Bir gelenekti... Bursa Devlet Tiyatrosu Anadolu turneleri

Bursa Devlet Tiyatrosu her sene 1 Ekim'de sezonu açar, 15 Mayıs'ta da kapatır. Uzun bir tatil döneminden sonra 15 Ağustos'ta yeni sezonun ilk oyunu için, ağustos ayının sonlarında ise sezonun ikinci oyunu için provalara başlar. Bu bir gelenektir. Bir Zamanlar Bursa Devlet Tiyatrosu'nun bir başka geleneği daha vardı. Tiyatro, 45 gün süren Anadolu Turnelerine giderdi.

Haber Giriş Tarihi:
Haber Güncellenme Tarihi:
https://www.yenidonem.com.tr/

-Uğur Ozan Özen-

1970'li yıllarda nisan ayının sonunda sezon kapanır, mayıs ve haziran aylarında, 45 gün sürecek Anadolu Turnesi yapılırdı. Bursa Devlet Tiyatrosu'nun önünden; oyuncusu, ışıkçısı, dekorcusu, kostümcüsü ve memurlar otobüse biner ve yola çıkılırdı. Otobüsü bir kamyon takip eder, bu kamyonda da dekorlar, kostümler, ışıklar bulunurdu. O yıllarda tiyatroda çalışan sayısı azdı. Anadolu Turnesi'ne çıkılması demek hemen hemen bütün çalışanların yola koyulması demekti.

Tiyatroda çalışmak bir yaşam biçimidir. 'Çalışmak' kelimesini bir paragrafta açıklamak istiyoruz. 1970'li yıllarda oyuncu sayısı 15 civarı, ışıkçı, dekorcu ve kostümcülerin sayısı ise 10 civarındadır. Memurlar da hemen hemen bu kadardır. Tiyatro kursundan yetişen gençler oyunlarda figüran olarak rol alırlar. Oyuncular açısından 'çalışmak' demek bir oyunda değil, 3-4 oyunda rol almak demektir. Bursa'da oyun sahnelenirken bir taraftan çevre şehirlere turne yapılır. 15 Ağustos'tan 30 Nisan'a kadar nefes almadan çalışılır. Mayıs ve Haziran aylarında Anadolu Turnesi yapılır. Tatil dediğimiz ise bir, bir buçuk aydır. Teknik ekip için 'çalışmak' demek gece gündüz nefes almadan yapılan bir iştir. Örnek vermek gerekirse; Âli Cengiz Çelenk bir karar alır: Bir hafta boyunca aynı oyun değil, her gün farklı oyun sahnelenecektir. Her gün farklı oyun sahnelenmesi demek, her gün dekorun, kostümün ve ışığın değişimi demektir. Teknik ekipte yer alanların evlerine gitmeyip tiyatrodaki uyudukları zamanlar dahi olur...

Tiyatrocuların turneden dönüşü en az 45 gün sonra olur. Anadolu yollarında doğru düzgün asfalt yoktur. Gidilen şehirlerde otel bulmak en büyük sorundur. Otel bulundu diyelim, tiyatro salonu görürseniz haber verin tiyatroculara. Çünkü o zamanlar Anadolu'da tiyatro salonu diye bir şey de yoktur.

Oyunlar Allaha emanet bir sinema salonunda sahnelenir. Sahnesi küçüktür, aslında orası sahne değildir. Üç tane tahtayı yan yana çakınca sahne olur. Işık derseniz. Hani kamyonda ışığın taşındığından bahsetmiştik. İşte Ahmet Vefik Paşa sahnesinden sökülen ışıklar sinema salonuna sığdığı kadar yerleştirilir. Kulis ne durumda diye sormayın? Tiyatro salonlarında kulis olur, sinemada kulis diye bir şey olur mu? Çok ısrar ederseniz sinemanın sahibi bir duvarı yıkar, badana yapar. Bir ayna ve dolap koyar, alın size kulis. Oyun için hazırlık yapılırken kuliste fare ve her türlü böcek oyuncunun arkadaşı olur. Sözü uzattık. Birazdan Adnan Açıkdüşünenler'in yukarıda bahsettiğimiz Anadolu Turneleri'nde neler yaşadığını okuyacaksınız. Adnan Açıkdüşünenler kim mi? Tanımıyor musunuz? Bu normal. Gazetelerde ve tiyatroyla ilgili dergilerde her zaman oyuncular ön plândadır. Işıkçılar, dekorcular ve kostümcüler geri plânda kalırlar. Adnan Açıkdüşünenler Anadolu Turneleri'nin organizasyonunu yapan, 1972-2003 yılları arasında 123 oyunun ışığında emeği bulunan ve müdür yardımcısı olarak 25 yıl boyunca Bursa Devlet Tiyatrosu'na hizmet eden bir kişidir.

ANADOLU'DA TİYATRO

Tiyatro tarihi kitaplarında, Anadolu'da ilk tiyatronun 1879 yılında Bursa'da, dönemin valisi Ahmet Vefik Paşa tarafından açıldığı yazılıdır. 1957 yılında turne sahnesi olarak açılan, 1971 yılından itibaren de yerleşik kadroya geçen Bursa Devlet Tiyatrosu, Anadolu turneleriyle birçok şehirde okul müsameresi dışında bir şey seyretmeyen kişilerin ilk kez gerçek anlamda tiyatro oyunu seyretmelerini sağlamıştır. Anadolu'da kurulan ilk tiyatro, Anadolu'ya tiyatronun yayılmasına öncülük etmiştir.

1971 yılında Türkiye'de dört ödenekli tiyatro vardı. İlki İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu ve Devlet Tiyatroları'na bağlı Ankara, İzmir ve Bursa Devlet Tiyatrosu.

ANADOLU FATİH'İ

Adnan Açıkdüşünenler, Anadolu turnesine çıkılmadan birkaç ay önce hangi şehirlere turne yapılacaksa o şehirlere gider, kalınacak oteli ve oyun sahnelenecek salonu belirler. Zaten o yıllarda şehirlerde bir tane otel veya salon vardır. Biletleri ve afişleri kültür müdürüne teslim eder.

Adnan Açıkdüşünenler'e öncü turneyi nasıl yaptığını sorduğumuzda bize şunları anlattı:

"Öncü turneye çıktığım zaman bir galon boya, bir de fırça alırdım. Şehir şehir gezerken, yolda gördüğüm kaya, taş parçasının üzerine "Devlet Tiyatroları'nın şu oyunu falan tarihte" diye yazardım. O şehirde yaşayanlar kayanın önünden geçerken yazıyı görüp oyuna gelecek diye düşünürdüm. Sarıkamış'tan Kars'a giderken arabayı durdurur, bir elimde boya, bir elimde fırça ile "Devlet Tiyatroları Serhat İllerinde" diye dağlara taşlara yazardım.

Turneyi organize ederken kendi cebimi değil, devleti düşünürdüm. Rakamlar yanlış olabilir. Otele gider "odalar kaç para?" diye sorardım. Otelcinin cevabı "tek kişilik oda 50 lira, çift kişilik 60 lira" olurdu. Bende "çift kişilik oda 40 lira, tek kişilik oda 30 lira" derdim. Otelci "olmaz abi" dese de, ben ısrar eder "Olur olur. Senin otelinde kalacağız. Otelin adı duyulacak. Senin de tiyatroya katkın olsun. Biz zaten buraya gelip ucuza bilet satıyoruz."diyerek ikna etmeye çalışırdım. Adam zannediyor ki bizim tiyatro bu işten para kazanıyor. Zaten biletler ucuza satıldığı için devlet hep zararda. Böyle böyle 50 tane il dolaşıp en sonunda maliyet çıkartırdım. Ankara'dan 5 milyon lira ödenek gelir. Ben illere göre bölüştürürüm. Her ilin maliyeti belli. Her il için gereken paranın biraz fazlasını ne olur ne olmaz diyerek turne yapacağımız ildeki Ziraat Bankası'nın şubesine havale ederim. Böylece mutemette rahatlar. Turneye mutemette gelir. Paranın tamamını mutemede versek aksilik çıkar. Ne olur ne olmaz. Mutemet her ilde Ziraat Bankası'nın şubesinden parayı çekip, gereken yerlere verir ve fatura alır. Aksesuar, mazot, otel, hastalık halinde harcanır.

Öncü turnede idari kadrodan ve muhasebeden birer kişi alırdım. O kişilere organizasyonun nasıl yapılacağını öğretirdim. Genel Müdürler Bursa'nın turnelerinin yüzde yüz başarıyla geçtiğini söylerdi. İstanbul, İzmir ve Ankara'nın yüzde yüz başarısı olmazdı. Ankara'ya gittiğim zaman Genel Müdür Bozkurt Kuruç beni "Anadolu Fatih'im" diyerek karşılardı. Anadolu Turneleri'nde neden başarılı oldum? Anlatayım. Bizim Cumhurbaşkanı'ndan imzalı kâğıtlarımız vardı. Bilmem hangi şehrin valiliğine diye başlar, Bursa Devlet Tiyatrosu şu şehirde oyun sahneleyecektir diye devam eder, öncü çalışması yapan Adnan Açıkdüşünenler'in ilinizin imkânlarını kullanmasına yardımcı olunması diye biter. Sonunda Cumhurbaşkanı'nın imzası olurdu. Ben ne yapardım? Bir şehre gittiğim zaman hiçbir zaman önce kültür müdürüne gitmezdim. Önce valiye giderdim. Elimdeki kâğıdı valiye veririm, okur. Vali de kültür müdürünü çağırır. Kültür Müdürü valinin yanında beni görünce tavrı değişirdi. Önce kültür müdürüne gitsem, benimle ilgilenmezdi. O şehirde oteli, sinemayı ayarlayıp afişleri ve biletleri kültür müdürüne bıraksam kültür müdürü benimle ilgilenmezdi. Önce valiye gidip, sonra vali kültür müdürünü çağırınca işler benim istediğim gibi yürürdü. Eskiden valiler tiyatroyu seven insanlardı. Vali arada bir kültür müdürünü telefonla arayıp, "bilet satışları nasıl gidiyor?" diye sorduğu zaman kültür müdürü biletleri bitirmeye mecbur kalırdı. 1970'li yıllarda turne otobüsü il sınırlarında eskortlarla karşılanırdı."

BATAK

Bursa Devlet Tiyatrosu'nun Anadolu Turnesi'ne çıktığı ilk oyun Galip Güran'ın yazdığı ve Mahir Canova'nın yönettiği Batak'tır. Oyunun prömiyeri 15 Nisan 1972'de yapılır. İlk Anadolu Turnesi'nin 1972-1973 sezonunun sonunda yapılmasına karar verilir.

Adnan Açıkdüşünenler oyunları organize ettikten sonra Bursa'ya döner. Aynı şehirlere bu sefer bütün kadroyla gider. Adnan Açıkdüşünenler'in anlattığına göre ikinci gidişte yaşananlar Anadolu'daki şartların ne kadar zorlu olduğunu bize göstermektedir:

"Âli abi Bursa Devlet Tiyatrosu'nun ilk Büyük Anadolu Turnesi'ni Galip Güran'ın yazdığı Batak oyunu olarak belirledi. Turne 20 Mayıs-30 Haziran 1973 arasında yapıldı. Turne başkanı Âli abiydi. Turneye çıktığımızda öyle lüks otobüs yoktu. Bursa Devlet Tiyatrosu'nun bir tane otobüsü vardı; Bluebird. Otobüs eskiydi. Yolculuk sırasında valizlerimiz toz toprak içinde kalırdı. Anadolu'da doğru düzgün otel bulamazdık. Kadınlar misafirhanelerde, erkekler otellerde kalırdı. Misafirhaneler otellerden daha temizdi. Oyun sahneleyeceğimiz salon seksen veya yüz kilometre yakındaysa oyunu sahneleyip otele geri dönerdik. Eğer daha uzaksa otobüsle gider bir gece dinlenirdik. Ben turneyi ona göre ayarlardım. Dinleneceğimiz günü repo gününe denk getirirdim."

Bu sırada Adnan Açıkdüşünler'in eşi hamiledir. Bugün Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu oyuncusu olan Müge dünyaya gelmek için sabırsızlanıyordur. Adnan Açıkdüşünenler turne yazılınca Âli Cengiz Çelenk'in odasına gider:

"Âli abinin bana turne yazdığını duyunca odasına gittim, "Abi Anadolu turnesine ben gelmeyeyim. Çocuğum doğmak üzere" dedim. Âli abi de, "Adnan sen mi doğurtacaksın. Devletin hastanesi, doktoru var. Annen, baban da var. Doğum zamanı geldiğinde çocuk doğar" dedi. İtiraz ettim. Âli şöyle cevap verdi, "Ya devlet tiyatrosunu tercih edersin ya da gider hanımını doğurtursun? Tercih senin." Eve gittim, eşime Âli abiyle konuştuklarımızı anlattım, "Ben bu lâfın altında kalmam" dedim. Turneye çıktım."

1973 yılı Cumhuriyet'in ilânının ellinci yılıdır. Bu vesileyle Bursa Devlet Tiyatrosu, 20 Mayıs-30 Haziran 1973 tarihleri arasında Orta ve Güney Anadolu, Karadeniz ve Doğu bölgelerini kapsayan Anadolu turnesine çıkar. Turne yapılacak şehirler: Afyon, Konya, Niğde, Mersin, Manisa, Adana, Antakya, Gaziantep, Kahramanmaraş, Malatya, Elâzığ, Diyarbakır, Bitlis, Tatvan, Van, Hakkâri, Ağrı, Kars, Erzurum, Trabzon, Giresun, Ordu, Samsun, Sinop, Kastamonu, Çankırı. Toplam da 6 bin km. yol kat edilir. (1)

Adnan Açıkdüşünenler anlatmaya devam ediyor: "Mersin'deyiz. Baktım ki gişe zayıf. Doğru düzgün bilet satılmamış. Hemen megafon kiralardım. Yanıma Hasan'ı (Ulusoy) alırdım. 50-60 liraya da fayton kiralardım. Üstüne afiş yapıştırırdım. Eskiden Yalın abi radyo tiyatrosundaydı. Faytonun üstünde elimde megafonla, "radyolarda dinlediğiniz Yalın Tolga şehrinizde. Şu oyunu oynayacak" derdim. Oyunun reklamını yapıp salonu doldurmaya çalışırdım."

Adnan Açıkdüşünenler yola çıkar çıkmasına ama aklı Bursa'dadır. Kızı Bursa'da doğduğunda binlerce kilometre uzakta Diyarbakır'dadır. Sözü Adnan Açıkdüşünenler'e bırakıyoruz:

"Turneye çıktım çıkmasına ama aklım hep Bursa'da. Çocuğun kız mı erkek mi olacağını bilmiyorum ama benim içimden erkek olacağı geçiyor. Diyarbakır'a geldik. Tatlıcılar Oteli'nde kalıyoruz. Eniştem Türk Hava Yolları'nda müdürdü. Çocuğum doğunca Diyarbakır'daki Türk Hava Yolları'nın müdürüne faks çekmiş. "Benim kayınço Devlet Tiyatroları'nda çalışıyor. Tatlıcılar Oteli'nde kalıyor. Ona kızının olduğunu söyler misin?" diye faks çekiyor. O gece repo gecemizdi; 3 Haziran 1973. Oyun yok, herkes otelde dinleniyor. Bir adam geldi, beni yanına çağırttı. Gittim yanına adamın, "Adnan bey kızın oldu" dedi. Dünyam başıma yıkıldı. Adama "Olamaz, yanlışlık olmuştur" dedim. Kızımın olduğunu öğrenince efkârlandım. O gece 70'lik rakıyı bitirdim. Sızmışım. Sabah herkes turne için toplanıyor, ama ben yokum. Âli abi "Şu adama bir bakın" demiş. Ben bir uyandım ki otobüsün içindeyim. Arkadaşlar eşyalarımı toplamış, beni de alıp otobüse koymuşlar. Hiçbir şeyden haberim yok. Ben arkadaşlara nereye gidiyoruz? diye sordum. Arkadaşlarda bana dönüp "hayırlı olsun" dediler. Otuz beş gün sonra kızımı görebildim. İyi ki kız olmuş. Kızlar bir başka seviliyor. Yaşlanınca anladım ki kız çocukları babalarına daha düşkün oluyor."

Adnan Açıkdüşünenler aynı oyunla ilgili anılarına anlatmaya devam ediyor:

"Aynı turneyle ilgili bir anımı daha anlatayım. Van'dan Hakkâri'ye geçecektik. 7 Haziran sabahı bir uyandık ki, gece kar yağmış. Hakkâri'ye gidemedik, oyun iptal edildi. Hakkâri'ye gidemeyince Van'dan Ağrı'ya geçtik. Hakkâri'ye bir arkadaşı gönderdim. Oyun iptal edildiği için bilet paraları iade edilecek. Afişleri, biletleri toplayıp Ağrı'ya gelecek. Ağrı'da Kılıçarslan Oteli'ne geldik. Hakkâri turnesi iptal edildiği için bir gün önce Ağrı'ya gelmek zorunda kaldık. Van'da kalamayız. Çünkü bu sefer de Van'da bir gün fazla kalmış olacağız. Otelci de ona göre yer ayarlamış, bizden sonra yapılan rezervasyonlar var. Ağrı'ya geldik gelmesine ama bir gün önce geldiğimiz için otel dolu. Otelciye "anlamam, kadınları bir şekilde bir yerde yatıracağız" dedim. Ağrı küçük bir şehir. Otelde işadamları var. Kadınların ikisini bu odaya, şu odaya deyip sorunu çözdük. Erkekleri üçerli dörderli odalara topladık. Herkese oda buldum bu sefer de ben açıkta kaldım. Bana yer yok. Otelin sahibi olan kişi han da kalabileceğimi söyledi. Han'a gittim kendime bir oda buldum, ama çarşaflar çok pis. Han'ın altında hamam var. Oda sıcak. İki tahta sandalyeyi yan yana koydum, üstüne çarşaf örtüp uyuyayım dedim. Alttaki hamamdan bir sıcak geliyor ki uyumak imkânsız. Hancı'nın yanına gidip, "aç hamamı göbek taşına yatıp uyuyayım" dedim. Bir gece hamamda yattım."

İlk Anadolu Turnesi'nde Batak oyunu 23 kere sahnelenir ve 8 bin 511 seyirciye ulaşılır. Toplam hâsılat ise 68 bin 357 Lira 50 Kuruş'tur. 1972-1973 sezonunda 203 kere oyun sahnelenir ve 77 bin 100 seyirciye ulaşılır. Toplam hâsılat ise 509 bin 472 Lira 75 Kuruş'tur. (2) Bir ek bilgi daha verelim. Ankara, İzmir ve Bursa Devlet Tiyatroları'nın ulaştığı toplam seyirci sayısı ise 359 bin 766'dır. (3)

SEKİZİNCİ

İbnürrefik Ahmet Nuri Sekizinci'nin yazdığı ve Yalın Tolga'nın yönettiği 'Sekizinci' oyunu 19 Ocak 1974'te prömiyer yapar. Oyun sezon içinde Bursalı tiyatro severler tarafından beğenilmez. Buna rağmen Bursa Devlet Tiyatrosu 1973-1974 sezonunun sonunda 5-28 Mayıs 1974 tarihleri arasında Balıkesir, Edremit, Çanakkale, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, İzmit, Adapazarı, Bilecik, Eskişehir, Kütahya, Bandırma, Burhaniye, Ayvalık, Gelibolu, Keşan, Çorlu ve Gölcük'te sahneler.(4) Turnede 26 kere sahnelenir ve 7 bin 250 seyirciye ulaşılır. Turnede, seyirci ortalaması 280'dir. Bursa Devlet Tiyatrosu 1973-1974 sezonunda 208 kere oyun sahneler ve 54 bin 288 seyirciye ulaşılır.(5) Ankara, İzmir ve Bursa Devlet Tiyatroları'nın ulaştığı toplam seyirci sayısı ise 373 bin 606'dir.(6)

ÇALIKUŞU

Reşat Nuri Güntekin'in yazdığı ve Mahir Canova'nın yönettiği Çalıkuşu oyununun prömiyeri 28 Ekim 1974'te yapılır (1974-1975 sezonu). Sezonun sonunda 10 Mayıs-6 Haziran 1975 tarihleri arasında Anadolu Turnesi'ne çıkılır. Turne kapsamında oyun sahnelenen şehirler: Eskişehir, Yozgat, Sivas, Erzincan, Erzurum, Sarıkamış, Kars, Ağrı, Van, Hakkâri, Bitlis, Siirt, Diyarbakır, Elâzığ, Malatya, Kayseri, Nevşehir, Niğde, Konya, Isparta'dır. (7)

Adnan Açıkdüşünenler yeniden Anadolu yollarına düşer. Öncü olarak organizasyonu yapıp, Bursa'ya gelir. Sonrasında ekiple Anadolu Turnesi'ne çıkar. O'nun sözlerine kulak veriyoruz:

"Bursa Birlik diye bir otobüs firması vardı. Oradan otobüs kiraladık. 302 markalı otobüsle düştük yola. Hakkâri'ye vardık. Aşağıda Zap suyu var. Yol virajlı. Minibüsler Hakkâri'ye o yoldan gidiyor, ancak otobüs gidemiyor. Virajı dönerken otobüsün bir tekeri uçurumun kenarında boşlukta gidiyor. Öyle bir yol. Bizim arkadaşlar korktu, otobüsten inip biraz yürüdüler. Virajlı yolu geçtik. Hakkâri tepede kurulmuş bir şehir. Şehre girdik. Çocuklar otobüsün peşinden koşuyor. Daha önce Devlet Tiyatroları Hakkâri'ye turne yapmamış. 1973 yılındaki turnede kar yağdığı için iptal olmuştu. 1975 yılında Devlet Tiyatroları ilk kez Hakkâri'ye turne yapmış oldu. O zamanlar Hakkâri küçük bir şehirdi. Meydanı vardı. 700 kişilik Lâle Sineması vardı. Eczane bile yoktu. Hakkârililer saygılı insanlar. Otelci sanatçılar geliyor diye Van'dan bize özel çarşaf getirmiş. Oteli yıkatmış. Bize inanılmaz saygıları vardı Hakkârililerin. Bak bunları sana anlatırken gözlerim doldu. Otelci bizim yanımızda çarşafların, yastık, yorgan kılıfının ambalajını yırttı. Adam önümüzde serdi çarşafı. Hakkâri'de bir yere gittiğimiz zaman itibar görürdük. Bir akşam oyun sahneledik. Salon dolmuştu. Zaten Devlet Tiyatroları yılda bir kere geliyor Hakkâri'ye. Salonun çoğu memurlardan oluşurdu. Şehirde ne kadar memur varsa oyuna gelirdi. Vali, Kaymakam, Milli Eğitim Müdürü, Garnizon Komutanı, Öğretmenler, Doktorlar derken bunlar bir de ailelerini getirirlerdi. Hakkâri halkı kültürlüydü, tiyatroya gelirdi."

Çalıkuşu oyunu Anadolu turnesinde 21 kere sahnelenir, 10 bin 45 seyirciye ulaşır ve 83 bin 501 Lira 25 Kuruş hâsılat elde edilir. 1974-1975 sezonunda ise oyun 221 kere sahnelenir, 54 bin 914 seyirciye ulaşılır ve 333 bin 340 Lira 50 Kuruş hâsılat elde edilir. (8) Ankara, İzmir ve Bursa Devlet Tiyatroları'nın 1974-1975 sezonunda ulaştığı toplam seyirci sayısı ise 310 bin 940'dır. (9)

DERYA GÜLÜ

Necati Cumalı'nın yazdığı ve Kenan Işık'ın yönettiği Derya Gülü oyunu 6 Ocak 1978'de prömiyer yapar. Derya Gülü oyunu 1977-1978 sezonu kapandıktan sonra 15-30 Haziran 1978 tarihleri arasında Anadolu turnesine çıkar. Turne yapılan şehirler: Konya, Konya Ereğlisi, Niğde, Nevşehir, Kırşehir, Yozgat, Çorum, Amasya, Tokat, Sivas, Eskişehir'dir. Toplam da 2 bin295 kilometre yol kat edilir. (10)

Âli Cengiz Çelenk 30 Mart 1978'de Ankara'da vefat eder. Ağustos ayına kadar Adnan Açıkdüşünenler vekâleten müdür olur. Ağustos ayında Ziya Demirel müdür olarak atanır. 1980 yılının Ocak ayında Yalın Tolga müdür olur.

ÇATIDAKİ ÇATLAK

Adalet Ağaoğlu'nun yazdığı ve İsmail Bekir Ağlagül'ün yönettiği 'Çatıdaki Çatlak' oyunu Ahmet Vefik Paşa Sahnesi'nde 31 Ekim 1979'da prömiyer yapar. 1979-1980 sezonunun sonunda Anadolu Turnesi'ne çıkılır. 12 Eylül 1980 askeri müdahalesine birkaç ay kalmıştır. Sözü Adnan Açıkdüşünenler'e bırakıyoruz:

"1979-1980 sezonunun sonunda Adalet Ağaoğlu'nun yazdığı Çatıdaki Çatlak oyunuyla Anadolu turnesine çıkacağız. Adım adım 12 Eylül'e gidiyoruz. Ben öncü olduğum için organizasyonu yapmak için birkaç ay önceden düştüm yollara. Terörün hızlı zamanı. Bir şehre geldim. Adını şimdi hatırlamıyorum. Vali bana "Adnan bey terör zamanı buraya neden geliyorsunuz?" diye sordu. Valiye "Sayın valim ben kendi isteğimle Anadolu turnesine çıkmıyorum. Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, Kültür Bakanımız talep etti" dedim. Vali "güvenlik önlemi almak bu şartlarda çok zor. Halk toplanacak. Terörden dolayı bir problem çıkarsa ne olacak? Akşam bacağımı uzatıyorum televizyonda her şey oynuyor" deyince valiye şu cevabı verdim, "Sayın valim ben maçı statta seyretmezsem zevk alamam, deşarj olamıyorum. İlinizde tiyatro hastası olan kişiler vardır. Öğrencisi, öğretmeni, polisi, askeri tiyatroyu canlı olarak seyretsinler" dedim. Meselâ adam üniversiteyi Ankara'da okumuş, küçük tiyatroda, büyük tiyatroda oyun seyretmiş, tiyatronun özlemini çekiyor. Yılda bir kere oyun geliyor zaten bu şehre.

Çatıdaki Çatlak oyununu sahnelemeye başladık. 12 Eylül kapıda. Ağrı'ya 27 Mayıs 1980'de gittik. Kılıçarslan Oteli'ne yerleştik. Ağrı'ya geldiğimizi haber vermek için valinin yanına gideceğim. Çünkü vali oyuna gelirse müdürlerde gelir, böylece salon dolar. Valinin yanına gitmiştim. Valiye yapılacak işler hakkında bilgi verecektim. O sırada valinin telefonu çaldı, Gün Sazak'ın vurulduğu haberi geldi. Vali "Otele git. Arkadaşlarını topla. Dışarı çıkmasınlar" dedi. Arkadaşları toplayıp ne olduğunu anlattım, "Kimse dışarı çıkmayacak, akşama oynayıp oynayamayacağımız meçhul" dedim. Otel sahibi MHP'liydi. Ali İhsan adında genç bir çocuk. Ağrı'da bir MHP var, bir de sol görüşlü bir parti vardı. Otelin sahibi çocuk geldi, "Adnan abi bu gece oynayamazsınız dedi. Bende neden oynayamayız?" diye sordum. Cevabı, "Gün abimiz vurulmuş üzüntü içindeyiz" deyince, çocuğa "senin kadar ben de üzgünüm. Çok üzgünüm. Ama biz bu oyunu oynamak zorundayız. Oynamazsak Ağrı için iyi olmaz. Oyunun iptal edildiği basında haber olacak. Size başka gözle bakılacak. Biz bu oyunu oynayalım, ama vatandaş gelmez, protokol gelir, gelmezse o başka mesele. Biz görevimizi yapalım" dedim. Ali İhsan bana dönüp "Abi Ülkü Ocakları bu kararı almış" dedi. Ben de "gel Ülkü Ocakları'na gidelim" dedim. Otelden Ülkü Ocakları'na gittik. İçeri girince "başımız sağolsun gençler" dedim. Gençlerde "sağol abi" dediler. Ali İhsan'a "kim bu abi?" diye sordular. Ali İhsan "Devlet Tiyatrosu'nda müdür" diye cevap verdi. Ülkücü gençler "abi bu akşam oyun oynamayın" dediler. Benim cevabım "çocuklar tamam biz de çok üzüldük. Böyle bir harekette bulunmayın. Biz oynayalım sonra yolumuza gidelim. Sorun Ali İhsan'a, biz Ağrı'ya geldiğimiz vakit nerede kalıyoruz?" oldu. Ali İhsan'da "Adnan abiler Ağrı'ya geldiğinde bizim otelde kalır. Adnan abi bizden" dedi. Akşam Halk Eğitim Merkezi'nin salonunda oyun sahneleneceği zaman salonun çevresinde Ülkücü gençler güvenlik önlemi almış. Oyunu sahneledik. Ertesi sabah yola çıktık.

Feyha hanım anlatmıştı. Çatıdaki Çatlak oyunuyla Van turnesindeyiz. Oyunu Van Halk Eğitim Merkezi Salonu'nda sahneliyoruz. Oyuna büyük ilgi var. Salon tamamen dolmuş. Kenarlara konulan sandalyeler de dolu. En arkada iki sandalyenin arasına kalas konur. Bazı seyirciler kalasın üstüne oturup oyunu öyle seyreder. Oyun sırasında kalas kırılınca seyirciler yere düşer.

Bir şehirde hangi düşünce hâkim ise o düşünceye göre hareket ediyordum. Ağrı'da Ülkücülere göre davrandım. Diyarbakır'a gidince de solcu oldum. Terör zamanı Anadolu'ya turne yapıyorsan böyle davranmam gerekiyordu. Anlatayım.

1980 yılında Süleyman Demirel başbakandı. Diyarbakır'da Çatıdaki Çatlak oyunu sahnelenecek. Ben öncüyüm. Organizasyonu yapıyorum. Kültür müdürüne gidip biletleri ve afişleri teslim ettim. Müdür biletleri ve afişleri çekmecesine attı. Diyarbakır'dan yola çıktık Malatya'ya ya da Elâzığ'a gidiyoruz. Şimdi tam hatırlamıyorum. 15-20 kilometre gittik. Kültür müdürünün tavrı aklıma takıldı. Canım sıkıldı. Şoför rahmetli Erol'du. Hasan da mutemetti. Erol'a "geri dön" dedim. Kültür müdürünün odasına girince müdür şaşırdı, "ne oldu?" diye sordu. Bende "sen bu biletleri satmayacaksın değil mi? Engellemeye gideceksin değil mi?" diye sordum. Kültür müdürü yürekli çıktı, "evet biletleri satmayacaktım" dedi. Bende "niye satmayacaktın?" diye sordum. Kültür müdürü "Siz Süleyman Demirel'in tiyatrocularısınız" diye cevap verdi. Müdür solcu. Biz devlet tiyatrosuyuz ya, bizi Süleyman Demirel'in adamı gibi görüyor. Aslında kendisi de kültür müdürü, konumu bizimle aynı ama adama nasıl anlatacaksın. Benim cevabım ise, "Ben zaten bunun için geri döndüm. Benim görevim bu. Oyunu oynamak zorundayım. Sen de burada müdürsün. Senin görevinde biletleri satmak" dedim. Biraz sol üstüne konuştuk. Kültür müdürü "vay abi sen bizdenmişsin" dedi. Bende "tabi sizdenim ya" dedim. Oyun için Diyarbakır'a gittiğimizde adam bütün biletleri satıp salonu doldurmuştu. Biz bu işleri böyle böyle yürüttük."

KÖŞEBAŞI VE MUSTAFA

Ahmet Kutsi Tecer'in yazdığı ve Yalın Tolga'nın yönettiği yetişkin oyunu 'Köşebaşı', 27 Şubat 1981'de, çocuklar için Orhan Asena'nın yazdığı ve yine Yalın Tolga'nın yönettiği 'Mustafa' oyunu ise 23 Nisan 1981'de prömiyer yapar.

Adı geçen iki oyun Mustafa Kemal Atatürk'ün doğumunun 100. yılı nedeniyle Anadolu Turnesi'ne çıkar. Tiyatronun önünde kurban kesilerek 20 Nisan 1981'de uğurlanırlar. Turne yapılan şehirler: Mersin, İskenderun, Hatay, Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır, Siirt, Bitlis, Hakkâri, Van, Ağrı, Kars, Erzurum, Gümüşhane, Artvin, Rize, Trabzon, Giresun, Ordu, Samsun, Sinop, Kastamonu'dur. (11) 22 Nisan-8 Haziran 1981 tarihleri arasında yapılan turnede 5 bin 333 kilometre yol kat edilir. 22 şehirde 48 kere oyun sahnelenir (gündüz çocuklara, akşam ise yetişkinlere) ve 28 bin 80 seyirciye ulaşılmıştır. Turne ortalama seyirci sayısı 585'dir. Bursa'da 492 kişilik salonun doluluk oranıysa % 67'dir. (12) Yalın Tolga'nın müdürlüğünde 1981 yılından itibaren Anadolu Turnesi, 'Büyük Anadolu Turnesi' olarak adlandırılmaya başlanır. Aynı ifade 1982 yılında da kullanılır. (13)

Anadolu'da insanların tiyatroyla tanışmasını sağlayacak tek kurum okuldur. Okullarda oyun sahnelendiği zaman 'piyes' denir. Türkiye'yi batıdan doğuya kat eden bir de çadır tiyatroları vardır. Anadolu'daki seyirciler okulda 'piyes', dışarıda 'çadır tiyatrosu' ile karşılaşırdı. 1980'li yıllara kadar çadır tiyatroları Anadolu'da yaygındır. Adnan Açıkdüşünenler piyes ve çadır tiyatrosu ile ilgili yaşadığını anıyı bize anlatmıştır:

"Mersin, İskenderun, Hatay, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Siirt, Bitlis derken 11 Mayıs'ta Hakkâri'ye geldik. O zaman Hakkâri küçük bir şehir. Bir sineması var, adı Lâle. 700 kişilik. Ana caddenin içinde kalıyor. Gişe de sinemanın yanında. Otel desen bir tane var. Odalar pis. Ekipteki kadınları Karayollarının, Devlet Su İşleri'nin misafirhanesine yerleştirdim. Biz erkeklerde otelde kalıyoruz. Gişe memurunun yanına gittim, "bilet satışları nasıl?" diye sordum. Gişe memuru bana "Gişe içerde kaldığı için seyirci gelip bilet almıyor" dedi. Bende gişe memuruna "Ana caddeye masa koyalım, bir de afiş, insanların dikkatini çekelim" dedim. Bunun için izin de aldım. Gişe memuru masayı caddeye koyup bilet satışına orada devam etti. Tiyatrodan arkadaşlarla caddenin kenarında oturuyoruz. Karşımızda Sümbül Dağı var. Keyfimiz gıcır. Bir kara yağız adam gişe memurunun yanına geldi. Gişeciye "karılar güzel mi?" diye sordu. Gişeci "sen ne diyon lan" derken olaya müdahale ettim. Gişeciye "Sen karışma" dedim. Adama "Ne yapacaksın karıları?" diye sordum. Adam da bana "Karılar güzelse bilet alacağım" diye cevap verdi. Ben durur muyum, "Ooo karılar enfes. Onların başı da benim" dedim. Adam "Eee o zaman ver dört bilet" dedi. Ben "Yok. Ben turne başkanıyım" diyerek gişeciye döndüm "Dört tane davetiye ver" dedim. Adam bana "Yok ben davetiye istemem" dedi. Adama dönüp "Ben burada sabahtan beri oturuyorum, hiç kimse bana karılar güzel mi?" diye sormadı. Sadece "Sen sordun. Benim de çok hoşuma gitti bu soru. Sana dört tane davetiye veriyorum. Al" dedim. Aldı gitti. Oyun akşam sekiz buçukta. Saat yedi olunca vali, emniyet müdürü, kaymakam, belediye başkanı eşleriyle birlikte gelmeye başladı. Polis ve asker çevre güvenliğini almış. Baktım adam usul usul geliyor. Yanında da üç erkek var. Tam tiyatroya girecek protokolün arabalarını gördü, durdu, şöyle sağa sola baktı, tedirgin oldu. Adam düşünmüştür, "Bunlar da mı karıları seyretmeye" geliyor. Benim bu dört kişiye verdiğim davetiye kenardaydı. Yerlerine oturdular. Oyun başladı. Ne yapacaklar diye takip ediyorum. Oyun sırasında sürekli etraflarına baktılar. Bekledikleri böyle bir ortam değildi. Birinci perde bitti. Ara verildi. Fuayenin köşesine protokol için masa, koltuk koydurdum. Tiyatroda ne varsa su, çay servisi yaptırdım. Fuayede halk ile vali, kaymakam, emniyet müdürü, belediye başkanı karşı karşıya geliyor. Halkla protokol konuşma imkânı buluyor böylece. Neyse. Sözü uzatmayalım. Bu arada ben bir gözüm adamlarda. Baktım adamlar beni arıyor. Kalabalığın içinde onları gördüm. Bende o sırada valinin yanındayım. Valiye döndüm, "Vali bey bana bir iki dakika müsaade edin. Arkadaşlarla görüşüp hemen geliyorum" dedim. Sabah gördüğüm adamın yanına gittim. Adam bana "Ver abi elini öpeyim" dedi. Ellerimi öpmeye çalıştı, "Ne oldu?" diye sordum. Adam "Abi sen bizden bilet parası almadın. Özür dilerim. Ben sizi çadır tiyatrosu zannettim. Hani orada karı oynatıyorlar ya öyle işte. Abi siz tiyatro değil piyes oynuyormuşsunuz" dedi. Hakkâri'ye doğru düzgün tiyatro gelmemiş ki, hep çadır tiyatroları gelmiş. Adam da tiyatro deyince çadır tiyatrosu zannediyor. Ortaokulda veya lisede piyes demişler adama o da bizim yaptığımızı piyes, tiyatroyu çadır tiyatroları yapıyor diye biliyor. Bizi de çadır tiyatrosu zannetmiş. Biz afişte piyes yazsak belki piyes seyretmek için bilet alacak. Bu zorlukları yaşayarak bugünlere geldik."

PAYDOS

Cevat Fehmi Başkut'un yazdığı ve Yalın Tolga'nın yönettiği 'Paydos' oyunu 1 Aralık 1981'de prömiyer yapar. Sezonun sonunda 27 Nisan 1982'de Anadolu Turnesi'ne çıkılır. 40 gün boyunca 21 şehir ve iki ilçede oyun sahnelenir. 5 bin kilometre yol kat edilir. (14) Turne yapılan şehirler: Eskişehir, Kütahya, Afyonkarahisar, Burdur, Isparta, Nevşehir, Niğde, Kayseri, Sivas, Erzincan, Erzurum, Ağrı, Kars, Gümüşhane, Trabzon, Rize, Artvin, Giresun, Ordu, Fatsa, Ünye, Samsun, Sinop'tur. Turnede 14 bin 829 seyirciye ulaşılır. (15)

Adnan Açıkdüşünenler "Anadolu yollarında neler yaşadım neler" diyerek anlatmaya devem eder: "Cevat Fehmi Başkut'un yazdığı Paydos oyunuyla Büyük Anadolu Turnesi'ne çıktık. Van'da oyunu sahneledik. Ertesi gün Hakkâri'ye geçeceğiz. Hakkâri valisi telefon etti, "Adnan bey bilet satışı yok. Yarın ekibi getirme" dedi. Bende "ne olacak peki vali bey?" diye sordum. Vali bey de "siz gelin, biletleri teslim edeyim" dedi. Benim cevabım ise "vali bey yarın görüşürüz" oldu. Telefonu kapattım. Arkadaşlara vali beyin aradığını söylemedim. Ertesi gün Hakkâri'ye gittik. Kültür müdürünün yanına gidip, "neden biletler satılmadı?" diye sordum. Kültür Müdürü "vali bey bana biletleri vermedi ki" dedi. Ben zaten bu durumu tahmin etmiştim. Kültür müdürüne "sen beni burada görmedin" dedim. Kültür Müdürü'nden sonra Vali'ye gittim. Vali hoş geldin "Adnan bey" diyerek çekmeceden biletleri çıkarıp masaya koydu. Benim cevabım "bir dakika sayın valim. Ben buraya ekibi alıp geldim. Anadolu turnesi yapıyoruz. Ben otelde yer ayırttım. Vali bey biz Hakkâri'den sonra Ağrı'ya geçeceğiz. Bizim Van'da iki gece rezervasyonumuz var. Biz buraya gelmezsek Van'da nerede yatacağız. Van'dan Ağrı'ya geçsek iki gün önce gelmiş olacağız, rezervasyonumuz yok. Otelci bu gece sizi yatıramam başkasına rezerve diyor. Zaten doğru düzgün otel yok. Hakkâri'de oyunu iptal edersek sizden tutanak isteyeceğim. Cumhurbaşkanına, kültür bakanına hesap vereceğiz. Seyirci yok deseniz anlarım, ama biletler satışa çıkmamış ki. Sayın valim kültür müdürünü arayalım gelsin" oldu. Vali, kültür müdürünü aradı. Kültür Müdürü geldi. Sanki kültür müdürüyle ilk defa karşılaşmışız gibi öpüştük, tokalaştık. O gün oyun yoktu. Repo gecesiydi. Ertesi gün oyun sahnelenecek. Kültür müdürüne "sen bu biletleri al, satışa başla" dedim. Valiye dönüp, "sayın valim belediye hoparlöründen anons yapalım 'devlet tiyatroları paydos oyununu Lâle Sineması'nda oynayacaktır. Biletler gişede satılmaktadır' diye söyleyelim" dedim. Benim kulağım belediye hoparlöründe anonsun yapılıp yapılmayacağını bir süre bekledim. Anons yapıldı. Sonuçta 700 bilet satıldı."

SU GELİNCE

Remzi Özçelik'in yazdığı ve Yalın Tolga'nın yönettiği Su Gelince oyunu 12 Nisan 1983'de prömiyer yapar. Sezonun sonunda 26 Nisan-5 Haziran 1983 tarihleri arasında Büyük Anadolu Turnesi'ne çıkılır. Turne 39 gün sürer, 3 bin 393 kilometre yol kat edilir. (16) Turne yapılan şehirler: Bilecik, Eskişehir, Kütahya, Afyon, Uşak, Denizli, Burdur, Isparta, Konya, Antalya, Fethiye, Muğla, Aydın, Manisa, Burhaniye, Edremit, Ezine, Ayvacık, Çanakkale, Gökçeada, Balıkesir, Bergama'dır. (17) Toplam da 26 kere oyun sahnelenir ve 11 bin 916 seyirciye ulaşılır. (18)

İBİŞ'İN RÜYASI

Tarık Buğra'nın yazdığı ve Dinçer Sümer'in yönettiği İbiş'in Rüyası oyunu 20 Aralık 1983'te prömiyer yapar. Sezonun sonunda Anadolu Turnesi'ne çıkılır. Turne yapılan gün sayısı iki elin parmakları kadardır; 10. Turneye 4 Mayıs'ta çıkılır, 14 Mayıs'ta dönülür. Turne yapılan şehirler ise Hakkâri, Van, Bitlis, Siirt'tir. (19)

BİZ ALMANYA'DAYKEN

Bedri Kanok'un yazdığı ve Yalın Tolga'nın yönettiği Biz Almanya'dayken oyunu 15 Ekim 1985'te prömiyer yapar. Oyun 18-27 Mayıs 1986'da turneye çıkar. Turne yapılan şehirleri ise Isparta, Burdur, Uşak, Afyonkarahisar, Kütahya, Eskişehir'dir. (20)

MİSAFİR

Bilgesu Erenus'un yazdığı ve Sönmez Atasoy'un yönettiği Misafir oyunu 17 Kasım 1989'da prömiyer yapar. 19 Mayıs-1 Haziran 1988'de turne yapılır. Turne yapılan şehirler: Erzurum, Kars, Ağrı, Muş, Bingöl, Tunceli, Elâzığ, Kayseri'dir. (21)

HAMLET EFENDİ

Müjdat Gezen'in hem yazıp hem de yönettiği Hamlet Efendi oyunu 22 Ekim 1997'de prömiyer yapar. Anadolu Turnesi kapsamında 18 Mayıs-5 Haziran 1997 tarihleri arasında sahnelenir ve 2 bin 342 kilometre yol yapılır. Turne yapılan şehirler: Konya, Aksaray, Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Kayseri, Sivas, Yozgat, Çorum, Çankırı, Kırıkkale'dir. 11 şehirde, 14 kere sahnelenir ve 5 bin 473 seyirciye ulaşılır. Turne hâsılatı ise 1 milyar 230 milyon liradır. (22)

Gazeteci Erdal Özdür, Bursa Devlet Tiyatrosu'nun müdürü Emin Gümüşkaya ile mülâkat yapar. Emin Gümüşkaya, Sivas turnesinde oyunu 600 kişilik salonda ilave sandalye konularak 748 kişinin seyreder ve oyun Çorum'da büyük ilgi görür. İkinci kez sahnelenmesi istenir, ancak turne programı bozulamadığı için sahnelenemez. Ayrıca Konya, Çorum ve Kayseri'de Devlet Tiyatrosu'nun sahnesi olduğunu, ancak diğer şehirlerde büyük bir boşluğun olduğunu söylemiştir. (23)

NAFİLE DÜNYA

Oktay Arayıcı'nın yazdığı ve Erdal Gülver'in yönettiği Seferi Ramazan Bey'in Nafile Dünyası (Nafile Dünya) oyunu 11 Ekim 2005'te prömiyer yapar. Oyun 29 Mayıs-10 Haziran 2006'da Anadolu Turnesi'ne yapar. Turne yapılan şehirler. Gebze, Çorlu, Babaeski, Kırklareli, Edirne, Uzunköprü, Hayrabolu, Tekirdağ, Malkara, Keşan'dır. (24)

NEYZEN

Tuncer Cücenoğlu'nun yazdığı ve Erdal Gülver'in yönettiği Neyzen oyunu 13 Mart 2007'de prömiyer yapar. Oyun 14-27 Mayıs 2007 tarihleri arasında Anadolu Turnesi'ne çıkar. Turne yapılan şehirler: Karasu, Pamukova, Bilecik, Bozöyük, Gebze, Orhangazi, Balıkesir ve Çanakkale'dir. (25)

Dipnotlar

Haber, 2-20 Mayıs 1973. Bursa'nın Sesi, 13 Mayıs 1973. Millet, 20 Mayıs 1973. Oyunun Broşürü.

Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu'nda 1957-1958 Sezonundan 1975-1976 Sezonları Arasında Temsil Edilen Eserlerin Listesi.

Güler (1990, C.1) s. 24.

Millet; Haber; Hâkimiyet, 28 Nisan 1974. Bursa'nın Sesi, 2 Mayıs 1974.

Çelenk, Bursa'nın Sesi (6 Haziran 1974).

Güler (1990, C.1) s. 24.

Oyun broşürü. Bursa Devlet Tiyatrosu'nun arşivindeki bir dosyanın içinde Anadolu turnesi ile ilgili gazeteler bulunmaktadır.

Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu'nda 1957-1958 Sezonundan 1975-1976 Sezonları Arasında Temsil Edilen Eserlerin Listesi.

Güler (1990, C.1) s. 24.

Bursa Hâkimiyet; Doğru Hâkimiyet, 10 Haziran 1978.

Bursa Devlet Tiyatrosu'nun arşivinde bir dosyanın içinde turneyle ilgili haberler bulunmaktadır.

Doğru Hâkimiyet, 4 Nisan 1981. Bursa'nın Sesi, 3-8-23 Nisan 1981. Cumhuriyet, 8 Nisan 1981. Hürriyet, 14 Nisan-3 Temmuz 1981. Bursa Hâkimiyet, 21 Nisan 1981.

Cumhuriyet, 27 Nisan 1982.

Abdullah Yalçın, tiyatrocular için "Bu yıl leyleği havada görmüş olacaklar" demiştir. Yalçın, Bursa'da Spor (17 Mayıs 1982). Bursa Devlet Tiyatrosu'nun arşivinde Anadolu Turnesi ile ilgili bir dosya vardır.

Bursa Hâkimiyet, 13 Haziran 1982.

Doğru Hâkimiyet, 20 Nisan 1983. Hürriyet (Kelebek), 9 Mayıs 1983.

Bursa Devlet Tiyatrosu'nun arşivinde turne ile ilgili bir dosya vardır.

Doğru Hâkimiyet, 4-16 Haziran 1983. Bursa Hâkimiyet, 3 Temmuz 1983.

Güç, Bursa Hâkimiyet (5 Mayıs 1984). Cumhuriyet, 2-3 Mayıs 1984. Bursa'nın Sesi, 30 Nisan 1984. Özdür, Hâkimiyet (2 Mayıs 1984).

Bursa Devlet Tiyatrosu'nun arşivinde yer alan bir dosyada turneyle ilgili bilgiler vardır.

Bursa Devlet Tiyatrosu'nun arşivinde yer alan bir dosyada turneyle ilgili bilgiler vardır.

Bursa Haber (Vizyon); Bursa 2000 (Yaşayan Bursa); Olay (Çekirge) 15 Mayıs 1997.

Özdür, Bursa 2000 (17 Haziran 1997).

Bursa Devlet Tiyatrosu'nun arşivinde yer alan bir dosyada turneyle ilgili bilgiler vardır.

Kocabaş, Hürriyet (Bursa) (4 Mayıs 2007). Subaşı, Kent (9 Mayıs 2007).

Kaynakça

Çelenk, Âli Cengiz "Ahmet Vefik Paşa Devlet Tiyatromuz Yerleşik Düzendeki Üçüncü Yılını Bitirmiş Bulunuyor", Bursa'nın Sesi, (6 Haziran 1974).

Güç, Mehmet "Tiyatrocularımız Anadolu Yollarında", Bursa Hâkimiyet, (5 Mayıs 1984).

Güler, Mustafa Nuri (1990): TBMM ve Siyasi Parti Belgelerinde Tiyatro, C.1, Devlet Tiyatroları İç Eğitim Dizisi: Ankara.

Kocabaş, Emrah "Perde Kapandı Neyzen'le Turne Yolları Göründü", Hürriyet (Bursa), (4 Mayıs 2007).

Özdür, Erdal "İbiş'in Rüyası Hakkâri Yolcusu", Hâkimiyet, (2 Mayıs 1984).

Subaşı, Müzekker "Neyzen Anadolu Yollarında", Kent, (9 Mayıs 2007).

Yalçın, Abdullah "Paydos Turneye Çıktı", Bursa'da Spor, Sayı: 13, (17 Mayıs 1982).

"AVP Tiyatrosu'nda Rekorlar Sezonu", Bursa 2000, (17 Haziran 1997).

Not: Adnan Açıkdüşünenler ile 26 Ocak-1-8-15 Şubat ve 25 Nisan 2017'de görüştük. Bize bilgi, fotoğraf ve broşür verdi. Kendisine teşekkür etmek boynumuzun borcudur.