Bundan sonra güncelliğini hiç yitirmeyecek olan konu sanıyorum ‘su’ olacak!
Su sorunu, tüm canlılar için her geçen gün ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Son yıllarda yaşadığımız iklim değişikliği nedeniyle kış ve bahar aylarında yağan yağmurun azalması, su döngüsünü sekteye uğratırken, bu durum geleceğe yönelik su krizinin sinyallerini veriyor. Bu anlamda şehirler ve tarım alanları büyük tehdit altında!
Şehir politikaları, suların kirlenmesi, tarımda bilinçsiz sulama, orman alanlarının yok edilmesi ile gelinen nokta susuzluk tehdidi ve devamında gıda yetersizliği sorunu da oluşabilecek… Ancak insanın suyu genellikle yanlış kullanması suyun geleceğini etkileyen en kritik konu…
Sadece su içerek uzun süre yaşanabiliyor ancak susuzluğa birkaç gün dayanılabiliyor.
***
Bir zamanlar Bursa’da her sokak başında akan çeşmeler vardı. Yolda giderken yazları kana kana su içtiğimiz çeşmeler…
Uzun bir zaman önce bu özelliğini kaybetti Bursa…
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün Standart Yağış İndeksi Metodu ve Normalin Yüzdesi Metodu'na göre, 2023 Ocak ayı meteorolojik kuraklık haritasında birkaç şehir dışında Türkiye'nin tüm bölgelerinde aşırı kuraklık yaşanıyor.
Bursa'nın içme suyunun en önemli kısmını karşılayan yıllık 60 milyon metreküp kapasiteli Nilüfer Barajı'nın doluluk oranı yüzde 0'a düştü. 40 milyon metreküp kapasiteli Doğancı Barajı'nın doluluk oranı ise yüzde 24'e geriledi.
Beklenen yağışın istenilen seviyede gelmemesi, iki barajın da su seviyesini kritik seviyelere düşürdü.
Durumun ciddiyetini hatırlatarak vatandaşlara suyu tasarruflu kullanmaları yönünde su tasarrufu çağrısında bulunan Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, her bir su damlasının çok değerli olduğunu söyleyerek, suyun doğru değerlendirilmesini istedi. Başkan Aktaş, “Vatandaşlarımızdan istirham ediyorum. Evlerde, camilerde veya iş yerlerinde kullandıkları suyu ziyan etmesinler. Her damlayı önemseyerek kullanalım” dedi.
Kabul etmek istemesek de şunu çok iyi anlamamız gerekiyor: Daha sıcak ve daha kurak bir Dünyaya doğru ilerliyoruz! İklim değişiklikleri, yangınlar, sel baskınları ve depremler…
Bu yaşadığımız asrın felaketi depremler sonrasında yıllardan beri tartışılan afet bakanlığının kurulması konusu tekrar gündeme nasıl geldiyse, iklim ve meteoroloji konularının ayrı bir bakanlık kapsamında değerlendirilmesi de kanımca büyük önem arz ediyor.
***
İşin özeti; Tehlike çanları su için çalıyor!
O halde alabileceğimiz tedbirleri, “Aman sende, bir kişinin tasarrufundan ne olur” demeden, bireysel anlamda almalıyız.
Bu doğrultuda; Muslukları gereksiz şekilde açık bırakmadan, tasarruflu batarya tercihi yaparak, elde yıkama yapmak yerine bulaşık ve çamaşır makinesi kullanarak, duş yaparken suyun ısınmasını beklerken suyu boşa akıtmadan, gıdaları yıkarken de aynı şekilde su israfına sebebiyet vermeden hareket etmeyi öğrenmemiz lazım!
Unutmayalım; Damlaya damlaya göl olur!