Bursa'dan 12 bin yıl önceye

45 kişilik bir Bursa kafilesi olarak Güneydoğu'ya 5 günlüğüne önemli bir gezi gerçekleştirdik Doğrusu insanın köklerine yolculuk dedikleri bu olsa gerek... Tam 12 bin yıl öncesiydi çünkü en önemli durağımız....

Göbeklitepe...

Bursa Bilişim ve Yönetişim Derneği ile Gürsu Belediyesi'nin birlikte düzenlediği 'Tarihin sıfır Noktasından Geleceğe Göbeklitepe' projesi kapsamında gerçekleşştirdik gezimizi. İçişleri Bakanlığı'nın desteklediği bir projede yer aldık.Kafilemizde medeniyetler tarihi konusunda eğitim veren akademisyenlerin bulunması da bölge hakkında bilgiye kolay ulaşmamızı sağladı.

İnsanlık tarihin akışını değiştiren Şanlıurfa'daki 12 bin yıllık Göbeklitepe'de ilk heykeli bulup müzeye teslim eden Mahmut Amca'yı ve yıllar sonra heykeli depoda görünce değerini anlayarak hayatını buradaki kazılara adayan, 5 yıl önce hayata gözlerini yuman Alman arekolog Klaus Schmidt'i minnetle anmak lazım.

Bilinen ezberleri bozarak tarihi yeniden yazan ekibin lideriydi...

Biz de kafile olarak insanlık tarihinin ilk tapınağını ziyaret ederek son dönemin en büyük arkeolojik keşfine tanıklık ettik.

Etkilenmemek elde değil. Doğuş Holding sponsorluğunda yapılan ve Göbeklitepe'deki insanı anlatan 3 boyutlu animasyon gösterisini izledikten sonra tapınak bölgesine araçlarla gidiyorsunuz. 12 bin yıl öncesine saatler içinde varıyorsunuz.

İnsanı simgeleyen büyük taşlar, etraftaki diğer taşlar üstündeki hayvan tasvirleri.... Özenle ve bir sistemle yapılan dizilim... Zamanın insanlarının taşı taşla yontarak bu denli mükemmel eserlere imza atabilmesi gerçekten inanılmaz...

Aslan veya kaplana benzeyen hayvan figürleri gösteriyor ki bölgede aslanlar dahi yaşamış o dönem. Ya da aslana çok benzeyen bir başka tür de olabilir. Altının çizilmesi gerekek konuysa Milattan Önce 10 bin'de insanların tapınma ihtiyacı hissetmesi. Bir yaradan veya tanrının varlığını hissedip tapınak inşa etmeleri. Muhtemelen içlerinde o zamanın en önemli sanatçıları da vardı ve böylesine bir eser ortaya konuldu.

Binlerce insanın çalışması da gerekiyor Göbeklitepe'deki tapınağın yapılabilmesi için. Yakınlardaki taş kaynaklarının uzaklığını da göz önüne alırsak muazzam bir emek ve zaman sarf edilmiş olmalı. Hem de taşı taşla işleye işleye...

Tapınak inşaatında çalışan binlerce insanı doyurmak da avcılık veya toplayıcılıkla da mümkün olmadığından, insanlığın tarıma geçişi de Şanlıurfa bölgesinde başlamış oluyor. Binlerce farklı yabani buğday türü üzerinde yapılan bilimsel çalışmalar neticesinde, bu bölgede kendiliğinden yetişen buğdayın genetik yapısının bugün tarımda kullandığımız ekilebilir buğdayla neredeyse aynı olduğunu ortaya koyuyor.

Mağara yaşamı ve mağara duvarlarına figür çizme olayı sınırlarımızda sona ermiş. İnsanlık kendi tarihinde dönüm noktasına imza atmış. Bugün bize ait olan sınırlar içinde ilk kez yerleşik hayata geçilmiş, tapınak inşa edilmiş ve akabinde tarım faaliyetleri başlamış. Sistematik bir sanat faaliyetinden de gördüğümüz üzere medeniyet tam da burada yeşermiş.

Tarihin sıfır noktası demek çok doğru. Gizem dolu Mısır piramitlerinden bile 7 bin yıl öncesini gördüğümüzü söylersek nerede olduğumuzu daha iyi anlatmış oluruz.Bilinen insanlık tarihi Türkiye'de değişti ve dünyadaki her insanın da burayı görmesi gerekli. Dünya için eşsiz olan bu bölgeyi çok iyi tanıtmak ve yatırımlarla bölgeyi ihya etmek gerek. Her yıl onmilyonlarca tursitin burayı ziyaret etmemesi için hiçbir sebep yok. Yeter ki dopru adımlar atılsın.

Bulunan tapınak benzeri 15 tapınak daha kazılmayı bekliyor ancak Alman arkeologun ölümünün ardından çalışmalar tamamen durmuş. Şimdi bir Amerikalı getirilmiş yerine. Muhtemelen bir 30-40 yıl daha çalışma yapmak gerek Göbeklitepe'nin tamamının ortaya çıkarılması için.
Bursa Bilişim ve Yönetişim Derneği Başkanı Adem Yıldırım ve özel projenin paydaşı Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık'ın çabalarını vurgulamak gerekiyor. Her iki isme de şükranlarımızı sunuyoruz.

Göbeklitepe'deki zaman yolculuğunu yaşamayan insan kalmamalı...