Önce kalecin kadar takımsındır diyerek başlamak gerek.
Arkasından, her maçta köşe vuruşundan gol yenilmez, diyerek devam etmek gerek.
Sonra penaltı bile kullanamıyorsan, ne işin var burada,diye devam etmek gerek.
Üst üste önüne gelene yenilen Royal Bandırmaspor'un; bize gelene kadar sadece küme düşen Balıkesirspor'u yendiğini hatırlayarak devam etmek gerek.
Adınız ve markanız büyük olunca; sana antrenman maçı vermeye gelen eziklerin Psikolojisini iyi anlamak gerek.
Tabi ki; bunlara yol açan Bursaspor hırsızlarını da iyi irdelemek gerek.
Şampiyon koca camiayı, koca şehri, koca markayı ele güne rezil edenleri de iyi bilmek gerek.
İçim acıyor içiimm.
Bandırma seyircisi;
" Bursaspor kümeye " Diye bağırdı ya ..
Ha vallahi ha billahi öl, daha iyi.
-- -- -- -- --
İdman maçı versin diye Bursa'ya davet ettiğimiz Bandırma takımı süper ligi kovalarken; sen bunlardan 4 ye ve düş. Kahır mektubu kaleme alsan; kahrını izah edip; anlatamazsın !..
Antrenman takımımız Bandırmaspor taraftarları da;
" Bursa kümeye " dedi ya; ört ki ölem be abi !..
-- -- -- -- --
Her maç köşe vuruşundan gol yiyiyorsan;
Penaltı atmayı dahi beceremiyorsan;
Halı sahada yenecek goller yiyiyorsan ( Lokman'ın köşe vuruşundan gelen topa, kazma ayağını araya sokarak attığı gol)
Sen bu ligde tutunamazsın arkadaş !..
-- -- -- -- --
Oysa; herşeye rağmen;
İki dakikada iki gol yemeye; bir dakikada iki gol atarak yanıt da vererek umutlanmıştık.
Devre arasında, kongre üyesi hasta Bursaspor'lu oğlum ile yaptığımız telefon görüşmesinde, diğer maçların devre arası sonuçlarına göre;
Permütasyon hesaplarına bile girmiştik.
Neye hacet ki ?!
İkinci 45 dakikada herşey bitti; tuzla buz oldu.
Neyini yazıp, neyini anlatalım ki ?!
-- -- -- -- --
1967 senesinde Bursaspor'um, bugünkü adı olan Süper Lig'e çıktığında; yıkılan, yıktırılan mabedimiz Atatürk stadında rahmetli babam ve iki abim ile birlikteydim.
Rahmetli kaptanımız Vedat Okyar'dan tutun, rahmetli Mesut Şen'i, Ersel Altıparmak'ı,Osman Uçaner'i ile birlikte zevkten dört köşeydik. 8 yaşımda Bursaspor sevdasıyla ilk tanışmam, ilk muhabbetimdi.
Sonra, neler yaşadık nelerrr ?!
Hüzünler, sevinçler; kaygılar, coşkular.
Adı aşktı bu eziyetin. Okuldan kaçıp, dönemin en popüler takımı Dinamo Kiev'i bile seyretmeler.
Düşmeler kalkmalar derken; oğlumla beraber, sevdamız Bursa şehrinin Süper Lig şampiyonluğuna tanık olup, Bursa'yı, sabahın üçüne kadar turlamalar ...
Türkiye kupası finalleri, Başbakanlık kupaları, İnter Totalar ...
-- -- -- -- --
Gördük, yaşadık dostlar.
Adam gibi kongreler, adam gibi adaylar, adam gibi yönetimler.
Düşenin dostu olmaz dostlar. Atalar böyle demiş, güzel demiş, doğru demiş.
-- -- -- -- --
Bu bir maç yazısı değildir. Bu bir analiz yazısı hiç değildir.
Zaten gereği de yoktur!.
Bu bir dertleşme, boşalma, samimiyet yazısıdır.
Futbolda Anadolu devrimine ışık tutup, yol açmış bir şehrin, bir camianın sessiz haykırış ve manifestosudur.
Futbol oyunu üzerinden toplumsal bir gelişime ön ayak olma adına bir yazıdır.
Şöyle ki;
Hasetlik ve fesatlıklara karşın;
Anadolu beyi Bursaspor'un var olmaya devam edeceğinin kabul göreceği günlerin uzak olmadığının nişanesi bir yazıdır.
Bir ölürüz, Bin doğarız mottosundan hareketle; küllerinden doğacağımız günler yakındır.
Dertlenmeyin, kahırlanmayın.
Yeşil-Beyaz bayrak birgün elbet Boğaz köprüsünden yine sallanacaktır.
Görür müyüm?
Allah bilir !.
Ama;
Sizler göreceksiniz sevdalılar sizleerr !..
Yazın bir kenara !.