Hava Durumu

Sıcak denge: Hizbullah-İsrail

Yazının Giriş Tarihi: 27.09.2024 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.09.2024 22:09

7 Ekim’deki saldırılar sonrasında İsrail, oldukça şiddetli bir şekilde Hamas’ı ve Gazze’deki sivil yerleşimleri hava saldırılarıyla vurmuş; bu saldırılar sonucunda 50.000’i aşkın masum Filistin vatandaşı öldürülmüştür ve kara operasyonları ile de Mısır sınırına kadar ilerlemiştir. Buradan sonraki süreçte ise kara birliklerini kuzey bölgesine yani Lübnan sınırına göndermiş ve Hizbullah ile oldukça gergin misillemelerin yaşandığı bir döneme girilmiştir.

Özellikle bölgede İran’ın İsrail üzerindeki baskısı, İran’ın vekil savaşçıları olan Hizbullah’ı da oldukça etkilemekte ve İsrail’in üzerindeki baskıyı arttırmaktadır. Fakat bugüne kadar karşılıklı saldırılar söz konusu olsa da sıcak bir çatışma içine girilmemiş ve gerginlik had safhada kalmıştır.

İsrail’in özellikle hiçbir uluslararası hukuk normlarına uymaması, sivil katliamları, savaşı yayma prensibi komşu ülkeler içerisinde de tedirginlik yaratmaya devam etmektedir. İlave olarak, ABD desteğinin sürekli artması İsrail’e karşı hukuk normlarının uygulanmasını geciktirmekte ya da uygulanmamasını sağlamaktadır. Zira ABD, ateşkes kararlarını Birleşmiş Milletler içerisinde kabul etmeye yanaşmamaktadır. Bu durum, İsrail lobisinin ABD içinde kararlara ne kadar müdahil olduğunu da göstermektedir.

Hizbullah açısından durumu değerlendirdiğimizde ise özellikle İsrail tarafından sürekli bir tehdit altında kalmaktadır diyebiliriz. Tabii bu durum sadece Hizbullah açısından değil, Lübnan açısından da oldukça önemlidir. Zira İsrail’in savaşı yayma planı Lübnan’ı genel hattıyla ilgilendiren bir durumu oluşturmaktadır.

İsrail, Gazze operasyonlarını tamamladıktan sonra kuzeye askerî teçhizatını yığmış olsa da sadece misilleme savaşı yürütmekte ve istihbarat gücünü kullanma stratejisini yürütmektedir. İki taraf da psikolojik bir savaş yöntemi uygulamaya çalışmakta ve korku yaratma planı uygulamaktadır. İsrail, Gazze’de Hamas’a karşı uyguladığı savaş stratejisini Hizbullah’a karşı uygulamakta zorluk yaşayacaktır; zira Hizbullah, askerî kapasitesi yüksek ve içerisinde askerî yeteneğe sahip birçok personel bulundurmaktadır. İlave olarak İran’ın büyük desteğini almaktadır. Hizbullah askerî kapasite açısından bakıldığında rakamlar net olmasa da 150.000 roket ve füzeye sahip olduğu tahmin edilmektedir. Bu durum da İsrail’de askerî açıdan soru işaretleri oluşturan bir sonucu beraberinde getirmektedir.

Hizbullah’ın gelişmiş lojistik ağı da herhangi bir savaş anında İran üzerinde silah taşımasına oldukça müsait bu durumda bölgesel bir savaşın Irak ve Suriye içine yayılmasını beraberinde getirebilir. Hizbullah’ın askerî gücü İsrail’in önemli kentlerini vuracak ve derinliklerini sarsacak önemli bir konvansiyonel silah ağına sahip bir yapıda olduğunu tahmin edersek bu durum, İsrail’in savaşı Lübnan’a yayma planlarını geciktiriyor olabilir. İlave olarak Hizbullah ise sadece ani saldırı korkusu yayarak İsrail’i sürekli tetikte bırakarak başarılı bir psikolojik savaş yürütmektedir diyebiliriz. Diğer yandan İsrail’in istihbarat stratejisi ile önemli Hizbullah üyelerini hedef alması da atışmaları oldukça arttıran bir diğer durum.

İki tarafın da birbirinden çekindiği özellikleri mevcut. İsrail, özellikle Hizbullah’ın asimetrik savaş yeteneğinden oldukça çekinmektedir diyebiliriz. Hizbullah’ın gerilla savaşı konusunda deneyimleri, sabit bir ordu olmadan hareket kabiliyeti ve yüksek küçük birlikler kullanarak İsrail’in üstün teknolojiye sahip konvansiyonel ordusunun tehdit edebilecek özellikte diyebiliriz. Yukarıda bahsettiğim gibi Hizbullah’ın oldukça gelişmiş füze ve roket envanteri ve bu roketlerin İsrail’in önemli kentlerini hedef alma çekincesi İsrail’in yavaş davranmasın sebebiyet vermekte.

İlave olarak, İran üzerinden lojistik sağlaması savaşın oldukça uzamasına ve yayılmasına sebebiyet verecektir. İsrail’in diğer çekincesi Lübnan’da iç karışıklıkların başlaması ve bölgesel istikrarsızlığın artması sonucunda kendi güvenliğine yönelik yeni paramiliter grupların oluşmasından oldukça çekinecektir. Dini açıdan ise İsrail’in çekinceleri arasında olan önemli şeylerden biri de Hizbullah’ın Şii topluluk arasında geniş bir halk desteğine sahip olmasıdır. Bu durum da Hizbullah’ın sadece askerî yöntemlerle yok edilmesinin zor olduğu manasını taşır.

Hizbullah’ın İsrail’den çekindiği noktalar ise ilk ve en önemlisi olarak İsrail’in hava üstünlüğüdür diyebiliriz. İsrail’in bölgede en güçlü hava filosuna sahip devletlerden biri olduğunu düşündüğümüzde bu durum Hizbullah’ın altyapısına ve komuta merkezlerine ciddi zararlar getirecek bir sonucu ortaya çıkaracaktır. İsrail’in hassas hava saldırıları Hizbullah için büyük bir tehdittir diyebiliriz.

Diğer bir çekince ise İsrail’in yüksek teknolojiye dayalı istihbarat yetenekleridir. Bu durum Hizbullah’ın bir savaş anında gizli operasyon yürütmesini oldukça zorlaştıracaktır. İsrail’in insansız hava araçları ve elektronik gözetleme sistemleri ile de Hizbullah’ın hareketleri sürekli gözetim altında tutulacaktır. Hizbullah’ın diğer bir çekincesi ise füze savunma sistemleridir. Hizbullah’ın elinde oldukça büyük bir envanter bulunsa da İsrail’in teknolojik yetenekleri Hizbullah’ın stratejik caydırıcılık kapasitesini azaltacaktır. Ayrıca İsrail’in ABD tarafından desteklenmesi Hizbullah’ın gücünü düşürebilecek bir sonucu taşıyabilir. Hizbullah’ın ayrıca bir savaşı tetiklemesi veya İsrail’in Hizbullah’a karşı askerî operasyonu Lübnan ekonomisine ciddi zararlar verebilecek güçtedir. İlave olarak bu durum, Hizbullah’ın ülke içindeki desteğini kaybetmesine sebebiyet verebilir.

Sonuç olarak, iki taraf da birbirine sürekli misilleme hareketinde bulunsa da direkt bir sıcak çatışma içine girmemeyi şu anlık tercih etmektedir; zira karşılıklı bir savaş iki taraf açısından da büyük yıkıma sebebiyet verebilir. Bu sebep ile de iki taraf oldukça temkinli davranmakta ve İsrail, istihbarat gücünü kullanarak Hizbuallah’a karşı operasyonlar yürütürken Hizbullah ise roket saldırılarını arttırmaktadır diyebiliriz. İlave olarak, iki tarafın savaşacağı bir resim bölgesel savaş riskini arttıracak ve bölgede istikrarsızlık sağlayacaktır. Bu durum Ortadoğu açısından oldukça kritik ve tehlikelidir. İsrail’in özellikle Gazze operasyonları sonrasında büyük ölçekli tepki almaması, uluslararası desteği, İsrail içerisindeki radikal sağ fanatizmini düşünürsek bölgede savaşın yayılması yakın gelecekte mümkün gözükmektedir diyebiliriz. Bu durumun engellenmesi ve diplomatik çabaların devreye girmesi ise oldukça elzemdir.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.