Çocukları artık tutabilmek pek mümkün olmuyor.
EBA veya kendi okullarının canlı ders uygulamaları sona erer ermez kendilerini dışarı atmak istiyorlar.
Sitelerde yaşayan çocuklar, sokağa çıkma yasağına da takılmadığı için anne babalarının haberi dahi olmadan arkadaş ortamına akıyorlar.
Haliyle bu durum sosyal izolasyonu devre dışı bırakıyor.
Aileler de ipin ucunu bırakmak zorunda kalıyor.
Vaka sayısının yüz bini geçtiği, yaşamını yitirenlerin 5 binli rakamlara doğru çıktığı koronavirüs salgınında iyi verilerin artması da bu süreci biraz daha rahatlatıyor.
Hastanelerin İtalya ve İspanya'daki gibi yetersiz görüntüler vermemesi, tedavide Türk hekimlerin ortaya koyduğu başarı, Sağlık Bakanı'nın tutumu...
Türkiye'de koronavirüs salgınının daha iyi atlatılması konusunda umut oldu.
Hâlâ krizin içindeyiz ama verilerin iyiye gitmesi salgın sürecini daha az hasarla atlatacağımızı ortaya koyuyor.
Çocukların bile salgınla mücadelede önemli kriterlere dikkat ediyor olması, iki aylık 'evde kal' sürecinin hijyen konusunda ciddi yol aldığımızı gösteriyor.
Derler ya, "Bin nasihatten bir musibet yeğdir(evladır)" diye...
Kovid-19 virüsü dünya genelinde temizliğin önemini ortaya koyarken, bir gerçeğin de yalın bir şekilde ortaya çıkmasına vesile oldu.
Böylesi durumlarda insanoğlunun en büyük ihtiyacının gıda olduğunu gösterdi.
Türkiye gibi bir zamanlar kendi kendine yeten ülkelerin yeniden tarıma yönelmesinin ne kadar önemli olduğunu hep birlikte yaşayıp görmemizi sağladı.
Neticede para yenmiyor!
Satın alınacak bir şey yoksa paranızın olması da bir şeyi değiştirmiyor.
Yaşadığımız bu süreç özellikle Bursa gibi verimli tarım alanlarına sahip şehirlerin göç baskısından kurtulmasını...
Sanayileşme adı altında soğanın, patatesin, şeftalinin, armudun boy verdiği tarlaların heba edilmemesini bize gösterirken, yer altı sularının da ne kadar değerli olduğunu ortaya koydu.
Plansız sanayinin olduğu şehirlerde tarım topraklarıyla birlikte yer altı suları da büyük zararlar görüyor.
Çevre kirliliğinin aşırı boyutlara ulaşmasına neden olan sanayi atıklarının kontrolsüzlüğü tarım alanlarıyla birlikte o toprağa can veren yer altı sularının da kirlenmesine, zaman içinde çekilip gitmesine yol açıyor.
Umut edelim ki her cenaze töreninde duymaya alışık olduğumuz ancak definden sonra herkesin kendi hayatına dönmesiyle "Hayat boş, bu kadar germeye gerek yok" kelimeleriyle özetlenecek sözlerin unutulup, iki dakikada eskiye dönülmesi gibi kovid-19 salgınından sonra da insanlar hızla eski alışkanlıklarına geri dönmezler.
Nihayetinde "insan beşer, kuldur şaşar!.."