Deprem olunca başkalarının acısını hissedip insan olduğumuzu hatırlıyoruz.
Ayrıca yine deprem olduğunda memleketimizde insanlıktan hiç nasibini almamış ciddi bir kitlenin bulunduğunu da maalesef anlıyoruz.
Deprem İzmir'de olunca sevinçten anında dans ettiğini bildirip bunu fotoğrafla sosyal medyada paylaşanlara insan demek mümkün müdür?
Maalesef toplumu dinamitleyen, kutuplaşmayı daha da keskin hale getirmekten başka bir işe yaramayan hareketler salgın döneminde bile devam ediyor.
Senin gibi düşünmeyenin yaşadığı acıdan mutlu olmak...
"Benimle aynı siyasi fikirde değilsen öl" diyebilmek nasıl bir zalim kafanın ürünüdür?
Pandeminin biraz bu tip insanları akıllandırdığını düşünüyorduk ancak fena halde yanılmışız. Kendi mahallesinden olmayanın koronavirüs kapmasından dahi sevinç malzemesi çıkartmaya devam ediyorlar anlaşılan...
Kin ve nefret içeren 37 paylaşım tespit edildi. 6 kişi gözaltına alındı...
Paylaşımları beğenip başkalarına iletenlere de işlem yapılmalı aslında...
Oysa depremleri oluşturan fay atımları dünyanın doğal hareketleri. Binlerce yıldır var ve olmaya da devam edecek. Doğal afetler hep var olacak.
'Dünyanın kalbinin attığını gösteren hareketlerdir bunlar. Yerkabuğunda ki bu hareketlilik bittiği an dünya ölmüş demektir..."
Böyle diyor deprem uzmanı Naci Görür...
Yani yaşadığımız sistemin bir parçası deprem...
Bu gerçeğe uygun bina yapıp tedbiri alacaksınız... Depremden değil çürük bina yapmaktan kaçınacaksınız...
Milyonlarca yıldır olan depremler biz dünyadan göçünce de devam edecek...
Deprem öldürmüyor, kötü zemine yapılmış kötü inşa edilmiş binalar öldürüyor...
Gerekli tedbirleri alacaksınız o kadar...
Bu arada 'doğal afetler ilahi cezadır' diyenlere şunu da hatırlatalım. Namaz kılındığı sırada camiye düşen yıldırımı nereye koyacağız? Bu olay hakkında nasıl bir yorum yapabiliriz?
Dere yataklarına ev yapıp oluşan selde ölenlere verilen ilahi bir ceza var mıdır? Yoksa sadece doğal sisteme uyum göstermekten imtina edip kafasının estiğini yapan bir takım uygulamalar sonucunda maalesef canlar mı verilmektedir?
Doğayı etkileyen, doğal sisteme ters düşen her hareket dönüp insanoğlunu vurur. Er ya da geç... Kaçınılmaz... Bu Allah'ın gazabı değil insanoğlunun eksik akılla yaptıklarının doğal sonucudur.
Gelelim Bursa'ya...
Bursa'mız da maalesef bina kalitesi dediğimizde büyük ölçüde sınıfta kalacak bir durumda. Özellikle bazı ilçelerimizde benzer bir depremde taş taşın üstünde kalmaz. Hepimiz bunu biliyoruz. Hepimiz farkındayız.
Kimse kafasını kuma gömmesin. Bursa'da tarih boyunca periyodik olarak gerçekleşen yıkıcı depremin artık eli kulağında. Vakit belki de çok yakın...
Mevcut afet yönetim sistemiyle az kayıp olacağını beklemek hayalden öte bir şey...
Yüzde 99 oranında hayatta kalma başarısı başarı gibi görünüyor lakin mevcut nüfusa göre 30 bin can kaybı demek...
Bursa'nın acilen bir deprem planına ve düzenlemelere ihtiyacı var.
Hem de çok acilen strateji değiştirilmeli...
Emirsultan Mezarlığı'nda toplanmayalım depremin ardından...
Bir zahmet harekete geçelim...