Hava Durumu

İsrail ile ticaret girdabı 

Yazının Giriş Tarihi: 09.04.2024 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.04.2024 16:14

Son dönemde Türkiye'de İsrail ile ticaret ilişkileri üzerine yaşanan tartışmalar, sivil toplum kuruluşlarının ve bir takım oluşumların tepkileri ile hükümetin mevzuya dair tutumu sorgulandı. Hükümetin, İsrail ile ticaretin kesilmesine yönelik protestolara karşı tutumu, ülkedeki siyasi ve ekonomik dinamikleri değiştirebilecek önemli bir adımdır.

Öncelikle, Hükümetin bu protestolara verdiği yanıtı değerlendirelim. Bazı kesimlerce işbirlikçi olarak nitelendirilen bu protestolar, Türkiye'nin dış politika ve insan hakları alanındaki duruşunu sorgulamaktadır. Ancak AK Parti'nin bu protestolara sert bir şekilde karşılık vermesi, Türkiye'nin dış politikadaki bağımsızlığına ve egemenliğine vurgu yapması açısından önemlidir.

 Öte yandan Ticaret Bakanlığı tarafından belirtilen verilere göre; mevcut konjonktürde hiçbir devlet kurumunun doğrudan İsrail ile ticaret yapmadığını, yapılan ticaretin çok uluslu firmalar aracılığı ile yapıldığını, bir kısmının Filistin’e gönderildiğini, fakat İsrail gümrüğü aracılığı ile ulaştığı kamuoyuna belirtildi. Elbette, devletlerin karar mekanizmalarına etki eden, politika davranışlarına yön veren ve baskı grubu görevi gören sivil toplum kuruluşlarına kulak verilmesi ve endişelerinin giderilmesi gerekmektedir.

Fakat, toplumsal bir kaos çıkarmak üzere farklı fikir ve ideolojilere hizmet eden bir propaganda ile hiçbir hakikat dile getirilemez ve gerekli yerlere tesir edemez. Geçmişte milletçe yaşadığımız gezi olayları benzeri toplumsal hareketliliklerin acı deneyimleri hafızlarımızda hala yer almaktadır. Derdi çevre ve ağaç olan bir insanın, katiyen memleketin milli sermayesini yağmalamayacağını, saldırmayacağını bildiğimiz gibi, derdi Filistin olan bir bireyin de katiyen devletimizin polisinin yüzüne tükürerek radikal ve kontrolsüzce fikrini beyan etmeyeceği de aşikardır.

Duygusal bir motivasyonla hareket eden bilinçsiz kitlelerin toplumda algı oluşturmaktan öteye gidemediği açıktır. Kitle psikolojisi yöneten kirli güruhların geçmişte olduğu gibi bugün de derdi milletimizin değerlerini istismar etmektir. Sloganlar ve protestolar ile yaklaşık 6 aydır bir sonuç alınmadığı gibi doğrudan hedef gösteren tehlikeli ve suçlayıcı sloganlar milletimizin birlik ve beraberliğini zedelemektedir.

Ancak, bu protestolara verilen yanıtın demokratik haklara ve ifade özgürlüğüne saygılı bir şekilde olması da gereklidir. Söz konusu gerçekleştirilen hareket bir Amerikan polisine yapılsa, yapan şahsın karşılığını canı ile dahi ödeyebileceği bir tutum kamuoyuna yansımıştır. Türk askeri ve polisi merhameti ile tanındığı halde zaman zaman medyaya yansıyan üzüldüğümüz hadiseler de yaşanmaktadır.

İsrail ile ticaretin kesilmesi konusunda ise farklı görüşler mevcuttur. Bazıları, İsrail'in Filistin'e yönelik insan hakları ihlallerini ve işgal politikasını desteklememek adına ticaretin kesilmesi gerektiğini savunmaktadır. Bu noktada, Türkiye'nin İsrail ile ticaretini sonlandırması, uluslararası alanda Filistin halkına verilecek bir destek olarak yorumlanabilir. Ancak, İsrail ile ticaretin kesilmesinin beraberinde getireceği sonuçları da değerlendirmek gerekir.

İlk olarak, bu durumun Türkiye'nin ekonomik açıdan etkileşimde bulunduğu bir partneri kaybetmesine yol açabileceği unutulmamalıdır. Öncelikle uluslararası ticarette devletlerin anlaşmalarını kısa vadeli değil uzun bir süreci baz alan antlaşmalar ve protokoller ile gerçekleştirdiğini belirtmekte fayda var. İkili ve çoklu sözleşme ve anlaşmalardan arzu ettiğiniz zaman ayrılmanız kolay olmayabilir. Türkiye ile İsrail arasındaki ticaret hacmi karşılıklı bağımlılık seviyesinde sürdürülmektedir. Meselenin iç yüzüne bakıldığında ticaret hacminin büyük kısmının ithalat olduğu ve zaten halihazırda dış ticaret açığı verildiği bilinmektedir. Mevcut ticaret hacminin kesilmesinin Türkiye’ye mi İsrail’e mi handikap oluşturacağı da boykot listelerinde alenen görülmektedir.

Ayrıca, İsrail ile olan ticaretin sona erdirilmesi, Türkiye'nin bölgedeki stratejik konumunu ve etkisini de zayıflatabilir. Ticaretin kesilmediği takdirde ise mevcut ekonomik ilişkilerin devam edeceği öngörülebilir. Bu durumda, Türkiye'nin İsrail ile ticaretini sürdürmesi, ekonomik açıdan avantajlar sağlayabilir ancak aynı zamanda siyasi ve ahlaki sorumlulukları da beraberinde getirecektir. Bu hususta kabul gören temel görüş, “dış politikada bireylerin duygusu olur, devletlerin duyguları yoktur” ifadesidir.

Ülkemizde hümanist, islamcı, liberal, demokrat, muhafazakar kesimlerce boykot talebi kabul görmüş ve kısa sürede ülke genelinde yayılmıştı. Akabinde merkezi ve yerel yönetim kurumlarından da ticaret yapılmaması talep edildi ve kabul görüldü. Şu anda hiçbir devlet kurumu ticaret yapmamaktadır. Yalnızca, özel şirketler ticaretini sürdürmektedir. Fakat şimdi ise talep edilen devletin tamamen ticareti kesmek üzere gümrüğü kapatması, hiçbir firmaya da izin vermemesidir. Böyle bir durumun demokratik düzen gereği gerçekleşmesi söz konusu değildir.

Türkiye’ye yatırım yapmış olan yabancı firmaların İsrail ile ticaret yapmasının önüne geçilmesi mümkün değildir. Söz konusu şirketler ülkemizde ciddi bir istihdam ihtiyacını karşılayan ve ciddi vergiler ödeyen çok uluslu şirketlerdir. Ayrıca, anayasal bir hakları olan özel şirketlerin hangi ülkelere ticaret yaptığı ise hükümete yıkılarak hedef gösterilmesi de doğru değildir. Sonuç olarak, Türkiye'nin İsrail ile ticaret ilişkilerini kesip kesmemesi konusunda bir karar verirken, siyasi, ekonomik ve ahlaki faktörleri dikkate almak önemlidir. AK Parti'nin net tutumuyla eleştirilen protestolara karşı verdiği yanıt, ülkenin iç politikasındaki dinamikleri değiştirebilecek önemli bir adımdır. Ancak, bu kararın demokratik haklara saygılı bir şekilde alınması ve Türkiye'nin uluslararası ilişkilerini etkileyecek sonuçları da göz önünde bulundurulmalıdır.

Sokaklara çıkarak, radikal ve kontrolsüzce gerçekleştirilen saldırgan eylemlerin, milletçe zor dönemlerden geçtiğimiz bu süreçte anlamı yoktur. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) “Fitne zamanı oturan ayakta durandan, ayaktaki yürüyenden, yürüyen koşandan hayırlıdır.” Hadis-i şerifi ile sözlerime son verirken, yaşanan gelişmelere karşı milletçe sağduyulu ve bilinçli hareket etmemiz gerektiğini, algı operasyonlarına fırsat vermememiz gerektiğini belirtmek isterim.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.