Hava Durumu

Rusya daha agresif bir politika mı oluşturuyor?

Yazının Giriş Tarihi: 07.11.2025 00:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.11.2025 00:08

24 Şubat 2022 tarihinde Rusya’nın Ukrayna’ya karşı askeri hamlesiyle birlikte hem dünyada hem de Rusya’da değişim süreçleri süreklilik kazanmış ve silahlanma yarışı artmış durumda. Savaşın başından bu yana ekonomik yaptırımlar ile yıpratılmaya çalışılan Rusya’nın ekonomisi çökmüş durumda değil. Bunun yanında akamete uğrayan barış görüşmeleri Rusya’nın ekonomik kalbi olan enerji piyasasına yönelmiş durumda fakat yine de Rusya’da artan bir silahlanma süreci mevcut. Bu da Avrupa’da kaynayan bir kazan yaratıyor ve sonuç itibariyle güvensizlik ortamı oluşuyor.

Rusya savaşın başından bu yana güvenlik ve savunma harcamalarını üst seviyeye doğru çıkarmaya devam ediyor. Rusya özellikle son dönem içerisinde harcamalarını yüzde 30’un üzerinde arttırmış durumda. Karşı cepheden bakıldığında Ukrayna’nın askeri harcamaları 64,7 milyar dolar seviyesindeyken Rusya’nın geçtiğimiz yıl 149 milyar dolar askeri harcaması mevcuttu. Rusya’nın bu askeri harcamaları doğal olarak Avrupa’ya sirayet ederek genel çerçevede bir silahlanma artışını tetikliyor.

Özellikle son dönemde artan ve belirli Avrupa şehirlerindeki İHA krizleri Rusya’nın bir sabotajı olarak değerlendiriliyor fakat aslında Rusya NATO ülkelerini test ediyor diyebilirim en son Estonya hava sahasında Rus jetlerinin ihlali bunu açıkça gösteriyor. Bu ilerleyen süreçte şu durumu tetikleyebilir.

Rusya’nın NATO’nun karşılıklı savunma maddesi olan 5. maddesi işte burada hedef herkes açısından farklı görünüyor. Bu noktada ilk Ukrayna Devlet Başkanı, Rusya’nın hedefinin Moldova ya da Romanya olabileceğini belirtmişti. Bu süreçte Finlandiya, Polonya iddiaları gündeme geldi. Burada diğer yandan yine söylediğim gibi hava sahası ihlalleri bunun ön gösterimi. Rusya şunu başardı. Avrupa içerisinde ciddi bir tehdit algısı oluşturdu diyebilirim.

Fransa Genelkurmay Başkanı Mandon’un Rusya savaşı Avrupa’ya taşıyabilir söylemi de oldukça kritik zira bu beklenti bu algıyı da dışa vuruyor ve şekillendiriyor.

Rusya’nın silahlanması oldukça yüksek ve Avrupa ortalamasından dahi fazla bunun yanında silahlanmayı daha iyi anlamak adına şunu da görüyoruz. Rusya 10 yıl için bir donanma planı hazırlamış vaziyette. Bu plan 100 milyar dolarlık bir proje ve donanmayı baştan aşağı modernize etmek demek diyebiliriz.

Yeni donanma yatırımlarında ek güç olarak nükleer deniz gücü projeleri var Borei sınıfı denizaltı üretimleri, nükleer enerjili balistik füze denizaltısı ve bu denizaltılar 10.000 km menzile sahip. Ayrıca 16 adet Bulava kıtalararası balistik füze taşıyabiliyor. Yasen-M sınıfı nükleer saldırı, denizaltıları ise uzun menzilli füzelerle donatılıyor. Dördüncü nesil nükleer reaktörle donatılan ilk denizaltılar olarak bilinen bu denizaltılar oldukça kritik görevler üstlenecektir. Rusya ilerleyen süreçte donanması için milyarlarca dolar harcamaya devam edecek.

Rusya’nın özellikle cephe hattında kullandığı ileri düzey FPV (Birinci Şahıs Görüşü) dronların tek elden komuta edilmesi ve bu noktada çalışmaların hızlanması ile İHA sürüleri kullanılarak Ukrayna’da ciddi hasarlar verme noktasında aşırı ilerlemiş durumda.

İHA ve füze ortaklığı Ukrayna şehirlerinde ciddi hasarlara neden olmaya devam ediyor diyebilirim. Diğer yandan SU-35S savaş uçakları da Rus Hava Kuvvetlerinin en gelişmiş 4.5 nesil savaş uçaklarından biri Rusya hava sahası savunmasında ve cephe hattında bu savaş uçağını sürekli olarak kullanıyor. Tabii bunun yanında yeni parti savaş uçakları sürekli olarak tedarik ediliyor.

Son dönemde öne çıkarılan ve tanıtılan savaş makinaları ise Burevestnik seyir füzesiydi. 14.000 km menzil ve nükleer enerjili bir füze fakat Batılı uzmanlar füzenin gerçek değerini taşımadığını ve başarılı bir test geçirmediğini iddia ediyor. Diğer yandan “nükleer silah Poseidon” Putin’in deyimiyle Kıyamet Silahı aslında bir insansız sualtı aracı. Hem konvansiyonel hem de nükleer başlık taşıyabiliyor. Otonom ve nükleer enerjili yapıda Rusya’ya bağlı medya kuruluşları Poseidon'un saatte 200 kilometreye kadar hızlı gidebildiğini belirtmişti ayrıca testlerden başarı ile çıktığı söylendi.

Kısaca Rusya son dönemde silahlanmaya ciddi paralar ayırırken bu üretimlerin ciddi seviyede savaş üretimleri olduğunu söylememiz gereklidir. Bu özellikle Rusya’nın bir savaşa hazırlandığını direkt olarak gösteriyor diyebiliriz fakat aynı zamanda şunu da belirtebiliriz.

Rusya her zaman olduğu gibi bu silahları bir caydırma aracı olarak da kullanabilir ve öyle kullanıyor da. Rusya’nın bir noktada silah testleri bir Show anıdır fakat Avrupa’nın karşı silahlanması da bir yük getirdiği için savaşın sıfır noktasına giden bir süreç söz konusu olabilir. Ukrayna cephesinde hatları aşıp ilerleyen bir Rus ordusu var ve bu barış görüşmelerini direkt olarak etkilediği gibi cephe başarıları Rus ordusuna bir özgüven kazandırıyor. Her ilerleme Avrupa açısından kritik zira Ukrayna cephesi eşittir Avrupa demektir.

İlerleyen süreç barış görüşmelerinin değil özellikle Ukrayna cephesinde saldırıların daha fazla olacağı bir dönem olabilir. Avrupa’nın Ukrayna’ya askeri yardımları kesintisiz sürecektir. Barış görüşmeleri için gerekli koşullar şu aşamada gözükmüyor. Diğer yandan önemli bir gelişme ABD’nin yeniden nükleer denemelere başlama programı ile birlikte Rusya da bu noktada harekete geçecektir.

Normal şartlarda ABD 1992 tarihinden bu yana nükleer deneme testi yapmamıştı fakat ABD Başkanı Trump buna dönülebileceğini açıkladı. Bu oldukça kritik zira bu direkt olarak dünyada silahlanma riskini maksimum düzeyine çıkaracak bir karar olacaktır.

Diğer yandan ABD Başkanı Donald Trump, iki Rus enerji şirketi olan Rosneft ve Lukoil’e yaptırımlar uygulamıştı. Bu yaptırım kararları direkt olarak dünyayı etkileyecek zira yaptırımların kargoları geciktireceğini ve ticareti yavaşlatacağını söylememiz gereklidir. İlaveten arz olumsuz yönde etkilenecektir.

Bu yaptırımlar diğer aşamada büyük enerji alıcılarını alternatif arayışlara iteceği için bir belirsizlik ortamı da ekonomide yaratabilir bu da daha fazla pahalılık demek TotalEnergies ve BP CEO'ları, Suudi Aramco ve BAE Enerji Bakanı talep artışının sorun yaratmayacağı noktasında demeçler vermiş olsa da durum yine de kritik bir hal alabilir.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.