Zam yok, dert çok!

Yerel seçimler öncesi emeklilerin beklediği ve alamadığı zam haberini, asgari ücretliler de beklemeye devam ediyor.

Hükümetten dönem dönem yapılan açıklamalarla ikna olmayanlar içten içe umut besliyor ve temmuza odaklanıyor.

Ne yazık ki konu ile ilgili sevindirici haberler veremiyorum.

Zam yok, dert çok!

Yanlış anlaşılmasın tabii ki; sütte, ette, unda, şekerde, tüketmek zorunda olduğumuz tüm gıda maddelerinde fiyat artışı dur durak tanımıyor.

Buna karşın milyonlarca asgari ücretlinin maaşına ara dönem düzenleme yapılmayacağını bir kez de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan vurguladı!

Bakan Işıkhan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı öncesinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı ve gündemi belirledi.

“2024 yılı emekliler yılı olarak ilan edildi. Bu konuda çalışmalar var mı?” sorusu üzerine Işıkhan, birçok bakanlık ve özel sektör kuruluşu ile hazırlanan protokoller üzerinde görüşmeler gerçekleştirdiklerini ve bu konularda belli bir noktaya geldiklerini söyledi ve ekledi:

“Yaklaşık 15-20 gün içerisinde elde ettiğimiz ne kadar somut veri varsa, emeklilerimize ayrıcalık tanıyan, onları ön plana çıkaran, onları destekleyecek her çalışmayı paylaşacağız.”

Ancak bu açıklamadan sakın herhangi bir maaş düzenlemesi ihtimalini çıkarmayın çünkü ilgili soruyu da kesin bir dille, şu ifadelerle reddetti:

“Hayır. Özellikle emeklilerin refahlarının artırılması benim en temel sorumluluğum. Sadece ekonomik refahtan değil sağlık ve diğer boyutları da düşünmem lazım. Bu çerçevede emekliler yılını gerçekleştireceğiz. Biliyorsunuz en düşük emekli aylığı 10 bin lira. Zaten temmuz ayında hem enflasyondan ya da sözleşmeden kaynaklanan farklar mutlaka emekli aylıklarına yansıtılacak.”

Peki, enflasyon karşısında aldığı maaşı en fazla bir hafta dayanabilen asgari ücretlinin hâli ne olacak?

Bakan, “Asgari ücrette bir ara zam beklentisi olmalı mı?" sorusu üzerine, “Hayır, öyle bir konu gündemimiz de yok. Başta nasıl bir karar aldıysak şu an süreç bu şekilde devam edecek. Bunun dışında asgari ücrette de herhangi bir ara zam düşünmüyoruz. Temmuz ayında enflasyondan ya da sözleşmeden kaynaklanan farklar emekli aylıklarına yansıtılacak” değerlendirmesinde bulundu.

Hatırlatmak isterim ki:

Asgari ücret, artık Türkiye’de işverenlerin en gözde uygulaması.

Sanıldığı gibi yalnızca bu tutar; vasıfsız, eğitimsiz, tecrübesiz çalışana layık görülmüyor.

Hangi meslek kolunda olursanız olun, diploma sayınızla, niteliğinizle, deneyiminizle dudak uçuklatsanız da, ay sonunda banka hesabınızda hep aynı miktarı görüyorsunuz.

Alanın ilgililerini belki zam sorularıyla meşgul etmek dışında, birazda emeğin sömürülmesi nasıl durdurulacak bununla yormak gerek!

***

Dertlerden bahis açıldığına göre ikinci durağımız; sağlık sistemi!

Hastalıktan yorgun düşüp, kamu hastanelerinin acil servislerine koştuğunuz zaman sizi karşılayan gerçek, doktorun başını bilgisayarından kaldırmadan şikâyetlerinizi dinleyip hızlı hızlı ilaç yazması olacak.

Bunu bir süredir tecrübe ediyoruz zaten

Branş doktorlarından randevu alabilmek ise ciddi mesele.

Başarabilenlere gıpta ile bakıyor, ‘nasıl yaptın?’ diye soruyoruz.

Durum böyleyken Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, randevu alıp gitmeyen vatandaşlara yönelik yeni tedbirlerin devreye alınacağını duyurdu.

Bakan Koca, “İl, hastane ya da branş bazında yaşanan sorunları biliyoruz. Bununla ilgili hastane yöneticilerimiz de yoğun çalışma içerisinde. Mevcut kapasitenin yeterince verimli kullanılamaması sorunu var. Bunun bir tarafı kapasiteyi belirleyen hastanelerimiz, diğer tarafı randevu alıp randevusuna gitmeyenlerin sebep olduğu atıl kapasite” dedi.

Buna göre, randevusuna gitmeyenler aynı bölümden 15 gün içinde yeni randevu alamayacaklar.

İki kez üst üste randevuya gitmeyenlerin ise, tüm branşlarda 15 gün boyunca randevu alma hakkından menedilecek.

İlginç olan, bugün MHRS’ye girince neredeyse iki ay sonraya yer bulabiliyorken, kimdir bu sağlık sistemini kilitleyecek kadar muayenesini zamanında olmayanlar?

Sanki tek sorumlu hastalar değil gibi, ne dersiniz?