Selahaddin Eyyubi iyi bir asker, iyi bir komutan, tam bir kahraman olarak görülüyor islam coğrafyasında.
Adı bile bir duadır, bir yakarıştır mazlumun dudaklarında. Kudüs’ü 1187 yılında Haçlı işgalinden kurtaran, ama zafer sarhoşluğuna kapılmadan, düşmanına bile merhametle yaklaşan büyük bir komutan diye geçmiş kayıtlara. Öyle ki Kudüs'ü fethettiğinde, Hristiyanların kılıçtan geçirilmesine izin vermemiş, kadınlara, çocuklara, yaşlılara dokunulmasını yasaklamıştı. Çünkü onun cihadı nefret üzerine değil, adalet üzerine kuruluydu. Kudüs’ü işgalcilerden kurtarırken şehri değil, insanlığı da özgürleştirmişti.
***
Bugün tarih yeniden yazılıyor; ama kalem mazlumun değil, zalimin elinde.
Gazze, 21. yüzyılın gözü önünde yavaş yavaş öldürülüyor. Hastaneler bombalanıyor, çocuklar enkaz altında çığlık çığlığa. Açlık kol geziyor. Artık insanlar açlıktan ölüyor. Bir nesil daha doğmadan yok ediliyor. Binalar değil, bilinçli bir şekilde insanlık hedef alınıyor. Yüzbinlerce insan açlıkla, susuzlukla, korkuyla boğuşuyor.
Ve dünya… Yine üç maymunu oynuyor.
Uluslararası sessizliğin zalimler için cesaret olduğunu da görüyoruz.
Biliyoruz ki..
Gazze’de yaşananlar bir “çatışma” değil; bir halkın sistematik şekilde yok edilmesidir. Uluslararası hukuk göz göre göre çiğneniyor. İsrail’in işlediği savaş suçları, açık insanlık suçları, BM raporlarına dahi yansımış durumda. Ancak ne bir yaptırım var, ne de caydırıcı bir adım.
ABD ve Batı dünyası, İsrail’e verdiği açık destekle sadece işgale değil, katliama da ortak oluyor. “İsrail’in kendini savunma hakkı” diyerek yalanı gerçek gibi sunan bu politik dil, Filistinlilerin yaşama hakkını yok sayıyor.
Bu suskunluk, sadece utanç verici değil; aynı zamanda tehlikelidir. Çünkü mazluma sırt dönen dünya, zalimin elini daha da güçlendiriyor.
İslam Dünyası Nerede?
Bir başka acı gerçek daha var!
60’tan fazla Müslüman ülke var ama ne etkili bir birliktelik, ne siyasi baskı, ne de caydırıcı bir direniş gösteriyorlar.
Arap Birliği sessiz, İİT etkisiz. Birkaç cılız kınama dışında, Gazze için ayağa kalkan bir ümmet göremiyoruz maalesef. İslam coğrafyası paramparça, liderleri ise kendi iç çekişmeleriyle meşgul.
Bu tablo bize neyi gösteriyor?
Bir Selahaddin Eyyubi’nin yokluğundan fazlasını.
Onun inşa ettiği birliğin, adaletin, cesaretin ve iradenin eksikliğini.
Oysa…
Selahaddin, Kudüs’ü almadan önce İslam dünyasını birleştirmişti. Fatımilerle, Eyyubilerle, Zengilerle ortak bir irade inşa etmiş, ümmeti diriltmişti. Gazze’nin kurtuluşu da ancak aynı yoldan geçer.
Birlik, vizyon ve kararlılık.
Bu çağda bir Selahaddin Eyyubi aramak sadece bir lider beklentisi değildir; aynı zamanda bir öz eleştiridir.
Biz ne yaptık?
Dualarımız dışında Filistin için ne verdik?
Kalemimizi, sesimizi, kürsümüzü ne kadar kullandık?
Kendi çıkarlarımız, konforumuz, günlük hayat telaşımız uğruna ne kadar susmayı tercih ettik?
Selahaddin bir çağrı olsun ayağa kalkmak isteyen her yüreğe…
Bugün Gazze, sadece Filistinlilerin değil, bütün insanlığın imtihanıdır.
Ve bu çağın en büyük sorusu şudur?
Gazze, bir Selahaddin Eyyubi bekliyor. Peki ya biz, onun geldiği coğrafyada, onun izinden gidecek kadar cesur muyuz?
Bu bağlamda
Önceki gün Gazze konulu bir basın toplantısına davet edildik.
Bursa’da Gazze’ye ses olmak için İHH İnsani Yardım Vakfı Bursa Şubesi öncülüğünde ‘GAZZE İÇİN VİCDAN’ platformu düzenleniyor cumartesi akşamı.
Basın toplantısında İHH İnsani Yardım Vakfı Bursa Şube Başkan Vekili Burhan Sayılgan ile birlikte Memur-Sen Bursa İl Temsilcisi Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 No’lu Şube Başkanı Ramazan Acar da vardı.
Burhan Sayılgan, Bursa’da önemli görevleri üstlenen bir isim. Bu platformda da elin taşın altına koyarak ses getirmeyi amaçlıyor.
Sayılgan, öncellikle..
Gazze ile ilgili İHH’nın orada yaptığı çalışmalar hakkında bilgiler verdi
Ardından…
Herkesi Cumartesi günü 130’a yakın derneğin de desteğiyle gerçekleştirilecek platforma destek çağrısı yaptı.
Ve dedi ki…
“7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de yaşananlar, artık bir çatışma ya da savaş değil; doğrudan sivil halkı hedef alan planlı bir yok etme politikasına dönüşmüş durumda. Evler yerle bir edildi, aileler yok oldu, şehirler harabeye döndü. Ama son aylarda yaşananlar, bombalardan daha sessiz ama daha derin bir yıkımı haber veriyor: Açlık, susuzluk ve çaresizlik. Bugün Gazze’de ilaç yok, su yok, bebek maması bile yok. BM raporlarına göre, Gazze’nin kuzeyinde çocukların %90’ı günde sadece bir öğünle yaşam savaşı veriyor. Bu artık bir savaş değil; insanlığın göz göre göre çöktüğü bir felakettir. Tam da bu noktada, farklı kesimlerden insanlar olarak bir araya geldik. Adımıza “Bursa’nın Vicdanı Gazze İnisiyatifi” dedik. Çünkü inanıyoruz ki Gazze’de bir çocuk ağlıyorsa, bizim yüreğimiz sızlamalı. Bir annenin çığlığı, sadece sınırın ötesinde kalmamalı. Bu nedenle 9 Ağustos Cumartesi günü Bursa’da büyük bir Vicdan Yürüyüşü düzenliyoruz. Amacımız sadece bir tepki göstermek değil, bu sessizliğe bir çığlık olmaktır. Her adımımız bir çocuğun umudu, her sloganımız bir annenin duası olacak.” diyerek bu zülme ortak bir haykırış çağrısı yaptı.
Biz de bu çağrıya destek olmalıyız.
Gelin bu çağrıya hep birlikte ses olalım!
SAĞLIKLA KALIN!