Asgari ücret sonuç değil sürecin devamı

Gazeteci olarak gündemin yoğun olması dışarıdan iyi gibi görünse de aslında her kesimin can hıraş haykırışlarına, hak arama mücadelelerine, serzenişlerine tanık olduğumuz için sıkıntılı zamanlarda mental olarak da yıpranmamıza neden olur. Bu sebeple 2024 yılı, halkın serzenişleriyle daha çok muhatap olduğumuz için biz gazetecileri en çok zorlayan yıllardan biri oldu. Çünkü halkın siyasilere serzenişleri ve ulaşma çabasında ciddi bir düşüş var. Halkın siyasetten ümidini kesiyor olmasını siyasiler endişeyle takip etmeli. Halk mevcut siyasi tablodan en son ümidini kestiğinde 2002 seçimlerinde tüm siyasi yelpazeyi çöpe atmıştı. Bizden siyasilere küçük bir uyarı!!!

Ekonomik krizler olur bu tespit edilir ve bir program uygulanarak atlatılırdı. Zira ülkedeki her şey kötü olsa bile Türk müteşebbisi küçük bir ışık gördüğü an tekrar üretime geçerdi. Ancak bu kez böyle olmuyor gıda teröristleri son 5-6 yıldır hain FETÖ ve ayrılıkçı hain PKK kadar ülkeye zarar veriyorlar. Ne yazık ki hükümet 5-6 yıldır gıda teröristlerini sindiremedi. Gelinen noktada ekonomik kriz ücretli kesime mutfakta ağır bir darbe indirdi. Asgari ücretteki düşük artış oranına tepkinin bu kadar büyük olmasında her birinin şube sayıları 10 bini geçen yaygın marketlerin, et lobisinin, taze meyve sebze lobisinin kısacası hemen hemen her ürünün tekelinin olması ve ücretliye her zam yapıldığında bunu etiketlere yansıtıp zammı cüzdanlarına aktarması da yatıyor.

HASTA OLDUĞUMUZU YENİ KABUL ETTİK

Son birkaç yıldır gerek global gerekse ülke içi sebeplerden ötürü ülkemiz ciddi bir ekonomik krizin içerisinde bulunuyor. Krizin ilk yıllarında hazine bakanlığı görevinde Nureddin Nebati gibi krizi kabul etmeyen bir bakan ekonomi yönetimindeydi. Hükümet ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’da zaten Türkiye’de kriz olduğunu kabul etmiyordu. Ekonomi politikaları bilinen tüm iktisat doktrin ve gerçeklerine aykırı şekilde sürdürülüyordu. Sonrasında AK Parti hükümetlerinin ekonomik başarılarında imzası Ali Babacan’la birlikte imzası olan Mehmet Şimşek Hazine Bakanı olarak göreve geldi ve acı ilaçlarla dolu bir reçeteyi orta vadeli programlarla uygulamaya başladı. Hasta olduğunu kabul etmeyen birisine hangi tedavi yapılabilir ki?

HER İKTİDAR BÖYLE BİR MUHALEFETİ ARZULAR

Kararın açıklanmasının üzerinden birkaç gün geçmesine rağmen siyaset arenasından muhalefetin dişe dokunur bir çıkışı geldi mi derseniz? CHP Genel Başkanı Özgür Özel sert açıklamalarından birisini yapmış oldu. Olası Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu cumhurbaşkanının kararname ile ek artış yapmasını ya da ücretin 6 aylık olmasını önerdi. Müsavat Dervişoğlu’ndan diğer pek çok muhalefet partisinden kulağa güzel gelen sözler duyduk. Ancak hepsi sade suya tiritti diyebiliriz. Çünkü hiç birisi erken seçim gibi bir konuyu açmadı. Çevremde muhalefetten tüm vekilleriyle birlikte istifa etmesini ve erken genel seçim yapılmasını bekleyenler var. Duydukça yüzümde tebessüm oluşuyor. Şahsen bu şekilde bir erken seçim kararı alınacağını sanmam. Yeni vekillerin 2 yıllık süreyi tamamlayarak emeklilik hakkını almak gibi güçlü şekilde motive oldukları kişisel bir hedefleri var. Her iktidar Türkiye’deki gibi bir muhalefeti arzular diyerek işin önemli olan kısmı olan iktidara iş dünyasına ve halka dönmek istiyorum.

HALK UNUTMAZ

Ekonomik krizde geldiğimiz nokta alınan her kararın maliyetinin çok yüksek olduğu demirden leblebinin boğazlara oturduğu bir nokta. Hükümet beklendiği gibi yüzde 50’lerde bir artış gerçekleştirse iş dünyası karkas üretim dolayısıyla ihracat pazarlarında zora girecekti. (Karkas üretim teknoloji dışı ürünler, eski teknolojiye sahip ürünler) Çünkü ülkemizde kısır siyasi tartışmalardan ötürü hükümet devlet aygıtını efektif kullanmıyor. Yani hükümet iş dünyasının dünya üretim trendlerine göre hareket etmesi için istikamet göster(e)miyor. İhracatımız teknoloji dışı kalınca ülke olarak esasen sadece alın terini, emeği ihraç eder hale geldik. Ana ihracat kalemi emek olan bir ekonomide de asgari ücret dahil olmak üzere tüm çalışan ücretleri çok çok düşük olmak zorunda. Emeğini ihracat kalemi yapan ülkemizde düşük ücretler boyut değiştirip asgari ücreti referans ücret haline getiriyor. Toplumun bu rakama kilitlenip bu kadar tepki vermesinde 9 milyondan fazla çalışanın bu çalışması da yatıyor. Hükümet son günlerde Suriye’de Türkiye lehine yaşanan gelişmelerden ötürü rahat bir nefes almışken tekrar kendisini sıkıntıya soktu. Gelecek ay anketlerde bunun izlerini görüp analiz ederiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şimşek’in programına sıkı sıkıya uyuyor. Ancak toplumsal hayatta STK’lara üye olmayan örgütlenmeye soğuk bakan halkımız seçimleri tek ödüllendirme ve cezalandırma aracı olarak görüyor. Benim şahsi görüşüm seçimlerde halkın asgari ücret artış oranlarına bir cevap vereceği yönünde. AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan belki muhalefet konusunda şanslı ve rahatlar ancak halkın 5-6 seçimdir ufak ufak cezalar verdiğini iyi analiz etmeli ve büyük bir ceza verebileceğini hesap etmeli.

İŞ DÜNYASI REHBER ARIYOR

İş dünyasından isimlerle konuyu konuştuğumuzda asgari ücretteki artışla ilgili kamuoyu önünde yorum yapmaktan kaçınıyorlar. Yapılacak bir açıklamadan ötürü çalışan kesimden tepki almak istemiyorlar. Off the record şekilde ekonomik krizde en büyük darbeyi çalışan kesimin aldığını, daralan işler dolayısı ile de yapılan artış oranının tolere edilebilir düzeyde olduğunu ifade ediyorlar. Ancak ihracat, yeni pazarlar, yeni üretim teknolojileri konusunda ilerlemeyi ve kendilerine yol gösterilmesini istiyorlar. Klasik üretim ve karkas ürünlerle yeni dünyada ayakta kalınamayacağının farkındalar. Çok söz anlamın katilidir derler bir konuyla ilgili uzun yazmak gazetecilik açısından sorunludur ama asgari ücret artışı altında yatan sonuçlarla birlikte toptan bir değerlendirilmeydi. Uzun sözün çok kısa özeti ise asgari ücret gelinen noktanın sonucu ama ekonomik krizle mücadele sürecinin bir halkası. Acı reçeteyi alan toplum yığınları seçimleri beklemeye başladı.