Gündeme dair yaklaşımlar

"Çaycı Hüseyin koronavirüsten öldü" haberi sosyal medyayı salladı. Meğer öyle bir şey yokmuş. İddialar asılsızmış. Çaycı Hüseyin yaşamayı sürdürüyormuş.

Garibim çaycı Hüseyin ölmediğini sürekli ispatlamak zorunda kalıyor. Geçen ağustos ayında da "Çaycı Hüseyin öldü Allah rahmet eylesin" diye paylaşımlar olmuştu sosyal medyada. "Ölmedim, ölünce herkese haber vereceğim merak etmeyin" demişti...

Aradan 6 ay geçti yine çaycı Hüseyin'in ölüp ölmediğini tartışır olduk. Birileri adamcağızı öldürmeye son derece meraklı gibi... Sanıyorum temmuza kalmaz çaycı Hüseyin'i bir kez daha öldürmeye çalışırlar sosyal medyada...

Aman diyim Allah uzun ömür versin...

Umarım bu tip söylentiler ömrünü uzatır. Kasıtlı iddiaları ortaya atanları da birer birer kendi elleriyle gömer inşallah.

Hakkını helal eder mi gömerken onu bilmem... Çaycı İsmail'in takdiri...

XXX

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın sözleri sosyal medyanın gündemi oldu:

"Biz sizin paranızı harcıyoruz ve devlet memuruyuz. Bakmayın kocaman sıfatlar yakıştırılmasına, protokolde oturulmasına. Bizim herhangi bir memurdan farkımız yok, maaşımızı da siz ödüyorsunuz. Yaptığımız bütün işlerin parası da sizden çıkıyor."

Hollywood filmlerinde izlersiniz. ABD vatandaşları kendisini durduran trafik polisine, yakalayıp derdest eden dedektife veya herhangi bir kamu görevlisine "Senin maaşını ben ödüyorum dikkat et... Ben vergi veren bir vatandaşım" diye çıkışır. Hiçbir polis de "Sen ne diyorsun kerkenez... Ne saçmalıyorsun!" gibisinden sinirli hallere girmez...

Mansur Yavaş'ın sözleri ABD'deki mevcut duruma yakın...

Bu arada geçen hafta bir haberden dolayı bana sosyal medyadan bitip tükenmeyen tepki gösteren bir memure hanımla da polemiği şöyle sonlandırdım:

• Pardon bugün mesainiz kaçta başladı? Kaçta bitecek...
• 8.30'da başladı 6 gibi bitecek...
• Hanımefendi sizin maaşınızı ben ödüyorum. Vergi veriyorum. Bana sosyal medyadan tepki gösteresiniz diye para ödenmiyor size. Saatlerdir kaytarıyorsunuz. Lütfen işinizin başına dönün.

Ve memure hanım görevinin başına döndü mecburen. Biz de nefes aldık...

XXX

Geçen yıl bulmakta zorluk çektiğimiz soğan bu yıl depolarda çürüyor. 20-25 gün daha vakti kalmış üreticilerin. İhraç edemezlerse soğanlar mundar olacak. Soğan üreticinin gözünü yaşartacak!

Demek ki biz bu soğan ekme işini beceremiyoruz. Planlama yapamıyoruz. Bu sezon elde kalan soğanlar yüzünden seneye üretim düşecek ve soğan bu defa da tüketicinin gözünü yaşartacak. Geçen yıl yaşarttığı gibi...

Ezcümle; soğan sürekli göz yaşartmaya devam edecek. Tarım planlamalarındaki eksiklikler yüzünden tek yıllarda vatandaş, çift yıllardaysa üretici ağlayacak böyle giderse...

Ve çözüm önerisi benden...

Hazır koronavirüse karşı sarımsak ve soğanın kullanılmasını uzmanlar önerirken bir kampanya yapalım. Soğan kullanmayı özendirelim. Soğanı bol olsun tüm yemeklerimizin. 1 adet kullanan ev hanımı 2 soğan doğrasın yemeğine. Üreticiyi böylelikle destekleyelim ve koruyalım... Hem de virüslerden korunalım...

Bir zamanlar fındık için yapılan kampanyanın benzerini gerçekleştirelim.

Ne dersiniz?