11 Mart'tan bu yana "Evdekal", "Hayatevesığar" sloganlarıyla geçen süreç 2,5 aylık bir zamana ulaştı.
Koronavirüs salgını nedeniyle dünyada enfekte olan insanların sayısı 5 milyonu geçerken ölümler de dikkate değer noktalara erişti.
Türkiye'deki verilerde enfekte olanların sayısı 159 bin civarında.
Yine bu süreçte 4 bin 397 kişi hayatını kaybetti.
Günlük yeni vaka sayıları binin altına düşerken, ölüm oranları da azalmaya başladı.
Önceki gün hayatını kaybedenlerin sayısı 28'di.
İlk zamanlara göre yeni hasta sayısı azalırken hayatını kaybedenlerin oranı da aşağılara düşüyor.
Haliyle normalleşme adımları da ardı ardına gelmeye başladı.
Bu konuda küçük bir not:
Uludağ Üniversitesi'nin, bir süre önce yeni vakaların azalması nedeniyle kapatmayı planladığı pandemi yoğun bakımı konusunda acele etmeme kararı aldığı söyleniyor.
Bu şunu işaret ediyor.
Vaka sayısının azalmasıyla paralel gevşetilen önlemlerin halkımız üzerinde fazla rahatlık yarattığı anlaşılıyor.
Bu da...
Yeni vakaların ortaya çıkmasına neden oluyor.
Anadolu'da birçok şehirde sönmüş salgında yeni vakalara rastlanması da bunun bir göstergesi.
Bu arada kovid-19 salgınıyla ilgili tedavi protokolünün de başlangıca göre çok değiştiği belirtiliyor.
Yoğun bakım, entube seçeneklerinin giderek devre dışı bırakıldığı vurgulanıyor.
Bu iki şıkkın çok da işe yaramadığı iddia ediliyor.
Ayrıca...
İlaçlar konusunda da bir hayli değişikliğin olduğu dile getiriliyor.
Uzun yıllardır kullanılan bazı ağrı kesicilerin koronavirüs salgınında da öne çıktığı yeni tedavi protokolünde önemli rol oynamaya başladığı söyleniyor.
Yine...
Son dönemde dozajı düşük bir ağrı kesicinin de tedaviye eklendiği bilgisi var.
Bu ağrı kesicinin aynı zamanda soğuk algınlığının tedavisine de katkısı olan bir ilaç olduğu belirtiliyor.
Hastanede tedavi edilen vaka sayılarının azalmasında da yoğun bakım ünitesine alınan hasta sayısındaki düşüşün de nedeni olarak bu yeni tedavi protokolüne dikkat çekiliyor.
Bütün bu gelişmeler şunu gösteriyor.
Dünyayı etkisi altına alan salgında ne kadar zaman kazanırsak o kadar şanslı hale geliyoruz.
Türkiye'de hastalığın seyriyle birlikte değişen tedavi yöntemleri de bunu gösteriyor.
Doktorlar, hastalık konusunda tecrübe kazandıkça yöntemleri de daha çözümcül olmaya başladı.
İyileşen hasta sayısının artması ve tabii hastanede tedavi görenlerin sayısının giderek düşmesi de buna işaret ediyor.