Bursaspor'da pozitif gelişmeler

Küme düşen şampiyon takımda olumlu gelişmeler yaşanıyor. Frey krizi sonunda çözüldü. Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş'ın özverisi ve katkısıyla puan silme cezası ihtimali ortadan kaldırıldı.

"Bursaspor için kampanya başlatalım" diyen Başkan Aktaş sözünü tuttu. İlk ateşi o yaktı. Artık diğer kent dinamiklerinin de onu izlemesi gerekiyor. Aktaş'ı seversiniz, sevmezsiniz, eleştirirsiniz ama Bursasporluluğundan yana şüphemiz yok.

1.Lig'deki Bursaspor'un yanında olmaya devam edecek başkan. Önemli katkıları da gelecektir. Bu daha başlangıç.

Yeşil beyazlı takımın transfer tahtasının açılması ve Uyuşmazlık Çözüm Kurulu'ndaki dosyaların da kapatılması gerekiyor şimdi. Sadece bir muharebe kazanıldı. Var olma savaşı devam ediyor.

Şimdi diğer önemli isimlerin Aktaş'ın açtığı yoldan yürümesi gerekiyor.

Elbette ilk olarak BTSO...

İbrahim Burkay'ın elini taşın altına her zamankinden daha fazla koymasını bekliyoruz. 1.Lig'de gelirler hayli düştü çünkü. İş dünyasının azımsanmayacak katkı koyması şart.

Milyarlarca dolar ihracat yapan Bursa şehrinin iş adamlarının Başkan Alinur Aktaş'ı izlemesi elzem.

Vizyon olarak üst seviyede gördüğümüz İbrahim Burkay'ın liderliğinde iş dünyası da geniş bir katılımla kampanyada yer alabilir. Burkay'ın çalışmalar yaptığı duyumunu aldık. Kombineler ve stadyum ismi Burkay'ın çabalarıyla satılırsa ciddi bir gelir elde edilir. Kimse parayı da boşa vermemiş olur. Önermesi benden...

Elbette Bursa Valisi Yakup Canbolat... O da mutlaka bu kampanyada hem düzenleyici hem de denetleyici olmalı. Vakit geçirmeden de açıklamalar yapılıp işe koyulmalı.

Mesut Mestan'ın başkan olmadan önce İstanbul'a gitmesi ve Bursaspor'dan haraç mezat oyuncu alınmasını engellemesi kendi adına çok büyük bir artı oldu. Mestan'ın bu hamlesiyle muhtemelen 10-15 milyon TL kazandı Bursaspor. Belki de Ali Ay'ı da tepkilerden kurtardı...

Görünüm pozitife doğru ilerliyor...

Sistem tartışmaları

Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul'u kazanması sonrasında sistem tartışmaları da alevlendi. İmamoğlu'nu direkt başkanlığa yakıştırıverdi ahali. Bazı genel politikaya yönelik söylemleri de örnek gösterilerek "Aha hedefi başkanlık" gibisinden yorumları yağdırıverdiler.

Oysa daha durun adam bir nefes alsın ve icraat yapsın yahu! Herkes de görsün. Vatandaş değerlendirsin. Mazbatayı almadan başkanlığını telaffuz etmeye başlamak da olmaz ki...

Biraz fren yapalım bence...

Öte yandan başkanlık sistemi ister istemez 2 ittifak arasındaki bir yarışa yol açıyor malumunuz. AK Partili eski küskünlerin kuracağı partilerin de iktidardan birer ısırık alması halinde başkanlık yolu çetin bir mücadeleye sahne olacak. Hiç kimsenin koltuğu garanti değil yani...

Bu yüzden sistem tartışmaları da başladı...

Burhan Kuzu hocamız da sistemin yerine oturmadığını itiraf etti ve "Son 1 yılda Meclis güçlenemedi. Seçim sistemi de buna engel" dedi ve ilave etti:

"600 vekil varsa 600 seçim bölgesi gerek bence. Her bölgeden belediye başkanı gibi biri çıkmalı. Halkın bire bir tanıdığı selam çaktığı, öpücük gönderdiği vekiller lazım. Bunun da yolu bu."

Daraltılmış bölge sistemi öneriyor Burhan Kuzu lakin pek de sıcak bakılacağını sanmıyorum. Muhtemelen Kuzu'nun ürettiği başkanlık sistemine AK Partililer dahi soğuk an itibarıyla. Yüzde 38-40 oyla tek başına iktidar olan bir parti şimdi ittifak yapmadan iktidarı elinde bulunduramıyor. Çıta yükseldi çünkü...

Birileri birilerini kandırdı mı acaba?

Durduk yerde kendi iktidarını tehlikeye düşüren parti pek de görülmüş vaka değil...

Bizim memlekette sistem tartışmaları bitmez kanaatimce...

Hangi sisteme dönersek dönelim...