Senelerce ülkemizde spor basınında lehte ve aleyhte yazı yazılan ve üzerinde tartışma yapılan konuların başında “sporda amatörlük ve profesyonellik” gelir. Dünya spor tarihinde ilk amatörlük ihlalinden ceza alan sporcuların başında, 1912 Stockholm Olimpiyatları’nda pentatlon ve dekatlonda Amerika’ya iki altın madalya kazandıran kızılderili kökenli Jim Thorpe gelir. (Jacobus “Jim” Thorpe, doğum: 28.05.1887, Oklahoma, A.B.D- ölüm: 28.03.1953, Lemita, California, A.B.D.)
Thorpe’un madalyaları, gazetelerde yarı profesyonel olarak beyzbol oynayıp para kazandığı haberi (1909-1910 yıllarında Amerikan futbolu oynayıp 1000 dolar civarında kazandığı para için) üzerine elinden alınıp Uluslararası Olimpiyat Komitesi’ne iade edilmiştir. Bu kararı protesto için, dekatlon ve pentatlonda olimpiyat ikincisi olan İsveçli Hugo Weislender ve Norveçli Ferdinand Bie Uluslararası Olimpiyat Komitesi (İOC) tarafından kendilerine gönderilen altın madalyaları kabul etmemişlerdir.
Jim Thorpe’un ölümünden 30 yıl sonra, 1983 yılında, Amerika Milli Olimpiyat Komitesi, Jim Thorpe’un amatörlüğünü tanımış ve aldığı altın madalyaları yıllar sonra çocuklarına teslim etmiştir.
Jim Thorpe, Atletizmin yanında beyzbol, amerikan futbolu, basketbol başta olmak üzere tüm sporları yapmış çok yönlü ve başarılı bir sporcu idi. Thorpe’un kızılderili dilindeki adı “Wa-Tho-Huk” (Parlak yol anlamına gelmektedir.) annesi tarafından, güneş ışığının doğduğu kulübeye giden yolu aydınlatması nedeniyle konmuştu.
Thorpe’un en sevdiği spor Amerikan futbolu olmasına rağmen ününü atletizmle yapmıştı. Ölürken son sözü, ”Madalyalarımı geri verin.” olmuştu.
Jim Thorpe uğradığı haksızlığa rağmen, ölümünden yıllarca sonra, yaşadığı topraklardan binlerce kilometre uzaklıkta olan bir ülkede yani Türkiye’de dahi anılan, dünya sporunun isimsiz kahramanlarından biridir.
***
Türk futbolunda 1930’lu yılların sonunda ortaya çıkan “Gizli profesyonelliği”, 1941 yılında çıkarılan amatörlük yönetmeliği de önleyemedi. Kâğıtlarda yazılan önlem maddeleri pratikte “Gizli profesyonelliği” engelleyemedi.
1951 yılında zamanın Futbol Federasyonu Başkanı Ulvi Yenal, İstanbul 1. lig kulüplerinin temsilcileri Sadri Usuoğlu ve Rüştü Dağlaroğlu, 6 Ağustos 1951’de Ankara‘da yaptıkları toplantıda hazırladıkları Türk futboluna yeni bir yön verecek olan 61 maddelik ‘Profesyonel Futbol Talimatnamesi’ni hazırladılar. Bu talimatname, 10 Eylül 1951 günü Merkez Danışma Kurulu tarafından kabul edildi ve 24 Eylül 1951’de yürürlüğe girdi. Böylece Türk sporuna profesyonellik ilk olarak futbolla girmiş oldu.
Amatör olarak kurulmuş olan kulüplerle profesyonellik kavramının birleştirilmesi konusunda Ulvi Yenal şu açıklamayı yaptı:
“Kulüplerimiz amatördürler. Ancak bazı futbolcularını mukaveleye bağlayabilirler. Buna karşılık profesyonel takım kuran kulüpler, amatör liglere de takım çıkarmak zorundadırlar.”
Bu cümleler o tarihlerin spor basınında ‘şapkadan tavşan çıkarma’ olarak yorumlandı.
***
Thorpe’un başına gelen benzer bir olay da Türkiye’de 1948 Londra Olimpiyatları’nda altın madalya alan güreşçilerimiz Yaşar Doğu, Gazanfer Bilge, Nasuh Akar, Halil Kaya ile 3adım atlamada olimpiyat 3.sü olan Ruhi Sarıalp’in başına gelmişti.
1948 Londra Olimpiyatları sonrası Sporcuları Koruma Derneği tarafından madalya kazanan sporculardan birinci olanlara 20 bin, ikinci olanlara 10 bin, üçüncü olanlara 5 bin lira şeklinde verilen maddi ödüller; imza karşılığı ödül kazanan sporculara bizzat elden verilmesi olayı gazetelere intikal etmiş, 13 Ağustos 1948 tarihli Hürriyet Gazetesi, “Amatörlük” kuralının ihlal edildiğini yazarken, 14 Ağustos 1948 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde de Eşref Şefik, “Olimpiyatlarda dereceye giren sporculara verilen ödüller konusunda çok dikkatli olmalıyız.” başlığını atarak amatörlüğün ihlal edildiğine dikkat çekmiştir. Zamanın Beden Terbiyesi Müdürü aynı zamanda Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı olan Danyal Akbel’in “Bu durumdaki sporcuların amatörlüklerini tasdik etmemiz mümkün değildir.” yorumu üzerine, TMOK Genel Sekreteri Burhan Felek resmi bir yazı ile adı geçen 4 güreşçi ve atlet Ruhi Sarıalp’in amatörlük dışı para ödülleri almaları nedeni ile Helsinki Olimpiyat kafilesinden çıkarılmaları yazısını BTGM’ne göndermiştir.
Bu durumun basın aracılığı ile kamuoyuna açıklanması yurtta ve spor kamuoyunda büyük bir tepkiye yol açmış, bütün şimşekler ve okların Burhan Felek’in üzerine toplanması nedeniyle, devrin Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri hiç bir incelemeye gerek görmeden Burhan Felek’i hem TMOK genel sekreterliği, hem de BTGM Yüksek Danışma Kurulu üyeliklerinden azletmişti. (9 Temmuz 1952.)
Bu tarihten iki gün sonra Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri, vesayet makamı yetkilerini kullanarak TMOK’u feshetmiş ve 11 Temmuz 1952’de Burhan Felek’in yerine Denizcilik Bankası Umum Müdürü Ulvi Yenal’ı görevlendirmişti. Milliyet gazetesi 15 Temmuz 1952’de 1. sayfadan “Dört güreşçi ve bir atletimizi profesyonel ilan etmekle gülünç olduk.” başlığını atmıştı.
Bu arada Bakanlık Ruhi Sarıalp’inde içinde olduğu amatörlükleri onaylanmayan 5 sporcumuzu da konuk sporcu ve kafiledeki diğer sporculara moral olmaları için Helsinki’ye göndermişti. Sporcularımızın olimpiyatlara sporcu olarak katılmaları için İOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi)’ne yapılan müracaatımız üzerine toplanan komite “Olimpiyat tüzüğünün 15. maddesi gereği, müsabakalara iştirak edecek sporcuların isim listelerinin 15 gün önce bildirilmesi gerekirken Türkiye’nin gönderdiği listede bu 5 sporcunun adının bulunmaması nedeniyle yarışmalara katılamayacağı” cevabını vermişti.
Spor tarihçisi ve gazeteci Cem Atabeyoğlu, “Burhan Felek’in bu karar bahane edilerek ama aslında politik olarak harcanmak için, 1950 seçimlerinde CHP’den milletvekilliği adayı gösterilmesi nedeniyle o dönem iktidardaki Demokrat Parti tarafından görevden alındığı” yorumunu yapmıştır.
(3 adım atlamada kendine özgü atlayış stili ile Ruhi Sarıalp görülüyor)
Bu arada Helsinki’de olimpiyatlara katılamadan ve yarışmadan geri dönen Ruhi Sarıalp yurda dönünce Japon atletleri ile İstanbul’da yapılan ikili yarışmada 15.00 metrelik derecesi ile Japonların ünlü atleti Hasagova’yı 10 santimetre geçerek birinci olduktan sonra, aynı yıl Kopenhag’ta yapılan 1952 Ordular arası Dünya Atletizm Şampiyonası’nda 14.84 metrelik derecesi ile 1950 Roma’dan (14.78 m.) sonra ikinci defa Dünya şampiyonu olup, Ordular arası 3 adım atlama rekorunun da sahibi olmuştu.
Ancak iki yıllık hazırlık döneminden sonra Helsinki Olimpiyatlarına çok iyi hazırlanmış olmasına rağmen katılamaması ve amatörlüğü üzerindeki yersiz tartışmalar onu ruhen ve fizik olarak yıpratmış olacak ki sporu da 1952’de noktaladı, pistlere geri dönmedi.
Yaşamına beden eğitimi öğretmeni, Yüksek Denizcilik Okulu’nda eğitmen, bölüm başkanı ve akademisyen olarak devam etti. Amerika’da çeşitli öğretim kurumlarında öğretim üyeliği yaptı, kürsü sahibi oldu. Türkiye’ye döndüğünde İstanbul Teknik Üniversitesi’nde genel kültür ve Türkiye’de modern sporların giriş tarihi konularında öğretim üyeliği yaptı. Sporla ilgili 9 kitap yazdı. Pek çok gazete ve dergide spor konusunda köşe yazıları ve makaleleri yayınlandı. 1978 yılında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Türk milli sporcu şeref belgesi, kendisine Sayın Ahmet Necdet Sezer tarafından, Çankaya köşkünde yapılan törenle verildi. Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin kişiye özel olimpiyat bronz rozeti de 19 Temmuz 1988’de Türkiye Spor Yazarları Derneği’nde yapılan bir törenle kendisine teslim edildi. 1988 yılının aralık ayında kazandığı olimpiyat madalyasının 50. yıldönümünde Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım tarafından törenle şilt ve kupa takdim edildi.
İOC 1984 yılında, olimpiyatlara katılmada, amatörlük şartını dolaylı olarak ortadan kaldıran düzenlemeleri kabul etti.
Sonuç olarak; 1940’lı, 1950’li yıllarda geçerli olan amatörlük kavramı günümüzde artık sadece kâğıt üzerinde kalmıştır. Yani, pratik teoriyi ortadan kaldırmıştır.
Profesyonellik, tüm spor branşlarında yaşanmaktadır.
***
KAYNAKLAR:
1-Türk Spor Tarihi Ansiklopedisi, Cem Atabeyoğlu, Fotospor Gazetesi yayınları. İstanbul, 1991
2-Şampiyonlar Geçiyor, Ali Gümüş, Türk Güreş Vakfı Yayınları, İstanbul, 1995. 3-Türk Atletizminde İlk ve Tek Adam: Ruhi Sarıalp, TMOK Yayınları, no:11, İstanbul, 2003.
4-Güreşte Acı ve Tatlı Hatıralar, İhsan Harmandalı, Türk Güreş Vakfı Yayınları, no:7, sayfa/52-54, Ankara,2004.