Türkiye, özellikle Suriye’de 61 yıllık Baas hükûmetinin düşmesi sonrasında yeni Suriye hükûmeti ile yakın diyalog hâlinde. Diğer taraftan Irak’la da birçok açıdan diplomatik hamleler yürütmekte. Bu yoğun diplomatik temasların birçok sac ayağı olsa da en önemlisini terör sorunu oluşturmaktadır.
Suriye’de yeni hükûmetin göreve başlaması Türkiye ile Suriye’yi diplomatik olarak tekrar birbirine yakınlaştırırken, diğer yandan iki ülke arasında diyalogların en temel alanını terör örgütünün varlığı oluşturmaktadır. Terör sorunu uluslararası alanda da önemini korumakta; zira ABD ve Avrupalı ülkeler bu noktada IŞİD terör örgütünün tekrar uyanması korkusu içerisinde bir diğer terör örgütü YPG’ye sarılmaktadırlar. Türkiye, bu sorununun çözümü için en öncü ülke; zira 911 kilometrelik sınırını Suriye ile paylaşmakta ve Suriye’nin gidişatı doğrudan Türkiye’yi etkilemektedir. Türkiye, Suriye’de YPG/PKK terör örgütünün feshedilmesini istemektedir.
Suriye’de YPG terörünün dış yardımlarla ayakta kaldığını belirtmemiz gereklidir; zira Suriye’de belirli gerçeklikler söz konusudur. Bunlar özelikle demografik ve askerî gerçekliklerdir. Demografik olarak YPG terör örgütünün bulunduğu bölge oldukça büyük bir Arap nüfusuna sahiptir. Kürt nüfus daha çok Ayn el-Arab ve Kamışlı bölgelerinde bulunsa da bu bölgede Araplar da oldukça yoğun yaşamaktadırlar ki zaten Arap aşiretlerinin belirli kısımları terör örgütünün varlığından rahatsız durumdadırlar.
İlaveten, terör örgütünün bulunduğu bölgede muhalif Kürtlere oldukça büyük baskılar yapılmaktadır. Bu durum, terör örgütünün bulunduğu bölgede yaşamsal faaliyetlerini zaten kısıtlamaktadır. Siyasi olarak baktığımızda ise; terör örgütü, sözde yönetimler oluştursa da Suriye’de yeni hükûmetin varlığı ile bu durum değişme yoluna gidecektir. Zira güçlü bir Suriye hükûmeti bu bölünmüşlüğe izin vermeyecektir. Bunun diğer bir sebebi ise PKK/YPG terör örgütünün ülkenin en önemli doğal kaynaklarını elinde bulundurmasıdır. Bu kaynakların başında da petrol geliyor. Askerî açıdan ise terör örgütü tamamen ABD’nin katkıları ile tutunmaktadır, ki bu durumda ÖSO ve Muhalif kanatların askerî atakları sonrasında oldukça büyük darbeler almışlardır. Bu durum terör örgütünün askerî olarak da zayıf olduğunu görmemizi sağlamaktadır.
Türkiye, bu noktada ABD ve Avrupalı ülkeleri özellikle desteği kesmeleri noktasında uyarmaktadır; zira terör örgütünün varlığı direkt olarak Türkiye’nin ulusal güvenliğine tehdit oluşturmaktadır. Türkiye’nin yeni Suriye hükûmeti ile yürüttüğü bu diplomasi, terör örgütünün ortadan kaldırılmasını ve Suriye’nin merkezi bir role bürünmesini sağlamaktır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD ve Avrupa’ya mesajı ise oldukça önemli. Erdoğan bu konuda, "Herkes bölgeden elini çeksin. Biz Suriyeli kardeşlerimizle beraber DEAŞ'ın da YPG'nin de diğer terör örgütlerinin de kafasını kısa sürede ezeriz. Bu yapılabilecek kudrete ve kuvvete bizler sahibiz." dedi. Türkiye, bölgede etkin varlığını sürdürerek özellikle terör örgütünün feshedilmesi ya da askerî operasyon ile yok edilmesi noktasında kararlıdır diyebiliriz.
Türkiye’nin yoğun diplomasisinde diğer bir önemli ülke Irak’tır; zira PKK terör örgütü, özellikle Irak’ın ulusal güvenliğine ve sınır güvenliğine oldukça büyük tehditler oluşturmaktadır. Terörizm noktasında iki ülkenin iş birliği son derece önemlidir. Son dönemde, özellikle PKK terör örgütünün Iraklı askerî makamlara saldırılarının artması da Irak’ın bu konuda tedbir almasını kesin hâle getirmektedir. Türkiye’nin yoğun diplomasi uyguladığı Irak’tan beklentileri ise yasaklı örgüt olarak ilan edilen PKK’nın terör örgütü olarak ilan edilmesidir. İlaveten Türkiye, Irak’ın Suriye ile yakın diyaloğa girmesini ve ikili ilişkilerin gelişimini istemekte ve desteklemektedir. IŞİD ile mücadele noktasında ise iki ülke ortak hareket etmektedir. Türkiye bu noktada bölgede bir güvenlik çemberi oluşturmak ve terör örgütünün varlığını bölge ülkelerinin de desteği ile ortadan kaldırmak istemektedir. Bu doğrultuda ise Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın sözleri son derece önemlidir. “Tüm imkânlarımızı birleştirip DEAŞ'ı da PKK'yı da yok etmeliyiz"
Türkiye, iki ülke ile yoğun diplomasilerine devam ederken diğer bir yandan da Avrupa ve ABD’ye bu noktada bölgenin en güçlü ve hâkimiyet unsuru olduğunu göstermektedir. Önemli olan konulardan biri ABD’nin Suriye’de Trump yönetimi ile birlikte politikalarındaki değişimlerin ne yönde gelişeceği ve Avrupa’nın özellikle Fransa’nın hamilik üstlenme çabalarının ne yönde gelişeceğidir. ABD’nin özellikle Suriye’de iş birliği yapacağı tek ülke Türkiye olmalıdır. YPG terör örgütüne bağlanan el, Türkiye-ABD ilişkilerini de Suriye’de çıkmaza sokacaktır. Türkiye bu noktada askerî operasyon fikrini her daim saklı tutacaktır; zira Türkiye’nin bekasına yönelik tüm tehditleri kaynağında yok etme gücüne, kapasitesine ve her şeyden önemlisi, kararlılığına sahip olduğunu belirtmemiz gereklidir.