Hava Durumu

Gayya kuyusu: Türk tarımı

Yazının Giriş Tarihi: 12.08.2024 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.08.2024 22:31

Karacabey ve Mustafakemalpaşa çiftçilerinin başını çektiği, traktörlerle İzmir yolunu kapatma eylemi Türkiye'de oldukça ses getirdi.

Yapılan protesto; şekil ve içerik olarak aklıma Fransız çiftçilerinin süt fiyatlarını protesto etmek için yaptıkları Paris eylemini hatırlattı.

Malum geldiğimiz cilalı imaj devrinde, söylenilenlerin kamuoyu trend topic'in de (gün içerisinde en fazla konuşulan ve ilgi duyulan konu) yer alabilmesi için nasıl yapıldığının da önemi var.

Bu açıdan ziraat odalarının başını çektiği bu eylem şekil ve içerik olarak dertleri gündeme getirme açısından oldukça başarılı.

ZİRAAT ODALARI ATALETTEN SIYRILIYOR

Devletin ziraat odalarının seçim ve yapısına ilişkin köklü değişimi tüm yapısal reformlar gibi oldukça gecikmişken (Ziraat Odaları Kanunu 1957 ve son değişiklik 1963 yılında oldu) üreticilerimiz bir bir ziraat odası ağalarını koltuklarından ederek kendilerinin sesini kamuoyunda duyuracak başkanları göreve getiriyor. Ziraat odaları, geçmişin atıl yapısından üyelerinin beklentileri ve genç çiftçilerin işi ele almasıyla ataletten sıyrılıyor diyebiliriz.

Tarımın yapısal sorunları, cumhuriyet öncesi dönemden bu yana aslında hemen hemen aynı.

Savaşlarla kırılan erkek nüfusu emek yoğun olan bu sektörün her zaman belini bükmüştür.

Bu duruma; gittikçe teknik ve bilimsel metotlara kayan, tarımsal üretimin cahil bırakılmış üreticiler tarafından yapılmaya çalışılması en önemli ikinci faktör olarak göze çarpıyordu.

KÖKLÜ REFORMLA ATATÜRK’LE BAŞLADI

Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte her alanda başlayan köklü reform hareketlerinin etkisi en çok tarımda meyve verdi diyebiliriz. Nüfusun yüzde 80'inin okuryazar olmadığı ve köylü nüfusun yüzde 90'ı bulduğu ülkemizde, eğitimdeki reform en çok köylümüze ve direkt olarak tarımsal üretimimize yaradı. Modern ekipmanlar ve bilimle tanışan üreticilerimiz o zamandan bu yana üretimde gerçek bir başarı öyküsü yazdılar.

DP İKTİDARI MODERN TARIMI OTURTTU

Her konuda olduğu gibi tarımda da gelişim hiçbir zaman durmuyor.

İnönü döneminde Atatürk'ün ivmelenmesi düşüşe geçerken neyse ki bu dönem kısa sürdü ve Demokrat Parti iktidarları (1950-1960) bildiğimiz modern Türk tarımının temellerini iyiden iyiye attı.

Birçok üründe ülkemiz dünyanın zirvesine çıktı.

Belki yüzlerce yıldır kıtlık riskiyle burun buruna olan ülkemiz tarımda kendi kendine yeten 7 ülkeden birisi olmaya bu dönemde başladı.

Bu durumda hiç şüphesiz kendisi de bir çiftçi olan ve siyasete girişteki hedefi tarım bakanlığı olan merhum şehit Başbakan Adnan Menderes'in özel ilgisinin payı büyük. Herkesin malumu olduğu üzere 1961'de ki darbeyle görevden el çektirilen DP'den sonra tarım da yıllar, on yıllar sürecek bir ilgisizlikle baş başa kaldı.

Darbe bir bakıma Türk tarımına da yapılmış oldu.

Demokrat Parti'nin ardılı olan Adalet Partisi ve Doğruyol Partisi de iktidar olduğu yıllarda siyasal genlerinde olduğu üzere tarımı ön planda tutan politikaları gündemlerinde tuttu diyebiliriz.

Ancak Mustafa Kemal Atatürk ve Adnan Menderes gibi liderlerin özel ilgisi olduğu dönemlerde yapılanlar, alınan mesafeler asla alınamadı. Zira yapısı itibariyle tarım çok girift ve devletin birçok mekanizmasının ortak hareket etmesi gereken bir konu.

AK PARTİ DÖNEMİ

2002 yılından bu yana ülkeye birçok büyük hizmet yapan AK Parti hükümetleri aynı performansı tarımda gösterdi diyemeyiz.

Cumhuriyet tarihinin en uzun süre tarım bakanlığı yapmış ismi olan Mehdi Eker koltuğunu başarılarından ötürü değil kabinedeki bölge dengesi hasebiyle korudu.

Bizim gibi dinamik ve ne yazık ki sistemsiz ülkelerde bir konuda pedalı çevirmeyi bırakmak o konuda geriye gidişin habercisi oluyor. Uzun Mehdi Eker dönemi de böyle özetlenebilir.

FARUK ÇELİK DÖNEMİ

Bu satırlarda pozitif ayrımcılık yaptığımı düşünebilirsiniz ancak objektif olarak bakıldığında AK Parti iktidarlarının tüm zamanlarda en iyi tarım bakanı Bursamızın yetiştirdiği Faruk Çelik'tir.

Sistemi öğrenmek için kısa sürede büyük bir efor sarf etmiş.

Sistemin ana sorunu olan aracılar konusunda adeta arı kovanına çomak soktu.

Tarımsal üretim planlaması, fiyat istikrarı, tarım destekleme sisteminde köklü değişiklikler ve aslında köklü bir tarımsal reform paketi üzerinde yoğun bir mesai harcamış, et ve yaş sebze meyve lobisinin üzerine 'gıda teröristi' kavramıyla gitmiş ve sonunda koltuğundan olmuş bir isim.

Bugün planlamasını yaptığı ancak uygulama fırsatı bulamadığı yapısal reformlar hayata geçseydi.

Karacabey ve Kemalpaşa da salça fabrikalarının kurduğu modern kölelik sisteminden bunalan çiftçimiz yollara dökülmezdi diye rahatlıkla söyleyebilirim. Mevcut bakanımız İbrahim Yumaklı da duyduğumuza göre göreve gelmesinden bu yana Faruk Çelik dönemi planlamalarını tetkik ettirip uygulama için kolları sıvamış durumda.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.