İran’ın doğalgaz akışını kesmesinin ardından yaşanan doğalgaz kullanım kısıtlamaları ve elektrik kesintilerinin üretime olumsuz etkilerini yazıyorum doğrudan ya da dolaylı olarak tam üç gündür. Yazmaya da devam edeceğim, zira bu konu öyle rakamla ‘üç’ denilip geçilecek kadar basit bir konu değil, etkileri de o kadar basit olmayacak.
Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Bursa İl Koordinasyon Kurulu’nun düzenlediği basın toplantısının konusu da enerji kesintileri oldu. Akademik odalarının üstlendikleri misyona uygun olarak gerçekleştirdikleri açıklamada;
“Doğalgazın Türkiye’nin birincil enerji arzında payı yüzde 27.1’dir. 2021’in ilk 11 ayında tüketilen elektriğin üçte biri doğalgaz yakıtlı santrallerde üretilmiştir. Yaşamımızda bu kadar önemli yeri olan doğalgazda, yüzde 99 oranında dışa bağımlıyız.
Aslında İran’dan gelen 28.5 milyon m3 gazın kesilmesi kapasitede yalnız yüzde 8 azalma sonucunu vermeliydi. Oysa uygulamada durum farklıdır. BOTAŞ’ın günlük 360 milyon m3 rakamının gerçekleşmesi için bütün boru hatlarının dolu olması, gazın eksiksiz gelmesi, tankerlerin tam kapasite ile eksiksiz boşaltılıyor olması ve depoların tam olarak dolu olması gerekir!” deniyor.
Kısaca; bize bildirilen etkilenme oranının düşük olmasına rağmen etkilerinin neden büyük olduğu anlatılıyor. Mesele sadece İran gazının kesilmiş olması değil. Tam kapasite gaz alıyor olmamız için gereken diğer kalemlerde de sorun olması olabilir mi acaba?
Kurul adına açıklama yapan Feridun Tetik; “Eğer sizin bir planınız olmazsa dış güçler devreye girerler ve size ihtiyacınız olmayan enerji santrallerini, uçmayacağınız hava alanlarını geçmeyeceğiniz köprüleri, otoyollarını yaptırırlar!” diyor.
Bir diğer yandan da İran’ın gaz akışının başladığını duyurmasına rağmen henüz akış olmadığı, doğalgaz depolama tesislerinin devrede olduğu, İran gazının tekrar düzenli akışının sağlanamaması durumunda kademeli elektrik kesintilerinin gündeme gelebileceği endişesi git gide yayılıyor. Dolayısıyla ben de merak ediyorum kesintilerin uzama ihtimalinin ne olduğunu?
Soruma Elektrik Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Burak Özgen yanıt veriyor;
“Bizim gibi elektriğinin yüzde 35’ini doğalgazdan üreten ve doğalgaz konusunda yüzde 99 oranında dışa bağımlı olan bir ülkede, bu kesintilerin uzaması doğalgaz temininde sıkıntı demektir, eğer hiç istemediğimiz bu durum gerçekleşirse kesintiler daha da uzayacaktır”
Kesintinin devam edip etmeyeceği şimdilik muamma, ancak öyle sağlam bir gerçeklik var ki; adeta tokat gibi çarpıyor insanın yüzüne. Otomotiv sektöründe üç günlük bir kesintinin 1 milyar dolarlık kayıp yaratacağı tahminleri yapılıyor. Bant üretimde her saniye maddi kayıp demek. Kısıtlamalar sanayiciyi kötü vururken; kesintilerin resmi yazı kanalıyla ve planlı olarak değil de telefonla ve son dakika bilgisi şeklinde bir paylaşımla yapılması, ‘İş insanları ve işçiler kısacası fabrikasyon üretim de çiftçiler gibi kaderine mi terk ediliyorlar?’ sorusu kafaları meşgul ediyor.
Otomotiv kökenli olmasından sebep bu konudaki sorumu da Feridun Tetik yanıtlıyor;
“Bursa’da TOFAŞ VE RENO iki otomobil devi olarak günde ortalama 1150 tane otomobil üretirler. Dolayısıyla günde 2300 tane otomobil üretilmiyor şu anda. Bu rakamı kesintinin sürdüğü gün sayısı ile çarparak üretim kaybı sayısına ulaşabilirsiniz. Bu kayıp ana sanayide oluşan kayıp aynı oranda yan sanayide de kayıplar yaşanıyor. Tekstil sektöründe de aynı oranda üretim kaybından söz etmek mümkün. Özetle yaşanan durum Bursa için çok büyük bir yıkım ve kayıptır.
Şunu da belirtmek gerekir ki; bu firmalar siparişlerini zamanında yerine getiremezlerse ‘güvenli tedarikçi’ olmadıkları için var olan işlerini tamamen de kaybedebilirler!”
Biz TMMOB’un düzenlediği toplantıdayken BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay cephesinden de konuya ilişkin bir açıklama yapılmış. Açıklamanın detay kısmını geçip benim için önemli olan bölümünü burada size aktarmak ve meselenin üzerinde hassasiyetle durulması gerektiğini belirtmek istiyorum.
“Ülkemizin enerji politikaları kapsamında sürdürülebilir büyümeyi destekleyecek yatırımların da ivedilikle yapılmasını bekliyoruz. Yaşadığımız bu dönem, üretimin sürdürülebilirliği açısından milli enerji politikalarının ve yenilenebilir enerji yatırımlarının ne denli önemli olduğunu bir kez daha gösterdi” diyor Burkay; tıpkı TMMOB’un yaptığı açıklamanın sonunda vurguladığı gibi ‘temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına odaklanma’ çağrısı yapıyor.
Mesele memleketin gerçek manada ‘beka’sıysa, görüş ayrılıkları bir yana, aklın yolu bir sonuçta…