Hava Durumu

"Dede seninle bir daha bir yere gitmeyeceğim"

Yazının Giriş Tarihi: 05.05.2019 06:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.05.2019 06:07

Hafta sonları bari üzülmeyelim.

Ama olmuyor.

İllaki ki...

Sizleri üzecek bir şeyler oluyor.

Dün bir, üç ayrı şehirde 10 kişi yaşamını yitirdi.

Nedeni trafik kazalarıydı.

Suriye'de bulunan askerlerimizden birisi teröristlerin hedefi oldu.

Maalesef kurtarılamadı, şehit düştü.

Bir de yaralımız var.

Bitmeyen enerji savaşları, güç elde etme yarışı bölgemizi yıllardır kan revan içinde bıraktı.

Yazık...

İnsanlar yaşamlarından oluyor.

Evlerinden oluyor.

Eşlerinden dostlarından oluyor.

Geleceklerinden oluyor.

Bizlerse savaşın bütün çirkinliğiyle içinde olmadan içindeymişiz gibi yüzleşmeye devam ediyoruz.

Ne kadar kötü...

Sonuçları ne kadar ağır.

İçimize almak zorunda kaldığımız Suriyelilerin, Iraklıların yaşadıklarından ne kadar ders çıkarıyoruz?

Böyle bir kaygı taşıyan kaç kişi var aramızda?

Yönetenler, sertleşen siyaset dilinin Türkiye'de yarattığı iklimi Suriye Irak üzerinden ne kadar düşünüyorlar?

Nasıl yorumluyorlar?

Her şeye rağmen iktidar olmak...

Her şeye rağmen tek güç olmak neden bu kadar önemli?

Birlikte olmak, beraber ortak noktalar oluşturarak, herkesin nefes alabileceği bir yönetim perspektifiyle var olmak...

Hepimiz için çok daha iyi olmaz mı?

Siyasette sürekli var olmak oysa ne kadar yıpratıcı...

Düşünün bir yere gitmek istiyorsunuz ama gidemiyorsunuz.

Giderseniz...

Etrafınız bir anda kuşatılıyor.

İstekler...

Sorunlar önünüze seriliyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan eski Başbakan, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım anlatmıştı.

Bir gün torunuyla İstanbul'da bir alışveriş merkezine gitmiş.

Daha kapıda etrafı sarılmış.

İnsanlara merhaba demekten bir adım içeri atamamış.

En sonunda torunuyla evine geri dönmüş.

Torunu, "Dede bir daha seninle bir yere gitmeyeceğim" demiş.

Böyle bir hayatın içinde uzun yıllar kalmayı insan neden ister ki?

Hayat, bir ırmak gibi akıp gidiyor.

Bir yerinden sonra artık o hayata tutunmak da eskisi kadar kolay olmuyor.

Türkiye'nin selameti için siyasete Amerika'daki gibi bir sınır getirilmeli.

Net sınırlar.

Bir seçilen ölene kadar orada kalmamalı.

Bunu...

O insan için önce istemek gerekiyor.

Sonra da ülke için...

Siyasetin mesleğe dönüşmesi beraberinde bir takım yanlışların da oluşmasına neden oluyor.

Temel konularda uzlaşmış...

Eğitimde hemfikir olmuş.

Dış politikada ne istediğini bilen bir çerçeveyi ortaya çıkarmış bir Türkiye'de kimin cumhurbaşkanı kimin dışişleri bakanı olduğunun bir önemi kalır mı?

Ana muhalefet veya iktidar ülkeyi keskin bir bıçak gibi bölebilir mi?

Bakın, Türkiye'deki bütün kavgalar, kendi düşüncesini herkesin düşüncesinin üstüne koyup, herkesin aynılaşması üzerine kurgulu...

Bu kavganın devreye sokulduğu yer de eğitim.

Bir anlaşsak, herkes eğitim konusunda hemfikir olsa yaşanan en temel sorunu ortadan kaldırmış olacağız.

O vakit...

Siyaset bu kadar bilek güreşine dönmeyecek, dönmeyeceği için de herkes daha rahat nefes alacak.

Ne dersiniz?

Bir gün bu ülkeyi yönetenlerden birisi böyle bir düşüncenin harmanlanması için ortam yaratır mı?

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.