(Doğum:11.5.1889 Üsküdar, İstanbul. Vefat: 4.11.1982 Üsküdar, İstanbul, 93 yaşında)
Burhan Felek'in ismini herkes mutlaka 1 kez duymuş olsa da insanlar hayatı ve ülke sporuna katkıları konusunda çok da bilgi sahibi değil. 93 yıllık ömründe spor adına birçok şeyi değiştiren Balkan Oyunları'nın kurulmasında öncülük eden bir insandı Burhan Felek. Hem sporcu hem de gazeteciydi...
Doksan üç yıllık ömrünü Türk sporuna, bağımsız ve tarafsız basın anlayışına ve olimpizm idealine adamış olan Burhan Felek ya da yazılarında kullandığı adıyla Üsküdarlı Mehmet Burhaneddin Bey, Danıştay üyesi Mahmut Ziya Bey ve Naciye Hanım'ın ilk çocuğu olarak 11 Mayıs 1889'da, Üsküdar'ın ahşap evlerinden birinde dünyaya geldi.
İlk ve orta öğrenimini Üsküdar'daki Ravza-i Terakki Mektebi ve Üsküdar Mülki İdadisi'nde tamamladı. 1911 yılında o zamanki adı ile "Mekteb-i Hukuk" adıyla anılan Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu.
İlk olarak Efkav nezaretinde (Vakıflar Bakanlığı) inşaat başkatibi olarak çalışma hayatına atıldı. Ticaret Bakanlığı'nda hukuk danışmanlığı yaptı. 1908 yılında kardeşi diş tabibi Hüdai Bey'le birlikte, Üsküdar'da Anadolu İdmanyurdu Spor Kulübü'nü kurdu. Aynı yıllarda, güreş ve atletizmle de ilgilenen Felek, orta mesafe, bin 500 ve 5 bin metre koştu.
Kendi kurduğu Anadolu Spor Kulübü'nde futbol oynarken 28 Eylül 1910'da Türk basınının ilk spor dergisi olan 'Futbol'u yayınladı. 8 sayfalık olan derginin bütün yazılarını yazıp bütün fotoğraflarını da kendi çekiyordu. Bu derginin ömrü 6 sayı sürebildi. Cem Atabeyoğlu ile ünlü sohbetlerinden birinde çıkardığı futbol dergisi için "Belki bir gençlik hevesi idi ama güzel bir mecmua idi" demiştir.
Yazılarında kullandığı Mehmet Burhanettin adıyla yazılarını 1911'den itibaren "Osmanlı Donanma Cemiyeti'nin çıkardığı 'Donanma' dergisinde sürdürdü. 1913 yılında 'İdman' isimli spor dergisinde yazdığı yazılar, çektiği fotoğraflarla profesyonel gazeteciliğe geçiş yaptı. Daha sonra Tetabbu Efkâr, Tasvir-i Efkar, Vakit, Vatan, Millet, Yeni Ses, Milliyet (1969-82), Tan, Cumhuriyet gazetelerinde yazarlık hayatını 72 yıl devam ettiren Felek, 10 Haziran 1946'da kurulan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nde 54 yıllık süreçte 29 yıl başkanlık yaptı.
1982 yılında vefat ettiğinde hem Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi hem de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin başkanlık görevlerini yürütüyordu.
Not: Burhan Felek, 1949-52 ve 1959-82 yılları arasında Gazeteciler Cemiyeti'nin başkanlık koltuğunda idi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti genel kurulu 28 Şubat 1975'te yapılan kongresinde Burhan Felek'e 'Şeyh-ül Muharririn' (muhabirlerin şeyhi) unvanını verdi. 24.12.1982'de Nezih Demirkent'in başkanlığını yaptığı Gazeteciler Cemiyeti yönetim kurulu Burhan Felek adına, Türkiye basınının en büyük ödülü olan "Burhan Felek Basına Hizmet Ödülü'nü başlattı. Bu ödül 1983 yılından beri mesleğe 50 yıl hizmet etmiş ve yaşı 70'i geçmiş basın mensuplarına her yıl törenle dağıtılmaktadır.
***
Burhan Felek, 1913 yılından itibaren olimpizm idealinin ateşli bir savunucusu oldu. Gazete, dergi yazıları ile olimpiyat ideali ve olimpizm kavramlarını Türk spor kamuoyuna anlatmaya çalıştı. Selim Sırrı Tarcan tartışmasız ülkemizde "Olimpiyat" kavramını hayata geçiren kişidir, ancak bu konuyu 70 yıllık yazarlık hayatında en fazla savunan, bu davaya yürekten inanan kişi ise Burhan Felek'tir. Selim Sırrı Tarcan ve Burhan Felek isimleri ülkemizde "olimpiyat" kavramı ile spor dünyası ve spor basınında özdeşleşmiş iki isimdir.
Not: Mehmet Burhanettin Bey, 15 Ekim 1913 tarihli İdman dergisinin 8-9. sayısında 'Olimpiyat Oyunları nedir?' başlıklı yazısında şöyle der: Gerek matbuat âleminde, gerekse spor münakaşalarında çok defa işittiğim bir isim (Selim Sırrı Tarcan) bende büyük düşünceler uyandırdı. Dünyanın her tarafından müsabakalara insanların geldiğini duydukça düşüncemin genişliği, bu oyunların büyüklüğü yanında avuç içi kadar kalıyordu. Bu mevzuda okuduklarım bana kafi malumat verdiği zaman, bu oyunları daha iyi tanıdım ve doğrusunu söylemek lazım gelirse, o eski büyüklüğünü daha iyi anladım. Bu sebeple de kaleme sarılarak bu oyunların şekil ve mahiyetini bildirmek lüzumunu duydum. Ne biliyorsak söylemek suretiyle belki sporda biraz belimizi doğrulturuz fikrinde olduğum için yazıyorum..." Derginin 4 sayfasında olimpiyat oyunları hakkında bilgi verdi, anlattı ve tanıttı.
SPOR YÖNETİCİSİ OLARAK BURHAN FELEK
31.7.1922'de Türk sporunun örgütlenme çalışmalarında aktif rol oynadı ve İstanbul'da Ali Sami Yen başkanlığında kurulan Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı'nda (TİCİ) ikinci başkan olarak görev aldı. Bununla yetinmeyen Burhan Felek ilk Atletizm Heyet-i Müttehidesi (Federasyon) Başkanlığı ile ilk Güreş Müttehidesi 2. Başkanlığı görevlerini de üstlendi.
1928'de Amsterdam'da yapılan olimpiyat oyunları sırasında Yunanlıların daveti üzerine Balkan ülkeleri temsilcilerinin yer aldığı bir toplantıya ülkemizi temsilen katılmış ve toplantıda ortaya atılan Balkan ülkeleri arasında bölgesel mahiyette bir şampiyona düzenlenmesi fikrini yürekten desteklediğini belirtmişti.
Sporun milletleri birbirine yaklaştırmakta çok güçlü bir aracı olduğuna yürekten inanan Burhan Felek, 1929'da Yunanlıların Atina'da toplantıya 5 Balkan ülkesi temsilcileri ile Türkiye'yi Güreş Federasyonu Başkanı Ahmet Fetgeri ile Atletizm Federasyonu Başkanı olarak temsil etmişti. Bu toplantı sonrası imzalanan bildiri ile Balkan Oyunları anlaşması imzalanmış ve "Balkanyad" resmi olarak kurulmuştu.
Not: Atina'daki toplantıya Burhan Felek ve Ahmet Fetheri beylerin katılması için gerekli parayı ekonomik darboğazda olan Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı karşılayamayınca, bu sıkışık durumu haber alan günün Maliye Bakanı büyük sporsever Şükrü Saracoğlu hemen devreye girerek devletten sağladığı tahsisatla Türk sporu temsilcilerinin Atina toplantısına katılmalarını temin etmişti.
Atina'daki toplantıda Yunanlılar ilk Balkan oyunlarının sadece atletizm ve tenis dallarında yapılmasını istemişlerse de Türk delegasyonunun ısrarı, Romen ve özellikle de Yunanlı güreşçilerin kendi federasyonları üzerinden yaptıkları büyük baskılar sonucu yine Yunan delegasyonunun verdiği değişiklik önerisi ile Balkan oyunları programına alınmıştı. Bu konuda yıllar sonra bir sohbette bu konu ile ilgili gülümseyerek "Bu konuda olup bitenleri bizler uzaktan keyifle izliyorduk. Yunanlılar, kendi güreşçilerinin böylesine güçlü bir itirazla olayın üzerine gideceklerini akıllarına bile getirmemişlerdi" demiştir.
1930 Birinci Balkan Oyunları'nın yapılması, bu arada Balkan ülkeleri arasında siyasi olarak Başkan Paktı'nın kurulması Büyük Atatürk'ün dikkatini çekmişti. Balkan ülkelerindeki gelişmeleri yakından takip eden büyük devlet adamı Atatürk, sporun Balkan ülkeleri arasındaki dayanışma ve kardeşliği artıracak bir unsur olduğuna inandığından 2. Balkan Oyunları'nı seyretmesi için İsmet Paşa'yı Hariciye Nazırı Tevfik Rüştü Aras'la beraber Atina'ya gönderdi. Ancak olayların 1930 yılında başlayan bir perde arkası vardı. 1930 yılında Atina'da düzenlenen Balkan Oyunları'nda 100 metrecimiz Semih Türkdoğan'a bir haksızlık yapılmıştı. 100 metre yarışında tarafgir Yunanlı starter, Semih iyi bir çıkış yaptığında ikinci bir tabanca sesi ile geri çeviriyordu. Çıkışı iyi olan Semih iyi çıkış yaptığında, onu önde görünce fodepar olarak yorumlayıp geri çeviriyordu. Yunanlı Lambru'nun önde çıktığı bir deparda atletleri geri çevirmedi ve Yunanlı 11 saniye ile birinci ilan edilirken Semih 11.1 ile ikinci oldu.
Yunanlı starterin kendi atletine yaptığı bu "kıyak" Semih'in altın madalyasının elinden alınması demekti. Burhan Felek'in sert itirazlarına rağmen yarışın tekrarlanması isteği kabul edilmedi ama Yunanistan Atletizm Federasyonu yetkilileri, söz konusu startere bir daha görev verilmeyeceği taahhüdünde bulundular.
1931 yılında yapılan şampiyonaya Galatasaray kulübü atleti Semih Türkdoğan ve takım arkadaşı 200 metre rekortmeni M. Ali Aybar da katılmadı.
Yunanlılar iki favori atletimizi görmeyince Burhan Felek'e ricada bulundular ve aynı startere görev verilmeyeceği sözü verdiler.
Başkan Burhan Felek İstanbul'a derhal bir telgraf çekerek bu iki atletin Atina'ya gelmelerini temin etti. O tarihte uçak olmadığından Semih ile M. Ali, Galata rıhtımından kalkan bir gemi ile Pire'ye oradan da Atina'ya geçtiler. Müsabaka günü atletler piste çıktı ancak Semih elinde tabanca aynı palabıyık Yunanlı starteri görünce koşmayacağını söyledi.
Aynı karara M. Ali Aybar da uydu. İki atletimiz de pisti terk ettiler. Ortalık karışınca Burhan Felek gelişmeyi Hariciye Bakanı Tevfik Rüştü Aras'a aktardı. Tevfik Bey de sahada şeref tribününde Yunanistan başbakanı Venizelos'un yanında oturan Başbakan İsmet İnönü'ye haber vermiş İnönü de, "Mesele yapmasınlar, koşsunlar" demiş. Yunanlılar aynı starterde ısrar edince 19 yaşındaki Semih Türkdoğan da yarışmamıştı ancak Türkdoğan 4x100 m bayrak takımımızda koşmuştu. Koşma nedeni de takımın son adamı olması nedeniyle Yunanlı starterle bir ilgisi olmayacağı idi. Haydar Süslüay, M.Ali Aybar, Enver Aziz Göknil ve Semih Türkdoğan'dan oluşan ekibimiz 4x100 m bayrak yarışını 43.4'lük görkemli bir derece ile tamamlayıp altın madalyayı ülkemize kazandırmışlardı.
Haksızlıklara boyun eğmeyen iki Türk atleti Türkiye'ye döndüklerinde Atletizm Federasyonu'nun cezaları ile karşılaştılar. Semih Türkdoğan'a müebbet boykot, M.Ali Aybar'a bir yıl boykot cezası verildi. Olayın üzerinden bir yıl geçmeden bu haksız cezalar kaldırıldı ama bu seyahatte kafile başkanlığı yapan Atletizm Federasyonu Başkanı Burhan Felek genç atleti affetmedi ve uzun yıllar küs kaldı.
Bu dargınlık, 45 yıl sonra 1976'da Türkiye Spor Yazarları Derneği'nin Maçka'daki lokalinde tertiplenen "Olimpiyat günü" töreninde Semih Türkdoğan'ın elini öpmesi Burhan Felek Hoca'nın da Semih'in alnından öperek onu affettiğini göstermesi ile tatlı sona ulaştı.