Hava Durumu

Futbol sahasında gol kralı, atletizm pistinde Balkan şampiyonu ve Türkiye rekortmeni

Yazının Giriş Tarihi: 01.03.2021 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.03.2021 06:00

Melih Kotanca

(Doğum: 1915 Balıkesir, vefat: 8 Haziran 1986, 71 yaşında)

Bir sporcu düşünün... 1940 yılının 29 Haziran Cumartesi günü İstanbul'da Fenerbahçe Stadı'nda yapılan ve 457 atletin iştirak ettiği 3. yıl Gül Kupası yarışmalarının 1. gününde 200 metrede 23 saniye ile cirit atmada 57.09 metre ile birinci olup, ertesi gün de 100 metre ve 400 metrede şampiyon olsun!..

Ama aynı gün yarışların bittiği saatlerde Boğaz'ın Avrupa yakasında, Beşiktaş Şeref Stadı'nda da Fenerbahçe ile Vefa önemli bir lig maçında karşı karşıya gelecekler. Bu maç hem Beşiktaş, hem Fenerbahçe için çok önemli olsun. Her iki takımın da şampiyonluk için puan kaybetmeye tahammülleri olmasın. Son yarışını bitiren sporcu ayağında çivilileri, sırtında eşofmanı duş bile almadan, teri kurumadan fırtına gibi stadın kapısından çıkıp Kurbağalıdere köprüsünün yanı başında yanaşmış olan Moda Deniz Kulübü'nün, çalışır halde onu bekleyen "Rüzgâr" adlı motoruna atlayıp Dereağzı'ndan rüzgâr gibi çıkıp, Moda burnunu, Haydarpaşa'yı, Kızkulesi'ni dalgaları yara yara geçip Çırağan Sarayı'nın rıhtımına yanaşsın.

Atlet giyimi, çivilileri ile motora binen adam futbolcu kıyafeti ve kramponları ile inip başlamış olan Fenerbahçe-Vefa maçının 17. dakikasında sahaya girip Fenerbahçe'nin Vefa'yı 4-0 yendiği maçta bir de gol atsın!..

(Bu maçta Fenerbahçe takımının kadrosu: Cihat Arman, Muzaffer Ateş, Lebip Elmas, Ömer Boncuk, Esat Kaner, Büyük Fikret (Arıcan), Küçük Fikret (Kırcan), Yaşar Yalçınpınar, Melih Kotanca, Naci Bostancı, Rebii Erkal.

Maçın golleri: Küçük Fikret dak. 11 (1-0), Naci Bostancı dak. 26 (2-0), Melih Kotanca dak. 33 (3-0), Yaşar Yalçınpınar dak. 41(4-0)

***

"Kim bu adam?" derseniz bu adamın adı Melih Kotanca idi.

Futbol ve atletizm gibi birbirine zıt iki spor dalında, hem çivili ayakkabıları ile atletizmde 3 yıl içinde 5 ayrı dalda 8 Türkiye rekoru kıran, bir Balkan şampiyonasında 3 birincilik, 1 ikincilik kazanan, kramponlu ayakkabıları ile futbolda 185 kez Fenerbahçe formasını giyen, bu forma ile 204 gol atan, üç kez İstanbul gol krallığını kazanan, önce Güneş kulübünde, sonra Fenerbahçe'de süper santrfor olarak kendini kabul ettiren bir sporcu, bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ve kabiliyeti ile tüm sporculuk yaşamında 20'den fazla kupa ve 200'ün üzerinde madalya kazanmış olan bir ilahtı.

Gazete yazarları ona 'Atom Melih' lakabını takmışlardı.

Şimdi Melih Kotanca'nın ağzından spora nasıl başladığının hikâyesini dinleyelim;

"Atletizme de futbola da Balıkesir'de başladım. İlk kulübüm Balıkesir İdmanyurdu idi. Futbol hevesim nedeniyle okumada zorlandım. Okulu bıraktığım günlerde beni Uşak'tan çağırdılar.

Eskişehir İdmanyurdu ile yapılan maçta 7 golün 5'ini ben attım. Maçı seyretmiş olan Şehir Tiyatrosu artistlerinden Avni Dilligil maçtan sonra yanıma geldi, İstanbul'a gidersem her takımda oynayabileceğimi söyledi.

Uşak'ta bir süre kaldım. Sonra aynı takımda futbol oynayacağım Reşat'ın Şeker Fabrikası'nda çalışan ağabeyi cebime para koyup beni İstanbul'a gönderdi.

1937 yılında İstanbul'a geldim. Sirkeci'deki Balıkesir Oteli'ne indim. Ertesi gün Güneş Kulübü'nde antrenmana çıktım. Güneş Kulübü'nün teknik yetkilisi Kemal Rufat Bey'in pek gözü tutmadı ki "Sen git, biz haber göndeririz" dedi.

Cebimdeki bir kaç kuruşla, İstanbul'da birkaç gün gezdim. Dönmeye karar verince de veda etmemek ayıp olur diye kulübe uğradım.

"Nerede imişim de, neden aramamışım da?" deyip yakamı bırakmadılar!

O hafta Topkapı takımı ile bir maç yapıldı. Attığımız 9 golün 4 veya 5'ini ben attım. Biletimi yırtıp attılar, kulüpte bir oda verdiler, böylece Güneş'li olduk.

Güneş Kulübü profesyonel olarak ilk adımlarımı attığım futbolda benim için okul oldu. Disiplini, hakemlere saygı gösterip ihtar almamayı, rakibe sert girmeme gibi sporcu ahlâkını bu okulda öğrendim. Herkesin anlattığı bir hikâyem var.

Beşiktaş - Güneş maçında istemeden kaleci M. Ali ile çarpışıp sakatlanmasına neden olunca Beşiktaş'ın kaptanı Baba Hakkı üzerime geldi.

Benim aklımda ise bizim idarecilere akşam bu konu ile ilgili nasıl hesap vereceğim var. Bir de Baba Hakkı ile dalaşırsam iş daha da büyüyecekti. Bu endişelerle olay yerinden hızla uzaklaştım, bu sırada Hakkı Baba da peşimden koşup beni yakalamaya çalışıyormuş ama arkamdan koştuğunu bile görmedim.

Görse idim yine koşup kaçar, Baba Hakkı ile kavgaya girişmezdim. Bize büyüklerimize saygı göstermemiz mümkün olduğu kadar tartışmaya girmememiz, hakemlerden ihtar almamamız öğretilmişti.

Ama bu hikâye, spor tarihine "Hakkı'nın, Melih'i kovalayıp da yakalayamadığı maç" olarak geçti.

(Taksim Astadı'ndaki bu maçta Beşiktaş kalecisi Mehmet Ali Tanman'la Melih Kotanca'nın çarpışması sonucu, M. Ali'nın bayıldığını gören Baba Hakkı, öfkelenip Melih'in üzerine doğru koştu. Stadyum içindeki bu kovalamaca uzun sürse de sürat şampiyonu Melih'i yakalamak mümkün olmadı. Sonunda Melih, parmaklıklar üzerinden atlayıp Güneş taraftarının bulunduğu tribüne sığındı. Diğer futbolcuların araya girmesi ile Hakkı Yeten yatıştırıldı, Melih Kotanca sahaya geri döndü ve iki futbolcunun el sıkışıp kucaklaşmalarından sonra maç yeniden başladı.)

***

Melih Kotanca milli kümede 1940-45 ve 46 yıllarında 3 defa gol kralı oldu.

Güneş Kulübü 1938-39 sezonunda kapanıp faaliyetlerine son verince Cihat Arman, Rasih Minkari, Ömer Boncuk'la beraber Melih Kotanca da gönülden bağlı olduğu Fenerbahçe'ye geçti. Ancak o dönemin mevzuatı nedeniyle transfer yapan sporcular o sezon hiçbir maçta yer alamıyorlardı, bu nedenle Melih Kotanca, Fenerbahçe forması ile ilk golünü, 25 Haziran 1939'da Ankara 19 Mayıs Stadı'nda oynanan milli küme maçında Ankaragücü'ne attı.

1938-1948 yılları arasında Fenerbahçe forması ile 185 maç oynayıp 204 gol attı.

Başarılı futbol hayatı, 2. Dünya Savaşı yıllarına rast geldiği için futbolda hakkı olan milli formayı giyemeyen Kotanca bu eksikliğini atletizmde giderdi.

25 Şubat 1940 tarihinde oynanan ve Fenerbahçe'nin 14-0 galibiyeti ile biten Topkapıspor maçında 8 gol atarak, Zeki Rıza Sporel ile birlikte 'bir maçta en çok gol atan sporcu' unvanını 2009 yılına kadar korudu.

Golcülüğünü, 15 Kasım 1942'deki 13-1'lik Davutpaşa; (İstanbul ligi) ve 21 Ocak 1945 de 9-0'lık Süleymaniye (İstanbul ligi) maçlarında 7'şer gol atarak tekrar tekrar ispatladı.

***

ATLET MELİH KOTANCA:

Türkiye rekorları:

400 metre: 49.9, Bükreş, 12.9.1937,

200 metre engelli: 27.2,1939, 400 metre engelli: 56.7,İst.,17.9.1939.

4x400 metre bayrak: 3.30.2 (Melih Kotanca, Galip Yener, Zareh Kalpakcıyan, Ali Ferit Gören) Atina, 4.10.39

300 metre: 51.6, 1937,

200 metre engelli, 27.2,1939,

Pentatlon: 2 bin 612 puan, 1939, 2 bin 786 puan, 1940

Dekatlon: 5 bin 117 puan, 1939, 5 bin 176 puan, 1943,

***

KATILDIĞI BALKAN OYUNLARI:

7. Balkan Oyunları; ilk milli formayı Atina'da giydi. 27 Eylül- 6 Ekim, 1936, Atina, 400 metre: 52.8, beşinci, cirit atma: 54.80 metre, beşinci,

8. Balkan Oyunları; 6-13 Eylül 1937, Bükreş, 100 metre: 11.3, beşinci, 400 metre: 49.9, ikinci (YTR), 4x100 metre bayrak: 43.6, dördüncü; (Rauf Evirgen, Füruzan Tekil, Nazmi Tüfekçi, Melih Kotanca), Balkan bayrak: 3.28.1 (YTR) (Galip, Füruzan, Raif, Melih Kotanca) 3,

9. Balkan Oyunları; 11-18 Eylül 1938, Belgrad, 400 metre ve cirit,

10. Balkan Oyunları; 1-8 Eylül 1939, Atina,100 metre: 11.7, dördüncü, 4x400 metre bayrak (Melih Kotanca, Galip Yener, Zareh Kalpakcıyan, Ali Ferit Gören) 3.30.2, ikinci, Balkan bayrak: 3.31.8, üçüncü,

11. Balkan Oyunları; 5-6 Ekim 1940, İstanbul, Mithatpaşa Stadı, Melih'in pistlerdeki zafer yılı. 200 metre: 22.6, Balkan birincisi 400 metre: 50.5, Balkan birincisi, 400 metre engelli: 58.2, Balkan ikincisi, 4x100 metre bayrak: 43.6, Balkan birincisi (Muzaffer Baloğlu, Fikret Taygun, Turan Çetinbaş, Melih Kotanca) cirit atma: 59.49, dördüncü, uzun atlama: 6.65 metre, beşinci,

11. Balkan Oyunları İstanbul Mithatpaşa Stadı'nda yapıldı. 1. gün 5 Ekim 1940 tarihinde günün son yarışı 4x100 metre yarışı idi. Takımın birinci adamı Fikret Taygun, biraz geriden bayrağı 2. adamımız Muzaffer Baloğlu'na vermiş, ancak sakatlığı nedeniyle Muzaffer beklenen performansını göstermeyince, ara biraz daha açılmıştı. Üçüncü adamımız Turan Çelikbaş, varını yoğunu ortaya koyup farkı kapatsa da bayrağı son adam Melih'e verdiğinde, Yunanlı Mandikas, yarışı 10-15 metre önde götürüyordu. Ancak 'Atom Melih' 5 bin seyircinin önünde, öyle inanılmaz bir koşu tutturdu ki, finişe 5 metre kala Yunanlıyı geçti ve takımımıza birinciliği kazandırdı.

Kotanca böylece 200 ve 400 metrelerdeki 2 altına bir altın daha ekliyor, 400 metre engellideki ikinciliği ile kazandırdığı puanlarla, Türkiye'nin Balkan Oyunları'ndaki ilk şampiyonluğuna büyük katkıda bulunuyordu.

Romanya ve Bulgaristan'ın, 2. Dünya Savaşı ve ekonomik nedenlerle katılmadığı bu şampiyonayı Türkiye 134,5 puanla birinci bitirirken Yunanistan 131 puanla ikinci, Yugoslavya 113 puanla üçüncü oluyordu.

***

(Balkan oyunlarına, 2. Dünya Savaşı nedeniyle, 1953 yılına kadar ara verildi)

Sahip olduğu en iyi dereceler:

100 metre: 10.9,

200 metre: 22.6,

400 metre: 49.9,

200 metre engelli: 27.2,

400 metre engelli: 56.7,

Cirit atma: 59.22 metre

Pentatlon: 2 bin 786 puan,

Dekatlon: 5 bin 176 puan

***

1941 yılından itibaren Deniz Yolları İşletmesi'ndeki gemi kâtipliği ve dış hatlarda çalışmaya başlaması nedeniyle devamlı ve sistemli olarak çalışamadı. Buna rağmen 1947 Akdeniz Oyunları'nda 50.70'lik derecesi ile birinci oldu.

27 yaş gibi genç bir yaşta, çocukluğunda spor için okulu bırakan Melih Kotanca, bu sefer de hayatını kazanabilmek için zirvede iken sporu bıraktı.

Sporda bir yerlere çıkmak için yarıştan yarışa, maçtan maça didinen Melih'in hayatının bir amacı da biricik kızı idi.

Onu güçlükle yetiştirmiş, Amerikan Kız Koleji'nde okutmuş ve Amerika'ya yüksek öğrenim için göndermişti.

2 Mayıs 1969'da acı bir haber gazete sayfasına düştü, Melih biricik evladı Gönül Kotanca'yı kaybetmişti.

Vefat ilanı:

Fenerbahçe'nin milli atlet ve futbolcusu Melih Kotanca'nın Bağlarbaşı Amerikan Koleji mezunu biricik kızı Gönül Kotanca, 26.4.1969 tarihinde, Amerika'da İndiana kentinde geçirdiği trafik kazasında vefat etmiştir. Cenazesi 3.5.1969 tarihinde Kadıköy Osmanağa Camii'nde kılınacak öğle namazını takiben Küçükyalı mezarlığına defnedilecektir."

Bu olay Melih Kotanca için bir yıkım oldu, inzivaya çekildi, spor dünyasından tamamen koptu.

Spordan ayrıldıktan sonra mütevazı köşesinde sessiz sedasız yaşamını sürdürdü, unutulmayı ister gibi! Ama gördüğünüz gibi unutulmadı...

***

Son arzularından biri de madalya ve kupalarının Fenerbahçe müzesinde sergilenmesi idi.

Bu arzusunu da gazeteci Kahraman Bapçum'un 5 Eylül 1974 tarihli Milliyet gazetesindeki köşe yazısında kendisi ile yapılan röportajda şöyle dile getirdi:

"Kazandığım 20 kupa ve 200 madalya benim olduğu kadar Fenerbahçe Kulübü'nün de malıdır. Aslında ben de Fenerbahçe kulübüne aitim. Bu kupa ve madalyaları almak için çektiğim çile de akıttığım ter de Fenerbahçe'ye aittir.

Kupalarımı, madalyalarımı, çivili ve kramponlu ayakkabılarımla birlikte kulübün müzesine koyun. Altına tüm spor yapanlara şu mesajımı yazın: Bu kupa ve madalyalar, bir Anadolu kulübünde spora başlayan, zirveye Sarı Lacivertli forma ile yükselmiş olan bir Fenerbahçeli tarafından beş yıl içinde kazanılmıştır.'

Bu Fenerbahçeli'nin adı Melih Kotanca'dır.

Kaynakça:

1-Atletin Sesi: Ekim 1965, sayı: 39, sayfa: 8- 17, Cem Atabeyoğlu,

2- "Spor dünyamızın 45 yılından portreler" Kelebek Yayınları, 2002, İstanbul sayfa: 281-286.

3- Kürsüdekiler, Anılar, 1957-84. sayfa 169 İstanbul, 1984.

4- Cumhuriyet dönemi Türkiye Ansiklopedisi "Cumhuriyetten günümüze Türk sporu" 8. Cilt sayfa: 2263-2266, İletişim Yayınları.

5-Atletin Sesi, sayı: 133-20, Kim kimdir? Cem Atabeyoğlu, sayfa: 136-140, "Bir rekorun hikâyesi Melih Kotanca'ya 400 metre engellide Türkiye rekorunu nasıl kırdırtmıştım" Neriman Tekil, sayfa: 141-42,

6-Murat Kaçar "Türkiye atletizm tarihinde ilk tavşan atlet" YeniDönem gazetesi 21. Şubat 2021 köşe yazısı...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.