Bazı konuların gündeme gelmesi demek geri dönülemez şekilde sürecin başladığı anlamına da geliyor. Bu konuların başında da seçim var. Artık ‘cin şişeden çıktı’ iktidar kanadı da muhalefet kanadı da seçimle ilgili açıklamalarını peş peşe yapıyor. İktidar ortağı ve Türkiye’nin gidişatındaki tüm kavşak noktalarda istikamet verici olan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çıkışıyla başlayan süreç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylık sinyali vermesiyle hızlandı. Son olarak Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel: ‘Hodri Meydan’ erken seçim tartışmalarını kızıştırdı. Diğer partilerde birliktelikler gruplar ve ittifaklar yoluyla siyasal denklemde yer alabilme sistemin anahtarı olabilme peşine düştü. Anahtar demişken Yavuz Ağıralioğlu’nun Anahtar Partisi, partililer büyük umutla yola çıkmış durumdalar.
Siyaset seçime kilitlenirken ‘big boss’ yani halkımız oy verdiği partisine kırgın ve kızgın. Birçok anket yayımlanacak, (açıkçası çoğu parayı veren düdüğü çalar mantığı ile hazırlanıyor) spekülasyonlara aldanmayın. Anketler içinde en doğruya yakın olanı seçmenin partisine kızgınlık oranını vereni olacaktır. Erken seçim olur mu olmaz mı o şu an için flu gözükse de halkın partilerine kızgınlığının seçim gününe kadar geçmeyeceğine eminim. Bu seçimde kim kazanırsa kazansın seçmeninden büyük bir itiraz, azarlama ve tabiri caizse tokat yiyerek kazanacak. Kısacası kazananın kazandığından bir şey anlamadığı, kaybedeninse birçok bahane bulabileceği bir seçim olacak.
ÖZEL’İN DE SEÇİME İHTİYACI VAR
Genel başkanlık koltuğuna oturmasından bu yana parti tabanından ‘aşırı uzlaşmacı’ davrandığına yönelik yoğun eleştirilere maruz kalan Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin il kongresinde yeniden aday olacağını açıklaması hakkındaki soruya: “Cumhurbaşkanı yeniden aday olmak istiyorsa bunun bir yolu var. Meclis’te 360 milletvekilinin seçimlerin yenilenmesi kararını alması lazım. Eğer varsa biz varız. Hemen gelsin. İsterlerse bu hafta seçim kararını hemen alabiliriz. Yok biraz zamana ihtiyacı varsa zaten 2025’in ekim sonu, kasım başını işaret etmiştik kendisine. Eğer aday olmak istiyorsa tarih, o tarih. Martta yapmak istiyorsa martta. Ekimde yapmak istiyorsa ekimde. Biz dünden razıyız, bugünden hazırız. Devir teslim için sabırsızlanıyoruz. Gelsin ve aday olsun. ‘Aday olacağım’ deyip sanki yeniden seçilme gücü varmış gibi gösterip, sonra da kaçak oynamasın, kaçak dövüşmesin. Hemen grubuna talimat versin. Kararı bu hafta alalım” yanıtını verdi. Özel’in parti içindeki tartışılır durumu aşırı uzlaşmacı yaklaşıyor eleştirilerinin ötesinde önceki genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinin kongreye gitme isteğinden kaynaklanıyor. Bu duruma İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun aday gibi davranması ve son yaptığı ‘pışşık’ açıklaması durumu biraz daha kaotik noktaya getiriyor. Yerel seçimlerde de CHP aday belirme konularında karmaşık hatta kaotik bir süreç geçirmiş ancak belli bir başarıyı da elde etmişti. Özel’in parti genel başkanlığını sürdürmek için şiddetle seçime gitmeye ihtiyacı var. Yaptığı ‘CHP’yi iktidara getiren genel başkan olarak anılmak istiyorum’ sözleri de bu stratejisinin tezahürleri zaten. Seçimi kazanır mı kazanamaz mı bu halkın takdiri şüphesiz. Ancak aday belirleme süreçlerinde yaşayacakları gerginlikler kendi seçmenini itmese dahi çevreden alacakları oyları oldukça etkiler.
HODRİ MEYDAN
Özel rüzgârın kendi lehlerine estiğini hesap ettiği ve erken seçim için 2027 yılının ikinci yarısını gündeme getirmesine yönelik olarak: “O rüyada görülecek bir darı ambarı. Ancak aç tavuklar görür. 2027’ye kadar milletin dayanacak gücü yok. Millet aç. Millet zorda. 14 bin 500 lira emekli maaşı vereceksin. Sonra 2027’nin sonlarında filan... O güne kadar size orada kalmayı kim garanti ediyor da böyle bir şeye cesaret ediyorsunuz? O yüzden o darı ambarından çıksınlar, o rüyadan uyansınlar, cesaretleri varsa kendilerine güveniyorlarsa bu hafta içinde seçim kararı alabiliriz. Hodri meydan” cevabını verdi.
EY SEÇMEN GÖZÜMÜZ KULAĞIMIZ SENDE
Ülkemiz zamanında da yapılsa erkene de alınca psikolojik olarak seçim sathı mahalline girmiş durumda. Bu süreçte biz gazeteciler siyasileri, aday adaylarını, aday olanları, onları vaatlerini takip edeceğiz. Hangi partinin ülkemize iyilik getirecek hangi önerisi olursa siz okurlara aktaracağız. Ancak en çok vatandaşların görüşlerine, önerilerine ve şikayetlerine kulak kabartacağız seçim akşamına kadar sürecek olan koşturmacamızın başlaması eli kulağında. Siyasilerin seçimi konuşması gönlünde siyaset yatan kişileri de hareketlendirecektir. Gardıroptaki takımlar elden geçer, pek uğranılmayan dernek ve parti binaları ziyaret edilir, biz gazetecilere muhabbet artar. Shakespeare’in sözündeki gibi ‘bizi severmiş gibi yapanlara, biz de inanıyormuş gibi yaparız’ Sana ey kâri (okuyucu) diye hitap ederken ey seçmen diye hitap etmeye başlayacağız. Biliyoruz ki demokrasiyi en çok sen seversin ey seçmen, seçim zamanları dışında ne yaşarsan yaşa vakur durur asil bir şekilde seçim pazarını beklersin ve bugüne kadarki hiçbir tercihinde yanlış yapmadın. Bu sefer nasıl bir karar vereceğini ben dahil tüm medya mensupları merakla bekliyor haberin olsun.