Hava Durumu

Olabileceği kadar olamamış şehir!

Yazının Giriş Tarihi: 26.09.2019 06:10
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.09.2019 06:10

Bursa'yı daha güzel anlatan bir cümle duymadım bugüne kadar. Bursa iş dünyasının en önemli isimlerinden Ergun Kağıtçıbaşı sarf etti. Bursa basınının yakından tanıdığı Prof. Dr. Necmi Gürsakal ile birlikte yazdığı "Sanayileşmeyi Anlamak: Bursa'nın Sanayileşme Serüveni" adlı kitabın tanıtımında...

Olabileceği kadar olamamış bir şehirdeyiz gerçekten. Oysa sanayinin kurulduğu şehir burası... İlklerin şehri. Şimdiyse ihracatta ikincilikten üçüncülüğe düşmüş ve görünümü pozitif olamayan ama negatif de olmayan bir şehir...

Aslında her alanda aynı durum söz konusu... Sanat, spor, sanayi, kültür, turizm... Hepsinde olabileceğimiz kadar olamadık. Olması gerektiği seviyeye gelemedik... Bursa içi ve dışı etkenlerden dolayı... Olamadık bir türlü olabileceğimiz kadar!..

Kağıtçıbaşı'nın "sanayileşme ve zenginleşme" hakkındaki sözleri ders niteliğindeydi hakikaten. Yılların tecrübesi konuştu:

"Sanayileşme, zenginleşme değil, gelişme; tamamen bir kalkınma meselesidir. Sanayileşmiş her toplum zengindir, ama gelişmiş her toplum sanayileşmiş değildir. Sanayileşme, bir dünya görüşü, bir yaşam biçimidir. Silah satın alabilmek kesinlikle güç değildir, ama silahı üretip satmak bir güçtür."

Bursa'nın sanayileşme hikâyesinin Osmanlı döneminde başladığını vurguladı Kağıtçıbaşı: "Bursa'nın fethinden sonra sosyal ve ekonomik yaşam sur dışına kaydı. Buna Orhan'ın dehası diyebiliriz. Bursa şehri o dönemden itibaren ipek ticaretinin ana noktalarından biri haline geldi ve ilk siftahını kervan ticaretiyle yaptı. Osmanlı döneminin ardından Cumhuriyet döneminde de liderdi Bursa sanayileşmede: Cumhuriyet döneminde İpek-İş ve Merinos sanayileşmeye örnek oldu. Ve Bursa OSB için de sanayileşmenin fiziki belirtisi diyebiliriz."

Son derece değerli yorumlar ve bilgiler edindik Kağıtçıbaşı'ndan...

Ve Prof. Dr. Necmi Gürsakal... O da Bursa'nın Rönesans'a katkıda bulunan bir şehir olduğunu vurgulayarak başladı sözlerine ve artık yeni bir hikaye yazmanın zamanı olduğunu söyledi. Teknolojinin geldiği noktada ilginç örnekler verdi:

"Danimarka nereye elçi atadı biliyor musunuz? Silikon Vadisi'ne. Normalde elçiler ülkeler arası ilişkilerde rol oynar. Tanımları da böyledir ama şimdi Danimarka örneğiyle karşı karşıyayız. Veri etiketleme diye bir kavram var. Gelecekte çok daha sık duyacağız. ABD kendi veri etiketlemelerini ucuz ülkelerde yapıyor. Kavramlar büyük hızla değişiyor."

Gürsakal bildiğimiz renkli kişiliği ve üslubuyla çok daha ilginç konular aktardı:

"50 yıl önce Bursa'da sanayi denince tekstil ve otomotiv akla geliyordu. 50 yıl sonra sorulduğunda yine tekstil ve otomotiv diyoruz. Oysa bizlere yeni hikâyeler lazım. Hikâyeden kastım, sektör ve sanayileşmektir ve yeniden heyecanla bir şeylere başlamaktır. Bursa değişimi gerçekleştirecek güce sahip. Tabii sermaye olmadan hiçbiri olmaz."

Peki, sermayeyi nasıl bulacağız? En büyük sorun da bu...

"Artırım olmadan yatırım olmaz... AR-GE için milyarlarca dolar harcanıyor. En büyük harcamayı ABD yapıyor. Her sanayileşme beraberinde başka bir sanayileşmeyi getirir."

Bu sözler de Ergun Kağıtçıbaşı'na aitti...

Kısacası son derece şık ve bilgilendirici saatler geçirdik. Büyük emeği geçen arkadaşımız Elif Çetin Sezgin'e de teşekkür ediyoruz.

Kitabı her Bursalının okuması gerektiğini vurgulamakta da fayda var elbette...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.