Dünyadaki gerginlik her geçen gün artarken, ülkemiz de gerek dış politik konjonktür gerekse iç politik gelişmelerle gerginliklerin içerisine çekilmeye çalışılıyor.
Çalışılıyor sözünün altını çizerek devam etmem gerekirse; son 6 aydır ülkedeki gündem birileri tarafından kutuplaştırıcı ve gerginliği tırmandırıcı şekilde dizayn ediliyor.
Bunun son örneği de mezuniyet töreninden sonra bir araya gelen ve daha sonra öğrendiğimiz üzere izinsiz ve tabiri caizse korsan gösteri yapan teğmenler olayı oldu.
Konunun üzerinden biraz zaman geçmesini ve olayın iç yüzünü öğrenmeyi istedim.
Zira sıcağı sıcağına yapılacak her yorum göz bebeğimiz olan Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı bir durum ve duruşun içerisinde beni bırakabilirdi.
Vatanını seven her Türk vatandaşı gibi ben de Türk Silahlı Kuvvetleri’ni severim ve toz kondurmak istemem.
Bana kalırsa da bu gibi hassas konularda sıcağı sıcağına yapılan yorumlar belki popüler olabilir ama çoğunlukla da ülkemizi karıştırmak isteyenlerin değirmenine su taşımaktan öteye geçmez.
Olaylara tepki verirken durup düşünmek ve yaprak gibi savrulmamak gerekiyor. Konu patlak verdiğinde 'Atatürk'ün askerleriyiz' diyenlere tepki vermek nedir? diye tepki gösteren vatandaşlarımızın kahir ekseriyeti tabii ki iyi niyetli ve vatanını milletini seven bir yapıdalar.
ÖZEN'DEN OLAYIN İÇ YÜZÜ
Konunun ayrıntılarını Meclis’te bir araya geldiğimiz TBMM Milli Savunma Komisyon Yardımcısı Bursa Milletvekili Refik Özen'den öğrenme fırsatım oldu. Özen uzun süredir milli savunma komisyonunda çalışıyor.
Aslında kendisine Türk Savunma Sanayisi ile ilgili gelişmeleri sormak isterdim ama malum itelenen gündemi sormam gerekti.
Konunun hassasiyetini binaen Özen sözlerini oldukça dikkatli ve kimseyi rencide etmeden seçti.
Konunun Atatürk'ün askerleriyiz sözüne bir tepki olmadığına vurgu yaparak açıklamasına başlayan Özen; "Teğmenlerin ihraç edilmesinin altında sarf ettikleri ‘Atatürk'ün askerleriyiz’ cümlesi yatmıyor. Törenden önce komutanlarına 7 defa başvuruda bulunuyorlar ve ret cevabı alıyorlar. Sonrasında da bir araya gelip basını da organize ederek bu eylemi gerçekleştiriyorlar. Türk Silahlı Kuvvetleri gibi disiplinin ön planda olduğu bir kurumda disiplinsiz davranışlarda bulunmaktan ötürü bu durum hasıl oluyor. Konu Atatürk’ün askerleriyiz sözünü söylemeleri değil disiplinsizliktir."
ATATÜRK PARAVAN OLARAK KULLANILIYOR
Sohbetimiz esnasında Özen'in üzerinde durduğu konulardan birisi de kavramlar üzerinden ülkenin gerginliklere sürüklenmeye çalışılması oldu.
Özen'e göre son örnekte olduğu gibi mesele yeminde söylenen Atatürk vurgusundan AK Parti hükümetinin rahatsız olması değil.
AK Parti ve AK Partili milletvekillerini birçok kere olaylar karşısında kendilerini ifade edemedikleri ya da etmedikleri için eleştiriyorduk.
Bana kalırsa bu olayda da aynı şekilde iletişim ve ifade etme sorunları yaşadılar.
99 ÖNCESİ ATATÜRK'ÜN ASKERİ DEĞİL Mİ?
Özen konunun esas muhataplarından birisi olduğu için kendisini ve partisini doyurucu bir şekilde anlattı.
Özen'in teğmenler olayında dikkati çekmek istediği ana nokta ise Atatürk üzerinden istismar alanı oluşturulması oldu.
Konuyla ilgili Özen'in ve AK Parti'nin duruşunu kendisinin sözleriyle aktarayım: "Gazi Mustafa Kemal Atatürk bizi felaketten kurtaran cumhuriyetimizin banisi. Bizim Atatürk'ün askerleriyiz sözüne tepkimiz olamaz. TSK iç disiplini sağlamak için konuya müdahale etmiştir. Bizim tepkimiz Atatürk'ü bazı şeyleri kaşımak için bir paravan olarak kullanılmasınadır. Yemine gelirsek 1999'dan önce yemin metninde Atatürk'ün askerleriyiz ibaresi yok. Tepki gösterenlerin mantığına göre 1999'dan önce mezun olan subaylarımız Atatürk'ün askeri değil mi? Bizler ordu millet kavramını yaşayan bir milletiz. Her Türk asker doğar sözünü hepimiz içimizde yaşıyoruz. Konuyu sıcağı sıcağına ve manipüle edilmiş haliyle öğrenen ve tepki gösteren vatandaşlarımızın da yaşanan disiplinsizliğin ordumuza büyük zarar vereceğini anladıktan sonra konuya ilişkin tavırları değişmiştir."
Özen'in konuşmaları ve tavırları iktidar partisinden beklenen kucaklayıcı nitelikteydi.
Vatandaşlarımızın hangi siyasi görüşte olursa olsun olaylar karşısında itidalli ve ülke menfaatlerini göz önüne alarak tavır belirlemeleri gerekiyor.
İktidar sertlikten uzak muhalefet de ülke çıkarlarına yakın durmak zorunda! Çünkü biliyoruz ki şu yer kürede çok yalnızız…