Hava Durumu

Date’e çıkanlar (!) burada mı?

Yazının Giriş Tarihi: 17.10.2023 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.10.2023 22:00

Sosyal medyanın fayda veya faydasızlığı kullanım amacına göre değişiyor. Yemek tariflerini de takip edebilirsiniz, film sayfaları, kişisel gelişim, edebiyat sayfalarını da. Veya Influencer’ları… (Sosyal medya aracılığıyla, farklı ürün ve hizmetleri takipçileri ile paylaşarak onları etkileyen kişi)

Influencer çok duyulan bir kelime olsa da açıklama gereği duydum çünkü eminim bilmeyenler ya da benim gibi bu ‘yabancı kelime akımı’na yabancı olup, ‘neymiş bu’ deyip çok sonradan öğrenenler olabilir.

Yazım tam da bunun üzerine.

Farklı bir dil öğrenmenin güzelliğini takdir edip bunu bir kenara bırakarak, ‘yabancı dil’den ziyade ‘yabancı kelimeler’le kendine ‘statü oluşturma’ya, farklı/zengin görünmeye çalışanları anlatmak asıl niyetim.

Bu özenti son yıllarda ayyuka çıkmış durumda ve oldukça da tehlikeli bir yere doğru gitmektedir.

-Date’im var, date’e çıktık, date’inize engel olmayayım. (Buluşma)

-Ben bu işe okeyim. (Onaylıyorum)

-Mesleğim Influencer’lık. (Reklam)

-Baby shower yapacağım. (Bebek kutlaması)

Gördüğünüz gibi buna benzer bir sürü saçma sapan ifadenin gayet güzel, mis gibi Türkçe karşılığı var.

Sorun şu: Neden gerekli olmayan durumlarda yabancı kelimelerle kendimizi ifade etme gereğini hissediyoruz?

Bir İngiliz’in bir Fransız’ın, ben azıcık da Türkçe kelimeler kullanayım gibi bir dert edindiğini görmezsiniz.

Kültürüne yabancı, kendi dilini bile daha doğru düzgün kullanamayanların günlük pratiklerinde böyle anlaşılması zor, yabancı kelimelere sık sık başvurmaları oldukça vahim bir durum.

Tüm milletlerin önce kendi kültürünü öğrenip, kendi dillerini düzgün kullanmaya çalışıp, -nereden geldiklerini unutmadan- diğer kültürlerle etkileşim halinde olmak bambaşka güzellikte bir şey. Bir ülkenin gelişmişlik seviyesini artırabilecek etkenlerden bir tanesi bu.

Bu yabancılaşmayı daha çok, teknoloji çağının merkezinde olan Z kuşağı ve Z-Y’de görmemiz mümkün.

Bunun temel nedenlerini, kişilerin kendi kültürlerini, dolayısıyla da kendilerini tanıma gibi bir dertlerinin olmamasına; bir yerde konumlanamama, aidiyet sorunu yaşamalarına bağlayabiliriz.

Özellikle ‘yalnızlaşma’ bu kadar artmışken.

Sosyal bir varlık olan insan, özellikle psikolojik olarak belli alanlarda duyduğu bazı ihtiyaçlarının farkında olamadığında, bunu çözümleyemediğinde veya karşılayamadığında kişiliğinde de birtakım çatlakların olması da kaçınılmazdır.

Bu da kendini ifade etme biçiminin sıkıntılı bir yere doğru evrilmesine neden olmaktadır.

Dille eş zamanlı olarak tercih edilen mekânlar da değişmeye başladı. Özellikle yabancı menşeli kahve dükkânları bir statü göstergesi olmaya başladı. Üstelik buraları dolduranlar sadece ekonomik olarak üst sınıftaki kişiler de değil.

Sosyal medyada yapılan şu paylaşım oldukça dikkat çekici. X markaya atıfta bulunuyor:

“Karton kutudaki 5 liralık kahveyi 87 liraya alıp, olimpiyat meşalesi gibi elinde gezindirdiğinde statü atladığını zanneden aç ve işsiz gençlerimize 87 liradan kahve yetiştiremiyor.”

Bir topluluğu çökertmenin en iyi yolu önce kültürünü yok etmekten ve yabancılaştırmaktan geçer.

Tehlikenin farkında mıyız?

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.