Öğretmenler idealizmden koptu

Aramızda ilkokul öğretmenini sevmeyen var mıdır?

Topluma karıştığımızda karşımızda ilk kez ilkokul öğretmenlerimizi görürüz. İlerleyen yıllarda ortaokul ya da lisede şimdiki mesleklerimizi seçmemizde etkili olan çoğunlukla öğretmenimizdir.

Üniversitede rol model edindiğimiz profesörlerimiz vardır.

Eğitim hayatımız boyunca her 24 Kasım'da büyük bir coşkuyla bu güzel günü kutlardık.

Ancak aradan yıllar geçtikçe 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlamalarının heyecanı yerini sakinliğe bıraktı.

Çünkü artık idealizmle yoğrulan idealist öğretmen kadromuzun yerinde yeller esiyor…

İDEALİZM OUT, MAAŞ HESABI IN

Öğretmenlik idealizmin en yüksek noktada olduğu mesleklerden bir tanesi. Dünyada yer edinebilmemiz, gelecek nesillerimizi en iyi şekilde eğitmemizden geçiyor.

Ancak ne yazık ki son yıllarda öğretmenliğe idealist duygularla atılan öğretmenlerimizin sayısı çoğunluğu oluşturmuyor.

Ve yine ne yazık ki mevcut yeni öğretmen kadromuz üzerlerindeki sorumlulukları geri plana atmış durumda; sadece maaş, para hesabıyla gündeme geliyor.

Bunu eğitim camiasının, derneklerinin, sendikalarının bizlere ulaşan basın bültenlerinden gözlemliyorum.

Hemen hemen her bültende öğretmenler düşük maaşın dışında başka bir konudan yakınmıyor!

ATATÜRK'ÜN SÖZÜ HAVADA KALIYOR

Geçim sıkıntısı, hayat pahalılığı her ücretli gibi tabii ki öğretmenlerimizi de etkiliyor olabilir ancak öğretmenleri temsil eden STK'ların, sosyal hayatta da öğretmenlerin ana serzeniş konusu; aldıkları maaşın düşüklüğü oluyor.

Âdettendir hemen hemen her meslek grubu kendi önemlerini ifade edebilmek için ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün sözlerini dillendirir.

Son ‘teğmenler olayı’ndan sonra da birçok okulda pazartesi günü 'Mustafa Kemal'in Askerleriyiz' sloganı atılacakmış.

Atatürk'ün sözleri demişken ve konu öğretmenler günüyken aklıma Ulu Önderin 'Yeni nesil öğretmenlerin eseri olacaktır' sözü geldi.

Ama şimdiki öğretmenlerimizin eseri olan yeni neslin; eğitim ve bilimden kopuk hallerini görünce Atatürk'ün sözünü öğretmenler havada bırakmış gibi de geldi.

Bana kalırsa öğretmenlerimiz Atatürk'ün bu sözünü içselleştirmeli ve para maaş konularını bir kenara bırakıp yeni nesli inşa etmek için mücadele etmeye başlamalı.

MALİ DURUM

İşin mali tablosuna kısaca bakmak gerekirse de rakamları dünya ile kıyasladığımızda da durum böyle mi derseniz?

Öğretmenlerin canhıraş yakınmalarını gerektiren bir durum göze çarpmıyor. Nüfus olarak bize benzeyen ancak bizden daha ileri bir ekonomik düzeyde olan Almanya ile mukayese edersek saat ücreti olarak bir öğretmen 24 Avro kazanıyor. Almanya da asgari ücretin saati 12 Avro. Yani bir Alman öğretmen Almanya'nın asgari ücretinin iki katını alıyor. Oysa biz de milyonlarca insan 17 bin 2 TL asgari ücret alırken, öğretmenlerimiz asgari ücretin iki buçuk katını geçen ücretler almalarına rağmen asgari ücret alan toplum yığınlarından çok daha yakınan, çok daha şikâyet eden bir konumdalar.

Oysaki tabiri caizse 'devlete sırtını yaslama' konusunda gayet istekli bir tavır sergiliyorlar.

Zira gerek eğitim fakültelerinin yüksek taban puanları, gerekse KPSS'deki yüksek puanlar öğretmenliğe yüksek bir talebin olduğunu gösteriyor.

Ben ve sanırım milyonlarca insan, bu kadar istekle başlanan bir işte nasıl bu kadar verimsiz ve şikâyetçi bir duruma geliniyor, anlayamıyoruz.

KAMU PERSONEL REFORMU

Bu öğretmenler gününde temel beklentim çok önemli ve kutsal bir görevi icra eden öğretmenlerimizin üzerlerindeki sorumluluğun bilinciyle hareket ederek çocuklarımızı iyi bir eğitim vermeleri. Tabii ki mesleklerine aşkla bağlı idealizmi şiar edinmiş birçok öğretmenimiz vardır, temennimiz bu tipteki öğretmenlerimizin çoğunluğu oluşturmalarıdır.

İdealist, mesleğine bağlı tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlu olsun.

Son olarak hükümetten beklentimiz; eğitim ve kamu personel reformunu süratle yapmasını ve verimlilikte yüzde 12-14'ü geçemeyen eğitim kadrosunu yüksek verimli hale getirmesidir.

Yoksa tek motivasyonu ve gündemi aldığı maaş olan bir öğretmen kadrosuyla geleceğe taşınamayız!