Hava Durumu

Yazı Dizisi 4-İsfahan: Dünyanın yarısı

Selçuklu Devleti'ne ve Safevilere başkentlik etmiş kadim bir şehir olan İsfahan için 'İsfahan nime cihan'dır. Yani, 'İsfahan dünyanın yarısıdır' derler.

Haber Giriş Tarihi: 03.12.2019 06:00
Haber Güncellenme Tarihi: 03.12.2019 06:00
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Yazı Dizisi 4-İsfahan: Dünyanın yarısı

Yılmaz Ekinci

İsfahan şehrinin ismini lise yıllarında edebiyat dersinde duymuştum. İsfahan ve İstanbul üzerine çeşitli şairlerin atışmaları hâlâ kulaklarımda yankılanıyor... Onun için İsfahan, en merak ettiğim şehir oluyor. İsfahan'ın güzelliği üzerinde yazılmış olan edebi övgülere karşı Divan Şairi Nedim'in; "Bu şehr-i Sıtanbûl ki bî-misl ü bahâdır /Bir sengine yek-pâre Acem mülkü fedadır"  şiiri İsfahan üzerine yazılmış olan övgülere karşı bir şiirdir. Ama İsfahan gerçekten romantizm kokan bir şehirdir. İstanbul gibi tabii güzelliklere sahip bir şehir değildir, fakat insan eliyle kazandırılan güzellikler söz konusudur. İsfahan tarihi dokusu olan bir şehirdir.

 İsfahan, Zagros dağlarının eteklerinde kurulmuş bir şehirdir. İsfahan'ın içinden Zayende nehri geçer. Nehrin üstünde tartışmasız dünyanın en güzel köprüleri vardır. 'Bu fakir dünya birçok köprü gördü, fakat gördüğü köprülerin hiçbirisi İsfahan'daki köprülerle boy ölçüşemez' dersem yeridir.

SU KÜLTÜRÜNE SAHİP MEDENİYET

İran, su kıtlığı yaşayan fakat "su kültürü"ne sahip bir medeniyettir. Şehrin birçok caddesinde su kanalları bulunuyor. Dere ve nehrin geçtiği yerlerde; sağda ve solda, bizim gibi binalar dikmemişlerdir. Nehir ve derelerin olduğu yerlerde her iki yan yeşillendirilmiş ve parklar yapılmıştır. Nehir boyunca spor yapabilir ve bisiklet kullanabilirsiniz. 

İsfahan şehri, Selçuklu Devleti'ne ve Safevilere başkentlik etmiş kadim bir şehirdir. İsfahan şehrine mührünü vuran Safevi Hükümdarı Şah Abbas olmuştur. Şah Abbas'ın çok ileri görüşlü bir devlet adamı olduğu yaptırdığı eserlerinden anlaşılıyor.

İsfahan için derler ki; "İsfahan nime cihan" dır. Yani, "İsfahan dünyanın yarısıdır". Tarihsel açıdan buna hakkı var. Ama İsfahan'ı İsfahan yapan "Nakş-i Cihan Meydanı"dır. Zamanında dünyanın en büyük, günümüzde ise dünyanın ikinci meşhur meydanıdır. Mimari ve yapıldığı tarih açısından, dünyanın en güzel ve en eski büyük meydanıdır. Bence, sadece bu meydanı görmek için İsfahan'a gidilebilir. Bu meydanda birçok tarihi yapı görülebilir. Şeyh Lütfullah Camisi, Mescid-i İmam, Ali Gapu Sarayı, İmam-i Cafer Medresesi, Cuma Camisi, 40 sütunlu saray ve yanındaki çarşılar görülmeye değer yerlerdir. Zayenderu'nun üzerindeki Siespol ve Khajeh köprülerini görmeden İsfahan'dan dönmeyin derim.

İRAN'IN DİĞER ÜLKELERDEN FARKI

İran'ın beşeri topografyasının fotoğrafını çekersek, farklı bir kültürel yapıyla karşılaşırız. İran insanı sanatkârdır. Ayrıca İran'da kadının konumu diğer Orta Doğu ülkelerine göre çok farklıdır. İran'da kadın her şeydir. Özgüveni yüksek ve sosyal hayatın tüm katmanlarında vardır. Kadın evde, çarşıda, sokakta, işte her yerde vardır. Gecenin geç bir vaktinde, güven içinde kadının gezdiğini görebilirsiniz. İran'da kadına dokunulmaz. Diğer İslam toplumlarında kadına bakış açısında genellikle Katolik geleneğinin izleri görülürken, İran'da bunu göremezsiniz. İran'da kadının başörtüsüne bakıp da kadının statüsünü değerlendirmemek gerekir. İran'daki kadınlar ne bizim muhafazakâr kadınlar gibidirler ne de seküler yaşamı yaşayan kadınlar gibidirler. İran'da kadın, sosyal ve kültürel hayatın baş aktörüdür. Bu tarihsel olduğu gibi devrimden bu yana da değişmemiştir. Kadın İran kültürünün ana taşıyıcısı konumundadır. Toplumsal yapı, ataerkil aile yapısından ziyade anaerkil bir yapı üzerinde olduğu için, İran değişime ve dönüşüme en açık toplumdur.

İran'ın baskın ideolojik/mezhebi karakteri Şiadır. Mezhep farklılığı, etnik farklılıktan önce gelir. Etnik ayrımcılık yok gibidir, her kavim kendi anadilini devlet tarafında okullarda görüyor.

İran'ın sorunu, sistemin dünyaya kapalı oluşudur. Bütün dışa kapalı olan sistemlerde, dünya ile kavga söz konusudur. Diktatörlerin en hoşlandığı şey dış politikadır. Burada amaçlanan; "yurta sulh ve cihanda sulh ilkesi" değil, yurtta farklı olan talep ve istekleri boğmak, içe yönelik hamaset edebiyatını "birlik/ bütünlük" jargonu altında baskılamak ve iktidarlarını devam ettirmektir. Silahlanma ve ideolojiyi yayma isteği, ekonomik gelişmeyi olumsuz etkilemektedir.

DEĞİŞİME AÇIK TOPLUM

Orta Doğu'da değişime, dönüşüme en açık olan toplum İran toplumudur. Demokrasi kültürüne açık bir toplumdur. Ekonomik kaynakların yurt dışına ideolojik yayma gerekçesi olarak kullanılması ve transferi halk tarafında olumsuzca dillendirilen bir konudur. İran, bu kaynakları kendi yurt içinde kullanmış olsaydı, bugün çok farklı bir yerde olurdu. Bütün kapalı sistemlerin gelip yanıldıkları nokta budur; kendi ülke içi refahı, barışı, gelişmeyi, maddi ve manevi estetik özgürlükleri geliştirmeden başka toplumlara örnek olmaya çalışmaları, çöküşlerine sebep olmaktadır. İran'da gördüğüm bu idi...

Yazı Dizisi 1- Acının ve inancın ülkesi: İran

Yazı Dizisi 2- Büyük İskender'i İran'a çeken sebep

Yazı Dizisi 3- Tahran'a ruh veren hanedanlık!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.