Sanayileşme iyi hoş ama çevre kirliliği ne olacak?
Yıllardır bu kısır döngüye hapsolan Bursa’da tehlike çanları çalalı çok oldu.
Yerel yönetimlerin sanayi bölgelerine ‘yeni düzenleme getireceğiz, kirliliğe son vereceğiz’ söylemleri de kimseye inandırıcı gelmiyor.
Haliyle mücadele kabiliyeti için öncelikle oy kaygısının olmaması lazım.
Dün Kayapa Organize Sanayi Bölgesi’ndeydik.
Konu yine aynıydı ama bu sefer dinlediğimiz taraf sanayicilerdi.
Onlar da en az vatandaşlar kadar şikayetçi.
Biz buradaydık; ‘Fabrikaların yanına yerleşim yeri için imar verenin suçu yok mu?’ diye sordular.
Aynısını ben de merak ediyorum.
Bunca bina topraktan bitmedi ya, plansızlığa kurban gittik.
Dönüşü olmadığı gibi dur duraktan anlayan da yok…
Son çare olarak herkesin gözü Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin sunacağı ‘Kent Anayasası’nda.
***
Kayapa OSB’de düzenlenen toplantıda, son zamanlarda 30 Ağustos Zafer Mahallesi sakinleri tarafından gündeme getirilen iddialar hakkında OSB Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Toy açıklamalarda bulundu.
Kısır tartışmaların içinde olmaktan hoşlanmıyorum.
Ancak tarafların hepsini dinlemekte fayda var.
Bu konuda haklı haksız yok, toplum sağlığı öncelik.
Başkan Yalçın Toy, Kayapa OSB içindeki fabrikaların insan sağlığını etkilediği iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirtti.
Başkan Yalçın Toy, her vatandaşın Anayasa ile güvence altına alınmış olan ‘şikâyet etme’ hakkına saygılarının sonsuz olduğunu ifade ederek, “Haksız ve dayanaksız olarak bütün bölge müdürlüğümüzü, müdürlüğümüz bünyesindeki ayırım gözetmeksizin bütün sanayi kuruluşlarımızı haksız olarak karalayan ve töhmet altında bırakan kişiler ile ilgili yasal olarak gerekenler yapılacaktır” ifadelerini kullandı.
Kayapa Organize Sanayi Bölge’sinin yanında bulunan konut yerleşim bölgesinin hiçbir koruma bantı oluşturulmadan imara açılmasının sorunlara yol açtığına dikkat çeken Başkan Toy; “İmara açılan bu bölgede yaklaşık son 7 yılda artan konut yapılaşmasıyla ve bölgemiz hudutları dışında kalan tamamen Nilüfer Belediyesi’ne bağlı sanayi işletmeleri ile ilgili bölgemizin hiçbir sorumluluğu bulunmamaktadır” dedi.
‘Denetime ve iş birliğine her zaman açığız’ diye de defalarca belirtti:
“Yeşil OSB olma kararlılığımıza leke sürülüyor. Sosyal medyadaki bilgi kirliliği o kadar çok büyüdü ki bizimle iş yapan insanlar gelip ‘Kayapa’da neler oluyor?’ diye sorar oldu” diye de ekledi.
İddiaların peşini kovalamak denetleme mekanizmasının sorumluluğu diye düşünüyor ve ‘Yeşil OSB’ kavramına değinmek istiyorum.
***
Yeni dünya düzeni bize çeşitli kavramlar getirdi.
Akademik olarak oldukça kapsamlı, profesyonel duran bu tabirler ne yazık ki Türkiye’de uygulanışlarıyla sınıfta kalıyor.
Tabii farkındalık adına güzel işler yapıldığını söyleyebilirim.
Bursa Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. N. Kamil Salihoğlu, süreç hakkında bilgilendirme sunumu yaptı.
Kayapa OSB Müdürlüğü’nün vizyonu ve geleceği öngören yapısıyla Yeşil OSB olmasının önemine dikkat çeken Salihoğlu, “Uludağ Üniversitesi olarak Kayapa OSB ile bu anlamlı yolda beraber yürümeye başladık. Sene sonunda başvuru sürecimizi tamamlayarak Yeşil OSB hedefini gerçekleştireceğimize inanıyorum” dedi.
Konuştuklarımız ‘sürdürülebilirlik’ kapsamında yer alıyor ve bunun da sebebi küresel ısınma!
İklim değişikliğinin önümüzdeki dönemde şunlara neden olması bekleniyor:
Doğal kaynaklar üzerinde artan çatışma,
Yaygın açlık,
Küresel göç,
Daha fazla orman yangını,
Altyapı yıkımı,
Daha sık görülen aşırı hava olayları,
Çiftçiler için verim güvensizliği,
Temiz suya erişim kısıtı…
Tablo hiç iç açıcı değil ve gün geçtikçe daha da ağırlaşacak.
Bunun önlenebilmesi için her türlü çabaya ihtiyaç var.
Kayapa OSB de belirtilenlere göre çaba harcayanlar arasında.
Prof. Dr. N. Kamil Salihoğlu, “Yeşil OSB sürecinin bir parçası olarak Enerji Yönetim Birimi kuruldu ve kısa süre içerisinde TSE TS EN ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi Sertifikası alındı. Ayrıca TSE TS EN ISO 14001:2015 Çevre Yönetim Sistemi Sertifikası için 1. ve 2. aşama denetimleri başarıyla tamamlanarak TSE tarafından belge takdimi beklenmektedir” diyerek bize bir kanıt sundu.
***
Haziran ayında ‘Endüstriyel Simbiyoz’ çalışmaları başladığının da altını çizdi.
Bu tercihen birbirine fiziksel olarak yakın olup, normalde birbirlerinden bağımsız çalışan iki veya daha fazla işletmenin bir araya gelerek hem çevresel performansı hem de rekabet gücünü artıracak uzun süreçli ortaklıklar kurması ve dayanışma içinde çalışmasını temsil ediyor.
Birinin atığı öbürünün kaynağına dönüşüyor.
Böylece sürdürülebilirlik sağlanıyor!
Umarım bu çalışma istenilen noktalara ulaşır.
Biz de Bursa’ya nefes aldıran projeler arasında sayabiliriz