Bursa...
Tarih boyunca imparatorluklara başkentlik yapmış, ticaret yollarının kalbinde yer almış ve kültürüyle Anadolu'nun ruhunu taşımış bir şehir. Ancak uzun yıllardır hep sanayi devi kimliğiyle tanındı. Fabrikaların dumanı, otomotivin motor sesi Bursa'nın üzerindeki tarihi ve doğal güzellikleri adeta gölgede bıraktı.
Şimdi ise yeni bir dönem başlangıcı çalışmaları için start verildi.
Bursa, sadece sanayi şehri olarak değil, dünya çapında bir turizm destinasyonu olarak anılmaya hazırlanıyor. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in Türkiye Turizm Platformu üyeleriyle gerçekleştirdiği buluşmada önemli mesajlar verildi.
Artık Bursa’nın zamanı geldi.
***
Başkan Bozbey’in "8500 yıllık birikimi hikâyeye dönüştürmeliyiz" sözleri, aslında dünya turizmindeki en önemli gerçeğe parmak basıyor. Günümüzde turistler sadece taş binaları, eski hanları, camileri görmek istemiyor; o yerlerin ruhunu hissetmek, hikâyesini dinlemek, bir anlığına bile olsa o tarihin bir parçası olmak istiyor.
Ve Bursa’nın anlatacak sayısız hikâyesi var:
* Bir Osmanlı sultanının hayalini süsleyen Uludağ,
* Tarihe tanıklık eden Koza Han’ın avlusu,
* Gölyazı’da sabahın ilk ışıklarında suya yansıyan köy evleri,
* Cumalıkızık’ın taş sokaklarında yankılanan geçmişin sesleri...
Tüm bu değerleri birer hikâyeye dönüştürüp doğru bir tanıtım stratejisiyle dünya vitrinine çıkarmak artık bir zorunluluk.
***
Geçtiğimiz gün gerçekleştirilen toplantının Eskikaraağaç Leylek Köyü’nde yapılması ise ayrı bir anlam taşıyor. Avrupa Leylek Köyleri Ağı'na üye bu küçük köy, doğayla uyumlu yaşamın, sürdürülebilir turizmin mükemmel bir örneği.
Eskikaraağaç gibi köyler sayesinde Bursa sadece tarih değil; doğa turizmi, ekoturizm gibi yeni nesil turizm alanlarında da iddialı olabilir. Şehir merkezinin kalabalığından uzaklaşıp doğayla iç içe bir deneyim arayan turistler için Bursa tam bir cennet.
***
Toplantıya katılan kurum ve kuruluşların çeşitliliği dedikkat çekiciydi. Üniversitelerden turizm derneklerine, gastronomi temsilcilerinden kalkınma ajanslarına kadar herkes aynı masa etrafında toplandı. Bu çok paydaşlı yaklaşım, Bursa’nın turizm hamlesinin tesadüfi olmadığını, planlı ve kapsamlı bir stratejiye dayandığını gösteriyor.
TÜRSAB Güney Marmara Bölge Başkanı Murat Saraçoğlu'nun sözleri de önemliydi: Bursa’nın turizmde gözünü Avrupa'ya diktiği açıklandı. Almanya, Fransa, Polonya gibi ülkeler, Türkiye’ye her yıl milyonlarca turist gönderiyor. Bursa, bu pazarlardan ciddi bir pay almaya aday.
***
Ancak turizm sadece tarihi anlatmakla, güzel doğa manzaraları sunmakla bitmiyor. Konaklama kalitesinden ulaşım altyapısına kadar birçok unsurun aynı anda gelişmesi şart.
Özellikle uluslararası doğrudan uçuşların artırılması konusu Bursa için kritik. Dünya turistinin kolay ulaşabileceği şehirler her zaman bir adım önde. Bu nedenle Bozbey yönetiminin bu alanda da somut adımlar atması bekleniyor.
Öte yandan Gastronomi Festivali gibi etkinliklerin artırılması da doğru bir hamle. Bugünün gezgini, yediği yemeğin hikâyesini, tattığı lezzetin ardındaki kültürü de bilmek istiyor. İskender kebabından kestane şekerine kadar Bursa mutfağının zenginliği, turizme altın değerinde bir katkı sağlayabilir.
Bursalılar da bu değişimin parçası olmalı
Turizm sadece belediyenin, sadece acentelerin işi değildir. Bir şehri turistlere sevdirecek olan şey sokakta selam veren bir esnaf, takside bir yabancıya yardım eden bir vatandaş, restoranda yüzünde samimi bir gülümseme taşıyan garsondur.
Bursa halkı, kendi değerlerine sahip çıkar ve bu değişimi benimserse, işte o zaman Bursa dünyanın dört bir yanından turist akınına uğrayacaktır. Ve bu dönüşüm herkesin yüzünü güldürecektir.
Gerçek şu ki…
Bursa'nın elinde muazzam bir hazine var. Bu hazineyi doğru hikâyelerle, doğru projelerle ve doğru bir vizyonla dünyaya açmak artık elimizde.
SAĞLIKLA KALIN