Hava Durumu

Geleneksel 10 Kasım

Yazının Giriş Tarihi: 11.11.2018 06:19
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.11.2018 06:19

Yine bir 10 Kasım tartışmalarla geçti. Hazır 10 Kasım gelmişken Gazi Mustafa Kemal'i eleştirip gündeme geleyim diyenleri...  Trafikte Atatürk'e saygı gösterip saat 09.05'te duranları suçlayanları gördük.

Bir tarafta Atatürk'ü ananlar... Heykellerine çiçek bırakanlar... Öte yanda ananları "putçusunuz" diye eleştirenler... Bir diğer tarafta da Atatürk'ü "maço" ilan eden köşe yazarları...

Karmakarışık bir 10 Kasım'dı... Aslında şaşırmadık tabii... Gelenek böyle işliyor bizim coğrafyada... Yıllardır 10 Kasım böyle geçiyor...

Cuma hutbesinde Atatürk'ü anmaktan imtina eden Diyanet İşleri'nin Atatürk düşmanı Kadir Mısıroğlu'nu ziyaret etmesi de manidar değil midir? Ayağından operasyon geçirdiği için geçmiş olsun demek istemişler.

Kurtuluş Savaşı için "Keşke Yunan galip gelseydi" demekle kalmamış, İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy'a da ağır hakaretler etmişti. Hakaretler mahkemelerde bilirkişi raporlarıyla kesinleşmişti.

Tam da 10 Kasım arifesinde Diyanet'in Mısıroğlu'na ziyareti tuhaf ve manidar kaçtı haliyle...

Gelelim Engin Ardıç'a...

"10 Kasım 1958 günü törende güldüğüm için ihtar cezası aldım" diye yazdı köşesinde. 10 Kasım'da gülmek yasak olduğu için G.Saray ilkokul bölümünde ihtar cezası almış.

Gerçi ilkokula 1959'da başladığına dair bir özgeçmişi var. 1 Şubat 1952'de doğmuş ve 59'da ilkokula başlamış. 1958'de ihtar nasıl aldı? Belki de okula başlamadan ihtar cezası vermişlerdir ki okula başladığında akıllı uslu olsun. Her neyse tarihleri karıştırmış olabilir.

Bir de o tarihlerde ihtar diye bir ceza var mıydı yahu? Tokadı basıp kulağınızı çekerlerdi. Neyin ihtarıdır 1958'de baba erenler? Ha belki "Engin bak akıllı dur geliyor beş kardeş" demişlerdir. Bu da ihtar mahiyetindedir bir nebze...

Biraz da geçmişe dönelim...

Aynı Engin Ardıç, 4 Kasım 2007 tarihli Akşam Gazetesi'ndeki köşesinde ne büyük laflar etmişti. ABD seçimleri vardı ve Obama'nın kesinlikle ABD başkanı olamayacağını söyleyip şu sözü yazmıştı:

"Adı Hüseyin olan biri Amerika'ya başkan seçilsin, çıkar Taksim Meydanı'nda anırırım."

Şimdi sorulması gereken soru şu:

Engin Ardıç 11 yıl önce okuyucularına verdiği sözü neden bugüne kadar tutmadı? Hem de onlarca çağrıya rağmen. Herkese her gün köşesinden öğretmenlik yapıp "ihtar" cezası veren, adeta sıra dayağına çeken Ardıç maalesef anıramadı.

Herkese ver kalayı, görmezden gel kendi

Ardıç Taksim Meydanı'na çıkıp anırmadan yazdığı yazılardaki samimiyeti sorgularım arkadaş.  Aslında anırmak çok da mühim bir olay da değil. Büyütmemeli. Anırırsınız geçer...

Aynı iddiada ben bulunsaydım çoktan anırmıştım. Anırmakla insanın bir şeyi eksilmez. Aksine vücuda oksijen girişi kolaylaşır. Onca eşek boşuna anırmıyor sonuçta. Vardır bünyeye muhakkak faydası...

10 Kasım'la başladık, nerelere gitti yazı... Neler oluyor hayatta yahu...

Kalın sağlıcakla...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.