Hava Durumu

Dünyaya minderi dar eden Reşit Karabacak, koronaya yenik düştü

Yazının Giriş Tarihi: 29.11.2020 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.11.2020 06:00

(Doğum 7 Haziran 1954,vefat:19 Kasım 2020,67 yaşında)

Erzurum'daki köyünden güreşçi olmak için İzmir'e kaçan bir gençti Reşit Karabacak. Güreşte Türkiye'nin madalya hasretlerini bitirdi. Bir çok şampiyonluk kazanırken dünyanın önde gelen güreşçilerini devirdi. Dünyaya minderi dar etti ama kovid-19'u yenildi.

Rahmetli Reşitle 1977 Bursa'da yapılan Avrupa Güreş  Şampiyonası öncesi Uludağ'da yaptığımız hazırlık kampında kamp doktoru olarak bulunduğum zamanlarda boş zamanlarda yaptığımız bir sohbette hayatını ve güreşle olan tanışmasını şöyle anlatmıştı:

"Doktor Ağabey, 1954 de Erzurum'un Dumlu Kazasının Akdağ köyünde doğmuşum. 11 kardeşiz. Yaşıtım çocukları harman yerinde güreş tuttuğumuzda sıradan geçirirdim. 15-16 yaşlarındayım, tarlada kardeşlerimle, babamla tıpanla ot biçiyorum, çabuk ol yoksa ben gelip seni biçeceğim, güneşin altında sıcaktan bunalmışken babama, 'benden iyi ot biçersin ama, istersen gel bir güreş atıp kozumuzu paylaşalım' dedim.  Babam gülüp ağabeyime 'Hadi bir güreş tut şunla' dedi.

Ağabeyim benle güreşip bir kaç defa kendini altta bulduğundan güreşe yanaşmayınca babam 'gel bakalım evlat' dedi.

Güreşi bağladık bir ara babamın beline sarıldım ama bir yanbaş atıp beni tuşladı. 'Olmaz bunu saymam, tekrar güreşelim' dediysem de gülerek sırtını dönüp işine baktı.

Bu bana iyi bir ders oldu güreş için. Sadece güçlü olmanın yetmeyeceğini galip gelmek için oyunları da bilmek gerektiği dersini ilk babamdan öğrendim.

15 yaşında babam beni evlendirmek isteyince 'ben güreşçi olmak istiyorum' dedim.

İzmir'e kaçtım, bir fırında iş buldum. Yazın tarla işlerinde babama yardım etmek için eve geliyor, kışın İzmir'e dönüp çalışıyordum"

***

Reşit bu arada, İzmir bölge güreş antrenörlerinden Fahri Umamer ile tanıştı. Fahri Hoca, Reşit'i ilk defa mindere çıkardı ve minderde güreş tekniği çalışmalarına başlattı.

1973 yılında genç milli takım kampına çağrıldı, bu kampta Mehmet Esenceli, Nasuh Akar, Hasan Sevinç gibi büyük ustalarla çalışma imkanına kavuştu.

Aynı yıl Romanya'nın Timeşvar kentinde yapılan Balkan gençler şampiyonasında ilk kez milli formayı giyip 68 kilogramda gümüş madalya aldı. Bu yıldan sonra Muharrem Atikle çalışmaya başladı.

1974 de Varna'da Balkan gençlerde 74 kiloda ilk altın madalyasını kazandı. Aynı yıl Madrid'de yapılan Büyükler Avrupa Şampiyonasında 4. oldu.

1973 de 68 kiloda giydiği Ay Yıldızlı mayoyu daha sonraki yıllarda 74, 82 ve 90 kilolara kadar taşıdı. 1975 de Ankara'da yapılan Balkan gençlerde 74 kiloda altın madalyayı bir kere daha boynuna taktı.

Karabacak güreş hayatı boyunca "beni en iyi tanıyan hocam Muharrem Atiktir, başarımın büyük bölümü bu hoca ile çalışmaya başladıktan sonra geldi" demiştir.

***

Aynı yıl askerlik görevine başlayan Karabacak, 1976 yılında TOFAŞ SAS güreş takımının başına getirilen hocası Muharrem Atik'in tavsiyesi ile TOFAŞ güreş takımına transfer olur.

Not: 1973 yılında Arslan Köksal (Fabrika Müdürü), Yalçın İpbüken (fabrika personel Müdürü), Dr. Murat Kaçar (Fabrika Sağlık Servisi Şefi), Bahri Ekbiç, Ersin Taş, Nedim Karakaş, Suat Maner, Cemal Kurt, Alparslan Akoğlu, Mesut Felek, Ali Gök tarafından kurulan TOFAŞ  SAS kulübü kuruluşundan bugüne kadar geçen 47 yıllık tarihi boyunca özellikle basketbol, güreş, atletizm dallarında ulusal takımlarımıza binlerce sporcu yetiştirmiş, uluslararası organizasyonlarda gururumuz olmuş, amacı otomobil üretmek olan bir sanayi kuruluşunun bir kentin insanı ile nasıl organik ve duygusal iletişim kurabileceğinin en iyi örneklerinden birini ortaya çıkarmıştır.

Hiç şüphesiz ki bu başarının en büyük payı kurumunun spor aracılığı ile nasıl farklılık yaratacağının bilincinde olan efsane Personel Müdürü Yalçın İpbüken'in fabrika üst yönetimini ikna etmesi ve güreş meraklısı Erdoğan Karakoyunlu mali işlerdeki yardımcısı Bülent Saray, TOFAŞ OTO CEO'su ,GS Kulübü Yönetim Kurulu üyesi ve Vehbi Koç'un damadı sporsever İnan Kıraç'ın bu konudaki büyük destekleridir.

Bir süre sonra İnan Kıraç'ın Yalçın İpbüken'e "Yalçın, siz basketbolda iyi şeyler yapıyorsunuz ama Vehbi Bey güreşi ve Yaşar Doğu'yu çok sever, hayalinde Yaşar Doğu gibi Türkiye'yi temsil eden bir güreşçiye destek olmak var. Bu konuyu bir düşün; düşün hatta Yap" deyince Yalçın Bey hemen kolları sıvadı ve spor akademisi mezunu, bilimi spora, güreşe sokan Muharrem Atik'le anlaştı.

Tekel kulübünden ayrılan ayrılan Muharrem Atik yardımcısı Fahri Yenigün'le beraber 1 Temmuz 1976'da TOFAŞ spor kulübünde çalışmaya başladı. Şube kaptanlığını Ali Gök'ün şube idareciliğini Beden Terbiyesi eski memurlarından Orhan Şahin'in yaptığı güreş takımında Muharrem Hoca'nın isteği ile ilk transfer edilen güreşçiler arasında gözdesi ve büyük umut beslediği Reşit Karabacak da vardı.

O zamanki TOFAŞ SAS güreş takımının kadrosunda şu güreşçiler yer alıyordu;

48 kilo: Mehmet Yalçın, Ömer Sakızcı,

52 kilo: Kamil Özdağ, Yusuf Sarı, Sami Sarı

57 kilo: Seyit Ali Aker, Fehmi Sarı, Cemalettin Yetim,

62 kilo: Nurettin Kurt, Sabri Kahraman, 68 kilo: Mehmet Sarı, Seyir Hışırlı, Recep Doğan, Burhan Sabancıoğlu,

74 kilo: REŞiT KARABACAK, Halil İbrahim Oktay,

82 kilo: Mehmet Öztürk, Ali Dönmez

90 kilo: Ayhan Taşkın, Yakup Nişli,

100 kilo: Mehmet Güçlü,

Ağır siklet: Hüseyin Çokal, Sabri Güngör

***

Reşit Karabacağın kariyerindeki dereceler:

1977, Bursa, Avrupa Şampiyonası, 74 kg, ikinci,

1978, Sofya, Bulgaristan, Avrupa Şampiyonası, 74 kg, üçüncü,

1977 yılında yaptığı 30 güreşin 27 sini kazandı. Daha sonraları yağlı güreşe merak sardı. Akhisarlı Süleyman Bulut'tan yağlı güreş tekniği öğrendi.

1982 yılında Kırkpınar'da Başaltı birincisi oldu. Daha sonra başa soyundu ve üçüncü oldu.

***

1983 de Avrupa şampiyonluğu hikayesini rahmetli Muharrem Atik'ten dinleyelim:

"1983 de Simtel kulübüne geçmiştim aynı zamanda milli takımım da antrenörlüğünü yapıyordum.1983 de Budapeşte, Macaristan'da düzenlenen Avrupa şampiyonasında boynundan sakatlanan Fevzi Şeker 68 kiloda Bulgar Penev'e hakemlerin ısrarla pasif güreşmesine rağmen ihtarı vermemeleri nedeniyle 3-2 maçı kaybedip ikincilikte kalması üzerine bütün gözler Reşit'in üzerine çevrildi.

Reşit ilk turda Doğu Alman Peter Syring ile 5-5 berabere kaldı, son teknik puanı aldığından galip sayıldı.

İkinci turda Rus Makaşvili ile 2-2 berabere kaldı. Ve yine son teknik puanı aldığından galip sayıldı.

3. turda Yunanlı Dermitzakis'i güle oynaya 12-1 yenerek finale yükseldi. Finaldeki rakibi Bulgarların ünlü güreşçisi Efraim Kamberov idi.

Not: Kamberov Türk kökenli bir güreşçi idi. Bulgarlara 1982 Varnave 1984 Önkoping Avrupa şampiyonalarında 82 kiloda 2 Avrupa Birinciliği kazandırdı. 1983 Kiev'de 82 kiloda Dünya ikincisi oldu. Türkiye'ye göç ettikten sonra milli formayı giydi 1991'de Stutgard, Batı Almanya'da yapılan Dünya Şampiyonasında milli takımımıza Dünya ikincisi olarak gümüş madalya kazandırdı.

Reşit mindere önce ve koşarak çıktı.

Salonda müthiş bir gürültü koptu, Macar seyirciler daha önceki maçlarda sevdikleri Reşit'e büyük tezahürat yapıyordu. Adeta seyircinin sevgilisi olmuştu.

Vefa simtel şirketler gurup başkanı Ümit Kadri Özkan ve kulüp başkanı Tamer Ağın da tribünde yerlerini almışlardı.

Karabacak maç başlar başlamaz, rakibini sırtüstü düşürdü ve iki puanı aldı. Yerde de hemen sarmaya getirip enseye yüklenmeye başlamıştı. Ağır güreşin Kamberov'un soluklanmasına yarayacağını bildiği için süratli dalıp çıkmalarla rakibinin solumunun normale gelmesini önlemeye çalışırken bir ara rakibinin ayaklarının önüne düşünce Efraim 1 puan aldı.

Reşit mükemmel bir dalma ile durumu 3-1 yaptı. 1. devre böyle bitti. Şampiyonluğa 3 dakika kalmıştı. Son devrede hiç hata yapmamalı, iyice yorulmuş olan rakibine toparlanma fırsatı vermemeliydi. İkinci devre Macar seyircinin büyük alkışları ile başladı, 'Karabacak, Karabacak' sesleri bütün salonu çınlatıyordu.

Minder kenarına yaklaştıkları sırada Efraim, Reşiti minder dışına itti. Minder dışına itişe değil kaçışa puan verilmesi gerekirken hakemler biraz acele edip puanı verdiler. Durum 3-2 oldu.

Bir anda canımın ağzıma geldiğini hissettim, neredeyse kalbim duracaktı. 'Reşit sen saldır' diye bağırdım. Eğer zamansız müdaafaya geçerse  her şey bitebilirdi. Sesimi duyan Reşit mükemmel bir dalışla durumu 4-2 yaptı. Göz açtırmadan aktif güreşen Karabacak maçın bitimine 40 saniye kala Efraim'e birde ihtar verdirdi.

Yerde sarma denemesi ile rakibinin normal soluk almasına engel oluyordu. Ayağa kalktıklarında maçın bitimine sadece 11 saniye kalmıştı.11 yıllık altın madalya hasretinden sonra şampiyonluğa uzanan yolda kalan 11 saniye.

Tüm dikkatini toplayan Reşit rakibini oyalarken benim için de bir asır gibi gelen 11 saniye 9-8-7-6-5-4-3-2-1 derken geçti ve rüya gerçekleşti. Reşit,1972 yılında Polonya'nın Katowiçe kentinde yapılan Avrupa Şampiyonasında 48 kiloda Serbestte Sefer Baygın'ın aldığı birincilikten tam 11 yıl sonra ülkenin hasret kaldığı altını Reşit Karabacak almayı başarıyordu. Sevinçli idim, çünkü 50 milyonun yüzünü güldürdüm, umutluydum, çünkü daha çok şampiyonluklar getirecektim, gururluydum çünkü  bana güvenen basın ve kamuoyunun yüzünü kara çıkarmamıştım"

****

Ünlü köşe yazarı Hınçal Uluç bu inanılmaz saatleri Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde şöyle dile getiriyordu:

"10 yıla 10 saniye"

Telefonun öbür ucu boşta...Daha doğrusu Atilla Gökçe'nin masasında...

Atilla'nın elinde bir başka telefon var... Onun ucu taa Ankara'ya Arman Talay'a bağlı...

Talay TRT spor servisinde...Gözleri monitörde...Monitör Budapeşte'ye bağlı...

Avrupa Güreş Şampiyonası,82 kilo final maçına...Talay izliyor...

Gördüklerini anında Gökçe'ye anlatıyor...Gökçe ondan duyduklarını bağırarak tekrar ediyor.

Türkiye 11 yıldan beri ilk kez, Avrupa düzeyinde altın aramaya çıkmış, ama radyonun da, televizyonun da yöneticileri, habercilik ve yayıncılık açısından öylesine bir gaflet uykusundalar ki, 50 milyonun beklediği bu 6 dakkalık yayını yapamıyorlar...

'10 saniye kaldı' diye bağırıyor Gökçe...Geriye sayışın en heyecanlı 10 saniyesi  bu...

Karabacak 4-2 ilerde ve 11 yıllık hasrete sadece 10 saniye var... 'dokuz' diyor Talay... 'dokuz' diye haykırıyor Atilla... 'dokuz' diye bağırıyorum ben...

Odamda toplanmış beni dinleyen  bir avuç arkadaşıma...Sekiz...seki...sekiz. Saniyeleri ne kadar uzun olduğunu hiç böylesine yaşamamıştık ki.

Yedi...Yedi...Yedi...Altı...beş, dört, üç, iki...

'Tamam' diye haykırıyor Arman... 'Tamam' diye gürlüyor Atilla... 'Tamam' diye elimdeki ahizeyi atıyorum ben...

Atilla'ya teşekkür bile etmeden.

Bu REŞİT KARABACAK'ın zaferidir... Bu TÜRKİYE'nin zaferidir.

Doğru! Ama asıl önemlisi, asıl anlamlısı bu, MUHARREM ATİK'in zaferidir. Bu BİLİMİN zaferidir. Bu ÇAĞDAŞ SPOR'un zaferidir. Bu güreş mafyasına, minder farelerine, örümcek kafalara karşı, bilimsel sporun bayrağını açan Muharrem Atik'in ve ona inanan, 10 yıldan beri şaşmadan, inancından bir saniye bile dönmeyen bir avuç insanın zaferidir. Ben bunlardan biriyim. Tüm Cumhuriyet yazı ailesi, biz bunların büyük bir bölümüyüz...

Karabacak'ın altın madalyası, Türk güreşinin altın çağının dönüm noktası olacaktır.

Teşekkürler Muharrem Hoca...Teşekkürler...Tuttuğun "ALTIN" olsun.

****

Aynı yıl  bu başarıyı tekrar etmek isteyen  Karabacak, Kiev'deki Dünya şampiyonasında da nefis maçlar çıkardı. Ancak değişen güreş kuralları nedeniyle, eskiden en az kötü puan alan güreşçi maçı kazanırken yeni kuralda fazla puan güreşçi maçı kazanacağı için tur atladığı için, güreş yapmayınca az puanda kalmış ve sıralamada Dünya 5.'liğine düşmüştü.

1984 yılı Reşit için şanssız bir yıl oldu. Los Angeles Olimpiyat Oyunları'nda ilk tur güreşinde Amerikalı Mark Shulz faullü bir güreş sonunda Reşit'in kolunun kırılmasına neden oldu.

FİLA, Amerikalı güreşçinin faul yaptığını kabul ederek  bu müsabakada yenildiğini ilan ettiyse de Reşit diğer güreşlere devam edemedi.

Not: Los Angeles Olimpiyatları'nda serbest güreşte Shulz kardeşlerden David Shulz 74 kiloda, Mark Shulz ise 82 kiloda Olimpiyat Şampiyonu oldular. 1988 Seul Olimpiyatlarında serbest 82 kiloda Necmi Gencalp, yarı finalde Reşit'in kolunu kıran Mark Shulz ile eşleşti. Maça Reşit'in intikamını almak istercesine Mark Shulz'a saldırarak başlayan Necmi, ayak-kilit oyunu ile rakibini perişan edip üst üste hiç puan vermeden 14 puan aldı.

Ancak Shulz, yine faullu bir oyunla Necmi'nin kolunu işlemez hale getirdi. Finale sakat kolu ile çıkan Gencalp, Koreli Myung Han ile yaptığı güreşi 4-0 kaybederek gümüş madalyada kaldı.

***

Reşit 1983, 9. Akdeniz Oyunları, Fas, Kazanlanka ve 1987, 10. Akdeniz Oyunları, Lazkiye ,Suriye'de 82 kiloda  ülkemize iki şampiyonluk kazandırdı.

1985, Leipzig, Doğu Almanya'da yapılan Avrupa Şampiyonasında 90 kiloda Avrupa 3.sü olan Reşit, 1987,Tırnova, Bulgaristan'da yapılan Avrupa Şampiyonası'nda da bir bronz madalya daha kazandı.

Daha sonra milli takım antrenörlüğü yaptı. Oğlu Mehmet de şampiyonluklar yaşamış güreşçilerimizdendir.

Gerek TOFAŞ Kulübü doktorluğunu yaptığım 1970 ve 80'li yıllarda, gerek yurtdışında katıldığım Avrupa ve Dünya Şampiyonalarında beraber olduğum Reşit şakaları ve esprileri ile kafileye renk katardı. Özü, sözü doğru bir Anadolu çocuğu idi. Bayramlarda, kandillerde 'Ben Reşit Karabacak' diye telefon açar, ben de 'Vay, Reşitcim, nerelerdesin , neler yapıyorsun?' diye söze başlar ve koyu bir sohbete dalardık.

Torunları için ya telefonla sorar ya da muayenehaneme getirip, bakmamı isterdi.

Kim derdi ki, minderlerde efsane olan, tüm rakiplerinin korkulu rüyası koca Reşit'i, milimikronluk bir korona mikrobu mağlup etsin.

Türk güreş camiası bir şampiyon evladını daha kaybetti. Türk güreş camiası ve sevenlerinn başı sağolsun.

Mekanı cennet olsun ....

Kaynaklar:

1-Dr. Murat Kaçar spor Arşivi,

2-"Kürsüdekiler", 1957-1984 Anılar, Üçer Matbaası, 1984, sayfa:285,

3-Türk güreşinde 15yıl,"Ya Şampiyonluk ,ya ölüm"Muharrem Atik,Kervan Matbaacılık,1987,sayfa:75-88,

4-"Şampiyonlar geçiyor" Ali Gümüş, Türk Güreş Vakfı Yayınları,1995 sayfa: 205-210,

5-"Akdeniz Oyunları ve Türkiye", Cem Atabeyoğlu, TMOK Yayınları, no:2, 2000, sayfa: 81-95,

6-"Dünya ve Avrupa Şampiyonaları Şeref Kürsülerinde Türk sporcuları", Cem Atabeyoğulları, TMOK Yayınları no:6, 2000, sayfa 67-72,

7-"Osmalı'dan günümüze Bursa'da spor", İsmail Kemankaş, Bursa Büyükşehir Belediyesi Yayınları, 2010, sayfa: 238-241,

8-"TOFAŞ Spor Kulübü, 35 yıllık hikayesi" Dr. Murat Kuter", 2010, sayfa: 48-49,

9-Türk güreşi şampiyonlar albümü, Mehmet Sarı 2016,

10-"Tofaş'ın 50 yıllık yolculuğu" Arzu Karamani Pekin, Koç Yayınları, 2017, sayfa:74-79.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.