Hava Durumu

Normalleşelim ama!..

Yazının Giriş Tarihi: 28.04.2020 04:10
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.04.2020 04:10

Her yerde bir normalleşmedir gidiyor. "Normalleşme hazırlıkları" yapılıyor. Lakin nedir bu normal dediğimiz şey? Kime göre normal? Neye göre normal? Kimin normali?..

Yoksa ben miyim anormal?

Normalleştiğimizi nasıl anlarız? Öncelikle haber kanallarında "FETÖ'nün siyasi ayağı" tartışması yeniden başladığında derin bir oh çekeceğim. İşte o zaman normalleştik demektir! Virüsü yerle bir ettik demektir! Mücadeleyi kazanıp tamamen normalleşmişizdir!..

Kiminin normaliyse farklı...

Maçlara gidip üçlü çekerek normalleşenler...

Tatilde havuzda spor yaparak normalleşenler...

İşinde gücünde normalleşen işkolikler...

Hepsi farklı farklı normalleşme halleri...

İnsanlar eve kapanınca doğa temizlendi ve biraz normalleşti malumunuz. Sadece İstanbul'dan değil Tekirdağ'dan bile Uludağ görünür oldu. Hava güzel temizlendi. Nilüfer Çayı yıllardır gözlerim gibi akıyordu... Yani kahverengiydi... Şimdiyse berrak...

Ozon tabakasındaki delik dahi bir nebze kapandı. Öyle diyor kaynaklar. Güzel gelişmeler çevre açısından...

Lakin bazı doğaseverlerin tavrını anlamak da mümkün değil. Doğanın temizlenmesine sevindiklerini dile getiren doğaseverler koronayı yenme sürecinin kısa olmasından dolayı pek de hoşnut değiller. 6 ay daha eve kapanılsaydı daha iyiydi yani... Onlara göre!..

Hatta "Bunun arkasından daha neler gelecek. İnsanoğlu doğaya saygı duymadığı sürece başınıza daha neler gelecek" diye yorumlar da ekliyorlar!

Doğayı sevelim koruyalım lakin korona taraftarı olmanın da manası yok. Korona, doğaseverin de sevmeyenin de hayatını aynı oranda etkiliyor. Tabii dağ başında bir kulübede tek başınıza oturmuyorsanız.

Koronayı hele bir yenelim. Sonrasında tüm dünyanın ders alacağını umut ediyorum. Çünkü herkes ölüme yaklaştığını az ya da çok hissetti. Doğaseverler de bu korkuları iyi kullanıp siyasetçiler üzerinde baskı aracı olarak kullanabilir. Sadece Türkiye'de değil tüm dünyada sivil toplum daha güçlü hale gelebilir. Saygın sivil toplum ciddi güçlenecek bence...

Mevcut sistemin dengesini bozacak hareketler yaparsanız doğa zaten intikamını acı şekilde alır. İnsanoğlu olmasa da doğa aynen devam eder yoluna. İnsanın doğaya ihtiyacı var, doğanın insana ihtiyacı hiç yok!

Eskiden çevreciler hor görülürdü. "İstemezükçü" diye bakılırdı. Şimdilerde takdir edenler daha da artacaktır. Söylediklerine kulak verenler de çoğalacaktır.

Dediğim gibi mantıklı söylemlerle sivil toplum bunu iyi kullanabilirse daha sağlıklı bir dünyada yaşayabiliriz.

Yoksa koronadan ders almaz ve aynı hamam aynı tas yolumuza devam edersek...

3-5 yıl sonra koronanın kuzeni gelir ve anamızı daha beter ağlatır! Sistemle oynanmaz arkadaş! Dünyanın ayarı bırkalanmaz! Bunu öğrenmiş olmalıyız artık...

Dünya bir şekilde fabrika ayarlarına geri döner çünkü. Olan bizim gibi etten kemikten insanlara olur.

Misal; Kanal İstanbul!..

Binlerce yılda doğanın oluşturduğu bir coğrafi şekle müdahale edeceğiz maalesef. Deniz yolları değişecek. Uzmanlara bakarsanız sıkıntı yaşanmama ihtimali yüzde 50-50! Kimi projenin lehinde kimi aleyhinde yorum yapıyor. Tabii ki bilgilerinin ışığında. Sonuç olarak risk içeriyor proje!

Bir yanlış adım demek torunlarımıza ödeyecek bedelleri miras bırakmamız anlamına geliyor.

Kamuoyunu daha fazla tatmin etmek gerekmiyor mu hal böyleyken?

Asıl normalleşme koronadan ders alıp bilime daha fazla önem vermeye başlamak değil midir?..

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.