Hava Durumu

Bahçeli nereye koşuyor?

Yazının Giriş Tarihi: 15.06.2024 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.06.2024 17:43

Grup toplantısında özellikle AK Parti üst kademesinin milli görüş geçmişine ters düşecek şekilde Suriyeli sığınmacılar konusunda 'Geri Kabul Anlaşması'nın sonlandırılmasına yönelik açıklamalarını 'Bahçeli Düğmeye Bastı' diye değerlendirmişken; Bahçeli'den Erdoğan-Özel görüşmelerine dair de çarpıcı bir yorum geldi.

"Türk Siyasetinde Normalleşme ve Yumuşama iddialarıyla Milliyetçi Hareket Partisi’ne Düzenlenen Siyasi Operasyonlar" başlıklı açıklamada Bahçeli: "AK Parti ile CHP arasında geniş tabanlı bir ittifakın vücuda gelmesi, buna da altılı masanın diğer unsurlarının desteği Milliyetçi Hareket Partisi’nin samimi dileği ve temennisidir" dedi ve siyasette yeni bir açılıma imza attı.

MİLLİYETÇİLERİN KAYGILARI VE KIRGINLIKLARI

Devlet Bahçeli gibi siyasette derin etkileri olan bir ismin çıkışlarının hangi oluşum içinde olursa olsun tüm milliyetçilerin reflekslerini yansıttığına hiç şüphe yok. Geçmişte 2007 2008'li yıllarda 'Demokratik Açılım Süreci'ne start veren AK Parti'nin en büyük muhalifi MHP ve liderleri Devlet Bahçeli idi.

O dönem Bahçeli ve MHP'liler çok sert bir dil kullanıyordu. Erdoğan Özel görüşmelerinde milliyetçilerin en büyük kaygısı DEM etkisinin bu görüşmelere ve dolayısıyla hükümete sirayet etmesi diyebiliriz. Kırgınlıklarını, "AK Parti içindeki gayri memnun kesimin devamlı suyu bulandırmasını da dikkate alarak" ibaresiyle belirten Devlet Bahçeli üstü pek de kapalı olmadan alenen AK Parti içindeki MHP karşıtı kliğe dikkati çekti.

KIZGINLIKLAR ÖRTÜNÜN ALTINDA

İşin kızgınlık kısmına henüz geldik mi gelmedik mi belli değil.

Zira açıklamalarının son kısmı Cumhur İttifakı'ında kalacaklarına dair: "Buna rağmen Cumhur İttifakı’na bağlılığımız kararlılıkla devam edecek, TBMM’de kanun tekliflerine verilen desteğimiz aynen sürecektir. Kaldı ki Cumhur İttifakı’ndan tavizimiz, geri dönüşümüz, yarı yolda bırakmamız, ilkelerinden ve hedeflerinden cayma göstermemiz mümkün değildir" sözlerinden anlıyoruz.

AK PARTİ'NİN EN UZUN YILLARI

Siyasetin doğası gereği iktidarlar yükseliş trendiydeyken ne yapsalar artı yazar. Düşüş trendinde ise ne yapılsa eksi yazar. AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın bunu fark etmediğini düşünmek anlamsız. Zaten seçim sonrası attığı adımlar da gösteriyor ki Erdoğan eskisi gibi tekrar, gündem kuramının imalatçısı, gündemin efendisi olma paradigmasına dönmeye çalışıyor. Önceden gündemin tek belirleyicisi olan Erdoğan'ın tabiri caizse arı gibi çalışan bir genel merkez kadrosu ve Türkiye'nin tüm kılcal damarlarına enjekte olmuş, dava bilincini paranın ve kişisel ikbalinin üstünde tutan 'taş' gibi bir teşkilatı vardı. Şimdi ise Cumhurbaşkanı Erdoğan yıllar önce teşkilatından yakınmak için sarf ettiği "Yalnız olduğumu bilerek yürüyorum" sözlerinin zirvesini yaşıyor. Yeniden gündemin tek imal edicisi olmak için büyük bir meydan okumaya girişen Erdoğan ve AK Parti'yi eğer erken genel seçim olmazsa çok uzun ve zorlu yıllar bekliyor. Çünkü Erdoğan'ın gündemin başına çivilemek için uğraştığı yeni anayasa konusu yine kendisinin hamlelerinin domino etkisi sebebiyle gündemin altına, dibine çöktü. Yerine ise hiç istemeyeceği şekilde milliyetçilerin serzenişleri manşetleri süslüyor.

DEMOKLASİN KILICI: ERKEN SEÇİM

Hayatın her alanında bazı sözler adeta bir büyü gibidir. Hiç sarf edilmemeli ağıza alınmamalıdır. Eskiler evliliklerde şaka yollu bile olsa 'boşanma' sözünün evliliği bozduğunu söylerler. Mesela savaş çıkarmak kolay olsa da savaşı durdurmak çok zor bir iştir. Gördüğüm kadarıyla erken seçim sözünün telaffuzu bile, ülkeyi bir anda seçim havasına sokabiliyor. Bana kalırsa erken seçim olmasa bile, cin şişeden çıkmıştır ve gündemin gediklisi olacaktır. Erken seçimi ‘Demokles’in Kılıcı’ gibi başının üzerinde gören bir iktidar da ister istemez bundan negatif olarak etkilenir.

KURU FASULYENİN FAYDALARI

Geleceğe dair senaryolar hakkında kafa yorduğumuzda, Devlet Bahçeli nezdinde milliyetçilerin özellikle Suriyeliler konusunda hassasiyetlerini daha üst perdeden ifade edeceklerine neredeyse eminim. Avrupa Parlamentosu'nda yapılan seçimlerde göçmen karşıtı partilerin yükselişe geçmesinin rüzgârı Türkiye'de de hissedilecektir. Cumhur İttifakı'nda koparsa kıyametin buradan kopacağına şüphe yok. Ama ittifakın dağılması halinde, dağılma sebebinin çok rutin, günlük, çok da ehemmiyeti olmayan bir konu olacağını düşünüyorum. Ayrılmak için önlerine gelen hâkimin, kocanın kuru fasulyeyi iyi pişirmiyordu demesi üzerine direkt çifti boşaması gibi bir ayrılık olacaktır. Sebepler derin ama bahane basit şekilde. AK Parti ile MHP arasında konu 'henüz' kuru fasulyenin faydalarına kadar gelmedi.

SEÇMEN KURBAN İSTİYOR

Yakın gelecekte AK Parti CHP flörtünü görebiliriz.

Milliyetçiler de bakıldığında yüzde 25'leri zorlayan oylarını konsolide etmenin yol ve çarelerini arayabilirler. Bahçeli önderliğinde, İYİ Parti, Sinan Ogan ve Zafer Partisi'nin bir araya geldiği bir tablo da ortaya çıkabilir. Her şeyden öte hangi partinin seçmeni olursa olsun, vatandaş önlerine konan ve artık dayatma haline gelen siyasal parselizasyondan ötürü partilerine kırgın ve hatta kızgın. Arenada dövüşen gladyatörler misali, kör dövüşüne tutuşan partilerden halk sıkıldı.

Seçmenin yerel seçimde dişine kan bir kere değdi ve başparmakları sürekli aşağıyı gösteriyor. Kısacası seçmen kurban istiyor.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.