş olmaya zaten katlanamıyorlar!

Hâlbuki iki güzel içerik paylaşıp gidecektik…

 

Bilimsel olarak bir adı da varmış öğrendim; Ördek Sendromu!

Ördek Sendromu kavramı, suda yüzen ördeklerin gözlemlenmesi sonucu çıkmıştır.

Ördeklere dışarıdan bakıldığında sakin bir şekilde suyun üzerinde süzüldükleri zannedilir hep. Çabasız, gürültüsüz, yorgunluk olmadan suyun üzerinde kaldırma kuvvetiyle dururlar. Ancak suyun altında ördeklerin bacakları hızlı bir şekilde çalışmaktadır. Suyun üstünde mutluluk, altında emek vardır!

Günümüzün insanı da böyledir işte.

Dışarı yansıyan yaşantı ile ideal görüntü arasında farklılıklar vardır. Ancak kişilerin istedikleri mutluluğu, zenginliği, başarıları zahmetsizce kazanılmış gibi göstermelerine “ördek sendromu” denmektedir.

Bazıları çabasız yaşıyor katılıyorum. Nasıl oluyor bilmiyorum.

Ama bazıları da “-mış gibi” yapmakta ustalaştılar onlara da kanmıyorum sadece hastalıklı bir şey olduğunu düşündüğüm için üzülüyorum.

Psikologlara ya da bu alanla ilgilenen tüm uzmanlara göre; insanlar kötü yanlarını başkalarına göstermek asla istemezler. Bir gözlem de siz yapın çevrenizde. Özellikle zor günlerden geçen insanların, sosyal medyada daha çok ‘like’ almak için çalıştıklarını görebilirsiniz.

Bir terapi merkezi gibi…

Başkalarından sakladığımız tüm sorunlar bizle beraber durmaya devam ediyor.

Problem dışarıya karşı oynanan tiyatroda.

Çünkü gerçekleri ayırt edemeyenler bu tiyatrodan etkileniyor ve toplumsal kaygı hızla yükseliyor…

Ördek sendromunu bilmek bugün göreceğiniz paylaşımları içselleştirmeden rahat bir gün geçirmenizi sağlar belki.

Şimdi bu yazıyı paylaşacak ve beğeni atmanızı bekleyeceğim.

Sevgilerimle…

 

 

 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.