Meksikalı yönetmen Michel Franco'nun daha gösterime girmeden eleştiri oklarına tutulan Yeni Düzen'i, Bursa'da Başka Sinema salonunda gösterime çıktı.
7 uzun metrajlı filmografiye imza atan Franco'nun 2020 yapımlı filmi, ayyuka çıkan sosyal adaletsizlik sonucu isyancıların çıkardığı kaos ortamının hangi noktaya gelebileceği üzerine distopik bir yapıda kurgulanıyor.
Koyu Meksikalıların, paralı/beyaz Meksikalıları katlettiği sahneler, "ırkçılık" yapıldığı gerekçesiyle yoğun eleştiriye neden olsa da kendi ülkesinde yarım milyona yakın izlendi.
Yerlerde cesetlerin yattığı görüntülerle başlayan film, bir hastanenin, isyan sonucu yaralanan hastalar nedeniyle boşaltılması ile hikâyeye giriş yapıyor.
Kameralar akabinde, zengin sınıfa sahip bir ailenin düğün evine çevriliyor. Bir yanda evin kızı Marianne ile damat Cristian'ın mutlu anlarını izlerken, diğer yanda sokakta isyancıların yağması, zengin araçların yeşile boyandığı sahnelerle, tehlikenin yaklaştığını hissediyoruz.
Zengin beyazlar, güvenli alan olan 'ev'lerinde büyük bir tehdit altındadır. Aslanın avına usul usul yaklaşması gibi büyük bir gerilimle devam eden olayları izlerken, diyaloglarda, bu lüks yaşamların rüşvet gibi kirli ilişkilerle şekillendiğinin de mesajını veriyor yönetmen.
Davetliler ve düğün sahipleri, 'dışarı'daki kaosa rağmen, alkol, uyuşturucu eşliğinde eğlencenin doruğuna çıkarken, intikamdan gözü dönen isyancılar, evin duvarlarından 'güvenli alan'a sızmaya başlamıştır bile. 'Parazit' artık evin içindedir.
Gerilimin başladığı anlarda devreye evin eski çalışanı girer...
Karısının ameliyat parasını karşılayamayan çalışan, eski işveren olan Marianne'nin evine gelir. Marianne'nın annesi paranın hepsini karşılayamayacağını söyleyip, başından savmak için bir miktar toplayıp getirir. Marianne ise düğününe rağmen, parayı alır ve çalışana ulaştırmak için evine gider.
Mexico City'de kaos iyice tırmanmıştır. Evin çalışanlarının da işbirliği ile girdikleri düğün evini yağmalayan isyancılar, bu zengin gruptan birçoğunu katleder.
Kaosu bastırmak için devreye giren ordu ise bunu bir fırsat olarak kullanır. Ordunun güç zehirlenmesi yaşadığı ülkede isyanın bastırılması adına (!) sayısız kişi katledilir, hapsedilir ve Türkiye'deki 80 dönemini hatırlatan akıl almaz işkencelerden geçirilir. Marianne da bu işkencelere maruz kalanlardan biridir.
Son dönemde, Squit Game, Parazit, Joker, Açlık Oyunları gibi sosyal adaletsizliği, burjuva eleştirisini işleyen filmlerin hiç olmadığı kadar artması, sınıflar arası makasın iyice açıldığını, bunun da artık gizlenemeyecek durumda olduğunun göstergesi...
Fakat burada dikkat edilmesi gereken nokta, bu gerçeklerin nasıl kurgulandığı! Gittikçe artan gelir adaletsizliğinin, insanların içine düştüğü çıkmazın esas nedenine inmeden, alt sınıf insanlarının durumu kurtarmak için her türlü vahşiliğe başvurabileceği, hatta birbirinin etini yiyebileceği gibi çarpıtmalara başvurursanız, izleyicide samimimi bir karşılığı olmayacaktır.
Yeni Düzen'de de bu patlamanın nedenlerine inilmeden, anarşist bir kalkışmanın işlendiği film, totelde bir toplumda "sosyal patlama yaşansa neler olur?"un sonucu irdelenmiş.
Not: Dünya prömiyerini Venedik Film Festivali'nde yapan film, Jüri Büyük Ödülü'nün ve 'Saraybosnanın Kalbi' ödülünün sahibi oldu.