Dünya ve çivisi

Sınır kapılarından veya deniz yoluyla Yunanistan'a geçmeye çalışan mültecilerin karşılaştıkları tabloyu görünce "Dünyanın çivisinin çıkmasına ramak kaldı!" diyebiliriz...

Yani dünya yörüngesinden çıkıyor... İçinde bulunduğumuz sistemin yaradılış gayesi bu değil oysa... Bir kısım dünyalı bolluk içindeyken, diğerlerinin muhtaç halde yaşadığı acımasız bir dünya sürdürülebilir mi?

Mevcut büyük fotoğraf artık herkesi rahatsız etmek durumunda...

Zenginle fakir arasındaki makas öyle açıldı ki kalkınmış ülkelerde yaşamın huzur içinde devam etmesi için garibanlara dönüp bakılması şart.

Dünyadaki en zengin 42 kişinin mal varlığı, dünya nüfusunun %50'sine tekabül eden 3,6 milyar insanla eşit vaziyette. 3.6 milyara karşılık 42! Hiç kabul edilebilir mi?

Şöyle bir örnek verelim;

En zengin 42 kişiye "Sahip olduklarınız yetmez" diyerek tüm dünyayı verelim. Tüm para, altın, mal mülk onların olsun. Kalan herkes çulsuz olsun. Dünyanın tüm kaynaklarına sahip olsunlar yani. Fakir olan çoğunluk, ilgili 42 zengin kişiden de zamanla bir şey satın alamaz hale gelecektir. Biz onlardan ticaret yapamazsak onlar da mevcut durumlarından öteye gidemeyecekler ve dolayısıyla da sistem durmuş demektir hal böyleyken.

Servet düşmanlığı yapmış gibi olmayalım lakin zenginliğin de bir limiti olmalı. Sizden başka herkes fakirse zenginliğinizin ne anlamı var? Süper zenginlerden lüks vergisi alınıp fakirlerin desteklenmesi şart.

Maddi nedenlerle göç ediyor insanlar şu an... Lakin önümüzdeki 20-30 yıllık süreçte içilebilir su kaynaklarının kaybı sonucunda sadece maddi nedenlerle değil, en doğal ihtiyacı suya ulaşmak için de göç etmeye başlayacak insanlar mecburen.

Suyun bulunduğu yerlere doğru göçlerin 2030'larda başlayacağı tahmin ediliyor. İklim değişikliği dolayısıyla 700 milyon kişinin göç edeceği öngörülüyor.

Yani göç artık dünyanın kaderi. Bunu önlemek de yine dünyayı yönetenlerin elinde... Tedbir alınmazsa yüz milyonlarca insanın kendi ülkelerine doğru gelmeye çalıştığını görecekler günün birinde. Elbette yüz milyonlarca kişiyi döverek geriye püskürtmeniz de mümkün değil!

Dünya büyük bir gemi... Her gelişme herkesi etkileyecek...

Sadece dışarıda değil içeride de tehlike arz edecek fakirlik. Çünkü dünyanın en zengin yüzde 1'i küresel servetin de yüzde 82'sine sahip durumda. Ülkelerin kendi içlerindeki dengesizlik de kabul edilemez boyutlara doğru gidiyor artık.

Küresel krizlerin etkileri herkesi er ya da geç saracak. Avrupa Birliği'ne ve ABD'ye vaziyeti izah etmek gerek... "Şu ülkelere silah satalım, birbirlerine kırdıralım. Milyarlarca doları da kazanalım" zihniyeti zaman içinde süper güçleri vurur hale gelecek. Kaybedecek bir şeyi kalmayan milyonlarca insanın elinde son teknolojik silahların olacağını da düşünürsek tehlike çok ama çok büyük!

Fakir ülkeler kendi yönetimsel beceriksizleriyle de muhtaç duruma düşmüş haldeler lakin onları daha da acınası hale getiren süper güçlerin kendileri değil mi?

Ezcümle; dünyanın fabrika ayarlarıyla daha fazla oynanmamalı!

Yoksa kimsenin küresel sıkıntılardan kaçması söz konusu değil!..