Kim olduğumu biliyor musun?

Tekirdağ Emniyet Müdürü Mustafa Aydın, araba kullandığı sırada telefonla konuşan kızına ceza yazan trafik polisini ödüllendirdi.

Demek ki memlekette güzel şeyler de olabiliyormuş. "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" olayının yaşanmaması sevindirici. Bugüne kadar hep böyle olurdu malumunuz. Ceza yazan trafik polisleri görevden alınırdı. Polis memurlarını içtimaya dizen siyasetçi çocuklarını bile gördü bu memleket...

Polisler çember oldu, siyasetçi mahdumu sırayla fırçaladı devletin memurlarını. Herkese "Siyasetçi oğlunun kim olduğu" gösterildi. Defalarca yaşandı benzer durumlar.

Hatta yine dün cipinde plakası olmayan 2 kadın, yine kadın olan belediye otobüsü şoförünü darp etti Adana'da... Basın mensuplarına da "Kimliklerinizi gösterin, siz nerede çalışıyorsunuz, benim kim olduğumu biliyor musunuz?" diye de çıkışmışlar üstüne üstlük.

O yüzden emniyet müdürümüzü tebrik ediyoruz. Kızına ceza keserek bir anlamda hayatını koruyan polis memuru da ödülü anasının ak sütü gibi hak ediyor.

Devamını diliyoruz, herkese örnek olsun... İşini doğru düzgün yapan insanların sayısı artın... Daha yaşanabilir olsun ülkemiz...

Bu arada "Sen benim kim olduğumu biliyor musun" sorusuna muhatap olanlar da şu cevapları vermeli:

• Evet biliyorum, kendini bir halt sanan terbiyesizin birisin...
• Evet biliyorum, çölde bir kum tanesisin...
• Evet biliyorum, okyanusta bir damlasın... Hepimiz gibi...
• Ruhsatta yazıyor evet Fitnat Çınar. 1959 Ankara doğumlusun. TC vatandaşı... Biliyorum kim olduğunu!..
• Peki sen benim kim olduğumu biliyor musun? Biraz sonra sana 250 TL trafik cezası yazacak olan memurum. Memnun oldum tanıştığımıza...

"Futbolun" cenaze namazı!

Çocukluğumdaki futbolu, amatör ruhu çok ama çok özleyenlerden misiniz siz de benim gibi?

Milli Takım maç yapacağı zaman günler öncesinden hayat dururdu. Motive olunurdu. 2 kere 8-0, bir kere 5-0 yenilsek bile sonraki maça yine umutla çıkardık. Hepimizindi Milli Takım...

Şimdiyse futbol aşırı paraların döndüğü bir sektör olunca futbolcuda amatör ruhun "a"sı bile kalmadı. Takımı için canını dişine samimiyetle takan topçuyu ara ki bulasın...

Taraftarlar da profesyonelleşti. Dernek kurarak, kulübe üye de olarak yönetimler üzerinde baskı ortamı yaratırlar ciddi şekilde. Bedava bilet peşindeler yıllardır.

Hakemlerin dürüst olduğuna inanan kalmadı.

Yönetimler deseniz evlere şenlik. Menajerlerle el ele verip kulüpleri soyma uğraşında büyük bir çoğunluk. Kulüpler borç batağına her gün daha da fazla saplanıyor. Kendi heybesini doldurmak istiyor çoğu...

Medya zaten taraf olmuş. Objektif yorum yapan yorumcu sayısı üçü geçmiyor. Her yazar boyuna kendine yontuyor.

Sistem kokuşmuş durumda anlayacağınız. Koku memleket sathına yayılıyor. Eğer müdahale edilmezse 10 yıl sonra futbol diye bir şey kalmayacak. Kendi kendini yiyip bitirecek sektör.

Ortada borç batağında bulunmayan kulüp de kalmayınca sistem işlemez hale gelecek.

Buyuracağız "futbolun" cenaze namazına...

Umarın yanılan ben olurum...